KAZA MI, CİNAYET Mİ?


3 Şubat günü haber kanallarından birini izlerken Ankara’da patlama olduğu alt yazısı geçti. Az sonra ölü ve yaralıların olduğu haberi verildi. Derken patlamanın bir kaza sonucu olduğu bilgisi paylaşıldı. Ankara’da kâğıt üzerinde yetkili kim varsa hepsi kaza yerindeydi ve kazayla ilgili bilerek ya da bilmeyerek konuşuyorlardı. Bu kadar çok kameranın olduğu yerde konuşmamak olmazdı! Özellikle siyasal geleceğini(?) sağlama almak isteyenler için bu bir fırsattı.

Kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yapan kişilerin, ekran başındakilerden daha az bilgiye sahip olduklarını görmek, ülkemizdeki cehaletin ne düzeyde olduğunu anlamak açısından önemli. Ölü sayısı konusunda bile her dakika çelişkili açıklamalar yapıldı yetkililerce. Morga taşınan ölüleri, hastaneye götürülen yararlıları saymaktan aciz kişilerin, devletin sorumlu makamlarını işgal etmeleri anlaşılamaz bir durum.

Birinci patlamanın külleri soğumadan aynı gün içinde ikincisinin haberi geldi Ankara İvedik’ten. İki patlamanın nedeni de aynıydı. Oksijen tüplerinin patlamasından meydana geldikleri açıklandı. On yedi yurttaşımız yaşamını yitirdi bu iki kazada( Yurttaşlarımıza Tanrı’dan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.). Onlarca yurttaşımız da yaralı. (Yazının yazıldığı sırada bir yurttaşımız hâlâ enkaz altındaydı.)

Kazada enkaz altında kalan çalışanları kurtarmak ise tam bir çaresizlik örneği. Başkentte meydana gelen bir kazanın enkazından bile yirmi dört saat içinde insanlarımızı çıkaramıyorsak vay olsun halimize. Kurtarma konusundaki yetersizliğimiz tam gaz sürüyor. Deprem ve sel felaketleriyle maden kazalarında da durum aynı değil mi? Yurttaşımız kaderine terk edilmiyor mu? Sonra da hükümet yetkilileri çıkıp “her şey takdir-i ilahi” demiyorlar mı?

Çağdaş yöneticiler ve toplumlar, olaylardan ders çıkarır. Yurttaşının can güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapar. Bu konudaki denetimler zamanında yapılır. İş ve can güvenliği olmayan işyerlerinin çalışmasına izin verilmez. Denetim konusu ülkemizde sadece kâğıt üzerinde yapılan bir şey. Denetleyen dosyaya bakar; “Bunlar, bunlar var mı, var. O zaman işlem tamamdır.” Uygulamada ise her şey fos çıkar. Bazı iş yerlerinde yangın merdiveni bulundurma zorunluluğu var. Bir bakarsınız, merdivenin üstü var, altı yok. Hem de en işlek caddelerde. Buna en iyi örnekse bir Karadenizli yurttaşın yaptığı tahtadan yangın merdiveni. Bu ya bir ironi ya da vurdumduymazlık…

Önlem yok, kurtarma çalışmaları yetersiz. Zaten denetim konusunda kurumlar sorumluluğu birbirlerine atıyorlar. Popülizmin kıskacındaki siyasal iradenin sorumluluk üstlenmek gibi bir tavrı da yok. “Adamın işini görelim, memnun edelim de nasıl olursa olsun.” mantığı bilimsel kuralları, yasal zorunlulukları alt üst ediyor. İnsanımız Allah’a emanet. Zaten işyerlerimizin duvarlarında da aynı şey yazmıyor mu?

Yönetim ve denetim hatalarının yanı sıra eğitimsiz çalışanların durumu ise başka bir acıklı durum. “Hangi iş olursa yaparım.” diyen çaresiz, işsiz, bir dilim ekmeğe muhtaç insanımızın bu hali içler acısı.

