NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, Türkiye’deki “azınlıklar” la ilgili yayımladığı raporunda ilginç önerilerde bulunuyor. Türkiye’nin kuruluş anlayışına ve Cumhuriyet’in dayanaklarına yönelik birtakım saptamalar yapıyor AB Komiseri.

Bugünlerde gerek AB sözcülerinin gerekse ülkemizdeki işbirlikçi güruhun en çok vurguladığı ve ırkçılık olarak gördüğü şey, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişidir. Bu özdeyişin, azınlıkları yok saydığı söyleniyor. “Türk” sözcüğü, bir etnik kimliğin değil, bir ulusun adıdır. Bu ulus, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halktır. Bu halkın, etnik kökenleri farklı kişilerden oluşması ulus olma gerçeğini değiştirmez. Bizi eleştiren AB’nin özellikle büyük ülkelerine baktığımızda, hepsinde uluslaşma sürecinde Türkiye’ye benzerlikleri dikkat çeker. Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya tek bir etnik kökenden gelen insanlardan mı oluşmuşlardır? Bu sorunun yanıtı hayırdır. Farklı kültürlerden, farklı etnik kökenlerden gelen topluluklar uluslaşma süreci içinde ortak bir kültürel/ulusal birlik oluşturarak bu ülkeler kurulmuştur. Hiç kimse kalkıp da Fransa’yı oluşturan farklı etnik kökenlilere “azınlık” hakları tanınmasını dile getiremez. Çünkü Fransa yurttaşı olan herkes Fransız’dır. Bu örnek diğer Avrupa ülkeleri için de geçerlidir.

Avrupa’nın büyükleri ulusal bütünlüklerini korurken küçük ülkelerin etnik çatışmalarla ayrışması, bölünmesi ilginçtir. Kısacası, emperyalist anlayış “Böl, parçala, yönet!” tezini kendi anakarasında da acımasızca uyguluyor.

“Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişine karşı çıkanlar, bu sözün nerede, niçin söylendiğini hiç düşündüler mi? O zaman bu sorunun yanıtını biz verelim. Osmanlı yönetimi; Arapları kavm-i necip, Arnavutları ve Ermenileri kavm-i sadıka, Türkleri de etrak-ı bi-idrak olarak nitelerdi. Cumhuriyet devrimi, Osmanlının köhnemiş çağdışı anlayışına karşı gerçekleştirilmiştir. Atatürk, bu özdeyişi 1933’te Cumhuriyet’in onuncu yılında söyleyerek Türk Ulusu'nun etrak-ı bi-idrakten özgür yurttaşlığa geçtiğini ilan etmektedir. Bu, emperyalizme karşı bağımsızlığını kazanmış bir ulusun özgürlüğünün, çağdaşlaşma ülküsünün bir haykırışıdır. Bu özdeyiş, söylenenlerin aksine ırkçılığı değil, ulusal bütünlüğü temsil eder.

Bir de ilköğretim okullarında okunan “Andımız” var. “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım…” diye başlayıp süren andın, çocuklara ayrımcılık, ırkçılık aşıladığı savıdır. Andın genel içeriğine bakıldığında çocuklara insanlık erdemlerinin küçük yaşta benimsetilme amacı güdüldüğü görülür. Benzer antlar birçok ülkede, birçok kurumda vardır. Amaç, yurttaşların ya da kurum çalışanlarının ülkü birliğini sağlamaktır. Bunun da toplumsal ve bireysel açıdan bir sakıncası yoktur.

Peki, sorun nerededir? Sorun “Türk” sözcüğünün kullanımındadır. Birileri “Türk” sözcüğünden son derece rahatsız oluyor. Çünkü “Türk” sözcüğünün, ulusal bütünlüğün ve bağımsızlığın bir ifadesi olduğunu kabul etmek istemiyorlar. Nedeni de çok açık: Yaşadığımız coğrafyada güçlü, çağdaş, bağımsız, ulusal bütünlüğünü sağlamlaştırmış bir Türkiye, tüm emperyalist oyunları bozar. Ayrıca laik ve demokratik Türkiye modeli, İslam ülkelerinde bir uyanışın, geriliğe başkaldırışın da simgesi olur. Bu da sömürü düzeninden yana olanların işine gelmez.