Kazanın ateşi soğuduktan sonra RTE ekranlara çıkıp bir takım dinsel yuvarlak sözler ederek her türlü önlemin alındığını, ama yine de kazaların önlenemediğini anlatacak. Hatta bu tür işlerin doğasında kazanın var olduğunu belirtecek. Sonra da ailelere “Dinimize göre kazada ölenler şehittir.” diyerek ve kendilerine her türlü yardımın yapılacağı sözünü vererek konuyu kapatacak.

Kazalarla ilgi soruşturmalar, teknik incelemeler yapılacak, müfettişler görevlendirilecek. Sonuç mu? Sorumluluğu olan tüm yetkililer sorumsuz olacak. Ya bir tüp ya da elektrik kontağı suçlu ilan edilecek.

Kimse de başbakana iş kazalarında neden Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduğumuzu sormayacak. Tüm Türkiye Mısır’ın kurtarıcılığına soyunan RTE’yi alkışlayacak. Hem de elleri patlayıncaya kadar. Oksijen tüplerinin patlaması önemli mi? Artık, bu tür kazalar sıradanlaştı.

Yıllardır süren ihmaller nedeniyle yurttaşlarımızın göz göre ölüme sürüklenmeleri kaza mı, cinayet mi? Ne demek gerektiğine kamuoyunun karar vermesi gerek.

Kendi insanına değer vermeyen yöneticiler, dünyaya insanlık dersi vermeye kalkışıyorlar. Ne garip değil mi?


5 Şubat 2011

Not: 7 Şubat 2011 tarihli Kent Yaşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazılarımın tümünü http://adiladalet.blogspot.com dan okuyabilirsiniz.

10 yorum:

  1. Mahalle arasındaki akaryakıt istasyonları da canlı bomba gibi...Türkiyede yaşamak tesadüf ,trafik, stres,terör,yaşam koşulları ,uzar gider bu liste sonrada ölüm yaşı haliyle 65-70 bunada kader diyoruz , avrupa ülkelerinde 85-90 olan ölüm yaşı onlara kader oluyor , bizim ülkemizdede kendimize yakıştırdığımız ölüm yaşı 65-70 ....

    YanıtlaSil
  2. lı Ankara'daki patmatlama resmen cinayet! Türk standartşarına uygun tüp yapmayan bir firmanın oksijen tüplerinden çıkan patlamalar denetimin sıfır olduğunu gösterir denetimler tam yapılsaydı bu firma kapanmış olurdu ve bu büyük kaza yaşanmazdı illah böyle sonuçmu çıkmasımı gerekiyordu bakanlık gerekli şikayet olmadı diyor ama şikayet yapılmış bu büyük bir çelişki değilmi?
    KENAN KARGILI

    YanıtlaSil
  3. Olagelen cehalet, ardı cahil intiharı...
    Utanmaz, aymaz, vurdum duymaz sorumluluktan aciz sorumluluk oyunu oyuncuları ve uyuttukları bana neci halk...
    Sonuç: böyle gelmiş böyle gider !!!
    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  4. AKP yöneticileri emperyalist senaryolara uygun olarak, (BOP) Büyük Ortadoğu projesine eşgüdüm başkanlığı yaparak, Türkiye dahil bölgedeki ülkelerin parçalanmalarına, bölünmelerine, yeniden şekillendirilmelerine hizmet etmektedirler. Bu sebeple kendi içişleriyle, ülke sorunlarıyla, işsizlikle ilgilenmemekte, gereksiz bir şekilde, anayasa ihlalleriyle, devletin parasını kullanarak Mısır’la, Ürdün’le, Lübnan’la, Suriye ile, Tunus’la, İran’la, Irak’la, Çin’le, Afrika vb. ülkelerle ilgilenmektedirler

    YanıtlaSil
  5. ÇOK ÜZÜCÜ KAZALARDI AMA SIRADANLAŞAN KAZA HABERLERİ GİBİ.NEDENİ PİYASA EKONOMİSİ DİNAMİKLERİNİ YÜRÜTEN KAFDALARIN CAHİL CESARETLİLERİN HÜKMÜNDE OLUŞUDUR.MAALESEF GİRİŞİMCİ ZİHNİYETLER VE ONLARIN OLUŞTURDUKLARI KURUMSALLIKLAR VE KURUMLARA TANIDIĞIMIZ DENETİM YETKİLERİ BİRAZ AĞIR GELİYOR YADA BİR BAŞIBOŞLUK VAR.ÇOĞU KOBİ TÜRÜ BU ORGANİZASYONLAR SANAYİ SİTELERİ KURULUŞLARINA GÖRE KENDİ DENETİMLERİNİ KENDİLERİ YAPAR VE ALIRLARMIŞ.ARGE Sİ OLMAYAN BAĞIMSIZ BÜTÇELERİNDEN YOKSUN ATANMIŞ DENETİMCİLER NEYİ,NİÇİN,NEDEN DENETLER SORU İŞARETİDİR?NASILKİ LAYIK OLDUĞUMUZ DÜZENİ LAYIK OLDUĞUMUZ YÖNETİMLERLE İCRA EDİYORSAK SONUÇ BUNDAN İLERİ OLABİLİR Mİ?ELBET HERKES AKLININ ELVERDİĞİ FİKRİNİN VE PARASININ YETTİĞİ GİRİŞİMİ YAPACAKTIR AMA BİR DERECEYE KADAR.AKIL,FİKİR VE EMEK BURADA UZLAŞMADAN DAHA BÜYÜK FELAKETLER HEP OLASIDIR.

    YanıtlaSil
  6. Kazaların tek nedeni kolay para kazanmak isteyen patronlar, yoksul Halk ve denetlemeyen devlet idareleri, rüşvet yiyen memurlar, rüşvet veren patronlar.. Yani anlayacağınız.. Yolsuzluk ve yoksulluk kazaların nedeni toplu fatura insan canı... Sigortası olmayan işçiler... Çocuk işçiler... İşçilerin adı yok , sendikasız işçiler vede kaçak üretimler... Hepsinin sorumlusu İKTİDAR!!!
    Teşekkürler Yazınız için Adil Bey Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Eğitimsizlik ve mecburiyet......en önemli neden bunlar,ne yapabilirler ki evde ekmek bekleyenleri var ,o yapmasa başkaları bu işi yapmak zorundalar ,güvenlik oda ne onlar için sadece aş bekleyenleri yavruları önemli ....iş verenler gemilerini yürütmekteler ,yönetenler insanlığın hangi kademesinde ,insanlık dersi vereceklerine birazda kendileri alsalar...birazda taşın altına kendi ellerini koysalar......yazık ateş düşdüğü yerleri yaktı,tüm ölenlerin yakınlarına sabırlar diliyorum,çok zor sözün bittiği nokta.....mekanları cennet olsun....fatma öztürk.....

    YanıtlaSil
  8. Yangın merdiveni yapıyorlar tüm yangın merdiveni olan yerlerde hep kapıları kilitlidir.O demir kapılar ancak yangın, demir kapıya gelince yangının şiddetinden yanar açılır.Şu Ostim hani bir zamanlar mayınlı arazileri temizlemeye sahip olan şirket değil mi öyle hatırlıyorum.İşte kaçak işçi çalıştırarak ve hiç bir önlem almıyarak,uzmanları değil vasıfsızları çalıştırarak kendilerini çok iyi tanıttılar.Ben bunlara aptalca kaza diyorum kaza ama cinayet kazası hep istemiyerek olanlarından!

    YanıtlaSil
  9. Ülkemizde koltuktan başka ne değerli ki? İnsanın kimyasını bozan para ve koltuk...Bizim ülkmizde insandan bol ne var,nüfusa telkinler yetecek mi sorarım bu insan pazarının ucuzluğuna, en az üç diyenlere.....

    YanıtlaSil
  10. Bunlarin hepsi kader Adil Bey.Basbakan trenkazalarinda ,komur ocaklari kazalarinda ...vs hep "kadar"i vurgulamiyormu?Ne demek istiyor Basbakan :
    "ye asi
    kil besi
    karistirma her isi"
    felsefesini asilamaga calisiyor.
    Bizim halkin cogunlugu bunu kabul etmis.Uyanin deskte uyanmiyor.Guzel bir analiz.Tesekkurler..
    celal kuruhasanoglu

    YanıtlaSil