Thomas Hammerberg’in raporundaki en tehlikeli nokta ise azınlıkların yeniden tanımlanmasıdır. Birileri, ona Alevilerin Türkmen olduğunu, raporunda azınlık olarak belirttiği birtakım yurttaşlarımızın Türk olmaktan gocunmadıklarını anlatmalıdır. AB komiserinin Lozan’daki azınlık tanımının genişletilmesi gerektiğini söylemesi ilginçtir. Hazret, çok açık bir biçimde Lozan’ın değiştirilmesini istiyor. Lozan’ın bir maddesi değiştirildiğinde tüm maddeleri tartışmaya açarsınız. Bu, ne demektir? Bu, Türkiye’nin varlığının tartışılmasıdır.

AB ve ABD, planlı bir biçimde emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için çalışıyorlar. Bölücü, irticacı ve liberal işbirlikçiler de efendileriyle işbirliği yaparak Türk Ulusu'na karşı büyük bir savaş vermektedirler. Ulusumuz, bu hain saldırıya karşı birlik olmalıdır. Güneşin, doğudan doğduğunu ve yükselerek tüm dünyayı aydınlattığını herkese göstermelidir.


Adil Hacıömeroğlu
2 Ekim 2009

Not: Kısa bir dinlenceye gittiğimden ve evimde geniş çaplı bir tadilat yaptırdığımdan yazılarıma bir süre ara vermek zorunda kaldım. Tüm dostlara duyururum.

7 yorum:

  1. ABD - AB VE İÇİMİZDE Kİ İŞBİRLİKÇİLER...TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN VAR OLUŞUNU TARTIŞMAYA AÇARAK...MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ŞEHİTLERİMİZİ, GAZİLERİMİZİ, SUÇLAMA DERECESİNE GETİREREK...BAĞIMSIZ TÜRKİYE DEVLETİ'Nİ ETNİK KÖKENLERE BÖLMEK İSTİYOR... FRANSA TEK BİR IRKTAN MI OLUŞUYOR....GÜCÜNÜZ YETERSE BÖLMEYİ DENEYİN...TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ULUSAL KİMLİĞİNDEN RAHATSIZ OLAN ...KURTULUŞ SAVAŞ'INI SUÇLAYAN İÇ VE DIŞ DÜŞMANLARA ....KARŞI....YENİDEN GÜNEŞİN DOĞU'DAN DOĞDUĞUNU GÖSTERİP...OYUNLARINI YÜZLERİNE TOKAT GİBİ FIRLATMA ZAMANI GELDİ.....ÖYLE BİR ZAMAN GELDİ Kİ......TÜM KALELERİMİZ İSTİLA EDİLMİŞ,KURUMLARIMIZ SUSTURULMUŞ VE...EN ACISI DA ...BİZİ YÖNETENLER...GAFLET......DALALET.....HATTA HIYANET ...İÇERİSİNDELER...BU HAL SENİ KORKUTMASIN...BU VATANI HAİNLER VE KORKAKLAR KURMADI......GEREKİRSE...ŞEHİTLER DE HAZIR...GAZİLERDE HAZIR....EMPERYALİZMİN OYUNUNA GELEN İKTİDAR VE YANDAŞLARINA BU YAPTIKLARININ BEDELLERİ DE ELBET BİR GÜN SORULUR..!!!====

    YanıtlaSil
  2. Ne demişti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül;
    “Her yere, Ne Mutlu Türküm Diyene, diye yazmak ilkelliktir!”
    Boşuna dememişler "balık baştan kokar."
    BAŞ böyle kokarsa KIÇ nasıl kokar düşünmek dahi istemiyorum!..

    YanıtlaSil
  3. Şunu üzerine basa basa söyleyeyim;
    Türkiye Cumhuriyeti'nde azınlık yoktur, Lozan anlaşmasında dahi azınlık olarak Rum ve Ermeni'ler vardır başka bir azınlık yoktur ve Atatürk MEDENİ KANUNU kabul ederek bu sorunu kökten çözmüştür, medeni kanun ile birlikte Türkiyea Cumhuriyeti vatandaşları eşit haklara sahip olmuştur. Vatandaşları eşit haklara sahip olan bir ülkede azınlık diye bir şey olmaz, hani bir laf varya "delinin teki kuyuya bir taş atar, bin akıllı taşı çıkaramaz" o hesap.
    Okumayan halkıma selam olsun...

    YanıtlaSil
  4. AYAZ "ESİN" 1990’dan sonra ortaya çıkan “Yeni Dünya Düzeni”nin, vahşi kapitalizmin güler yüzü olarak sofralara altın tepside sunulan “Küresel Dünya” masalını..Bölgedeki ABD emperyalizmini görmeden, tam bağımsızlık ilkesini benimsemeden bu işlerin altından kalkılır mı?
    Türk’üyle, Kürt’üyle, Sünnisiyle, Alevisiyle, Lazı, Çerkezi,Çeçeni, Süryanisiyle bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan bizim insanımız.kapısı Mustafa Kemal’in 1923 devriminde yapıldı...

    Emperyalizmin ağababalarının kan gölünden beslenmelerini...İkiyüzlülüğün, yalakalığın, bilgi kirliliğinin kol gezdiği bir ülkede bu olayları derinliğine irdelemek zor!

    Temel hak ve özgürlükler için... Aydınlık günler için... Tam bağımsızlık için... Sevgi ve kardeşlik türkülerini birlikte söylemek için.ABD.AKP.RTE. anayasasına "HAYIR"

    YanıtlaSil
  5. ÇOK ZAMAN SAYIN BAŞBAKAN KENDİSİYLE ÇELİŞİYOR ÇELİŞTİĞİ NOKTALARDAN BİR ÖRNEK VERECEK OLURSAK TEK MİLLET TEK DEVLET TEK BAYRAK DİYOR SAYIN BAŞBAKAN VE ARKASINDAN KÜRT AÇILIMI ALEVİ AÇILIMI ROMEN AÇILIMI SİZCE BURDA ÇOK BÜYÜK HEMDE KOCAMAN BÜYÜK BİR ÇELİŞKİ DEĞİLMİ SAYIN BAŞBAKAN BENCE TEK DEVLET EVET TEK BAYRAK EVET AMA TEK MİLLET YOKTUR SAYIN BAŞBAKAN TEK MİLLET YOK ABD AKP İŞBİRLİKÇİLERİNE HAYIR HAYIR HAYIR

    YanıtlaSil
  6. Neden Türk kelimesini sevmezler . Çünkü bütün emperyalist oyunlarını bozandır Türk . Haçlı zihniyetini Anadoluda boğan , geçit vermeyendir Türk .
    Kaleminize sağlık , teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  7. Bu sinsi bir emperyalist dayatmadır.Kurtuluş Savaşı'nda aradıklarını bulamayanlar yeni dayatmalarla karşımıza çıkıyorlar.Bu dayatmaları henüz halkımız kavramışa benzemiyor.Çünkü gizli emellerini soslayıp yutturmaya çalışıyorlar.Bu aşağılık plana yardım eden işbirlikçiler de az değil.Uğraşmaları bundan. Başarabileceklerine inannıyorlar.Anadolu'nun belalı yer olduğunu henüz kavrayamadılar.Hala Bizans'ın düşünü kuruyorlar.İyi bir göz bunların aşağılık emellerini görebilir.En zor şartlarda dahi halkımız geç de olsa uyanmıştır.Bence geç uyanmak yerine her zaman uyanık durmak daha iyidir.Olmuyor malesef.Saygı ve sevgilerimle.

    YanıtlaSil