HAÇLI SEFERLERİ

“Haçlı Seferleri, iki kültürün, iki medeniyetin, iki dinin karşı karşıya gelmesinden ziyade, birbirini tanıması, birbirini anlaması ve birbirinden etkilenmesi sonucunu da doğurmuştur. Bilimde, sanatta, mimaride, dilde, musikide, günlük yaşam alışkanlıklarında, hatta yeme-içme kültürlerinin transferinde Haçlı Seferleri son derece etkili olmuştur. Bugün, Batı medeniyetinin temellerinde de Doğu medeniyetinin temellerinde de bu karşılaşmanın etkisini hiç kimse inkâr edemez. Haçlı Seferleri tarihi, sadece savaşlar, çatışmalar tarihi değil, aynı zamanda bir kültürel etkileşim, yakınlaşma, birbirini doğrudan tanıma tarihidir. Nitekim birbiriyle savaşan ordular, savaşın hemen ardından ticari faaliyetlere başlamışlar, malların mübadelesi süreciyle birlikte kültürlerin mübadelesi sürecini de başlatmışlardır.”

Yukarıdaki sözler, RTE’ye ait. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitaben yaptığı ve ülkemiz basınının göklere çıkardığı konuşmadan bir bölüm. Başbakanın Haçlı seferlerine karşı özel bir ilgisi olduğu konuşmanın bu bölümünden anlaşılmakta. Batı-Doğu ilişkileri deyince RTE’nin aklına nedense hep din savaşları gelmekte. Avrupa deyince de Haçlı Seferlerinden başka bir şey düşünemiyor. Ortaçağ Avrupa’sının içinde bulunduğu karanlıktan nasıl kurtulduğunu anlamadan bugünü anlamak olanaksız. Avrupa’yı Avrupa yapan değerler; Rönesans, Reform, Sanayi Devrimi, Fransız Devrimi gibi büyük dönüşüm hareketleridir. Bunları anlamak için de sosyal ve siyasal mücadele tarihini iyi anlamak gerek. Taassupla bilimin, aklın çatışma sürecini iyi bilmeli ve olanlardan dersler çıkarılmalı. Kilisenin toplum üzerindeki egemenliğinin nasıl kırıldığını anlamadan Avrupa değerlerini kavramak olanaksız.

RTE’nin AKPM’de yaptığı konuşmanın bir bölümünde azarlayıcı, efelenici söz ve görüntülerin basın yayın organlarının çoğunda abartılarak verilmesi ilginçtir. Avrupa’ya rest çeken bir lider! Avrupalıları kendi evlerinde azarlayan bir başbakan… Böyle bir imajla seçim meydanlarına muzaffer bir komutan(!) sürme çalışması. AKP böylece seçim kampanyasını Strasbourg’dan açmış oldu. Oysa konuşmanın bütününe bakıldığında işin aslı hiç de böyle değil.
Türklerin Anadolu’daki varlığı olmak üzere tüm Müslümanları hedef alan Haçlı Seferlerini bir diplomatik yakınlaşmanın, sosyal etkileşmenin öğesi olarak gösterme gayretini anlamak mümkün değil. 1094–1270 yılları arasında süren bu seferlerde asıl amaç Müslümanlığı yok etmek ve Türkleri Anadolu’dan atmaktır. Doğaldır ki bu seferler sonucunda kültürel, bilimsel, sosyal etkileşimler olmuştur. Ancak bunların olması Haçlı Seferlerinin asıl amacını ortadan kaldırıp Haçlıları masum kılmaz.

“Fransa'dan uyarladığımız laiklik, Türkiye'de on yıllar boyunca tartışılmış, yanlış uygulamalar nedeniyle özgürlükler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmış, adeta demokratikleşme karşısında bir duvar olacak şekilde yorumlanmıştır.” Konuşmanın bir bölümünde söylenen bu sözler talihsizliktir. Her vesileyle laikliğe karşı bir tutum takınmak, eleştirilerde bulunmak AKP sözcülerince asıl görev olmuş. Laikliği, demokrasi karşıtıymış gibi gösterme düşüncesi planlı bir eylemdir. Oysa dünyaya bakıldığında laikliğin olmadığı bir ülkede demokrasinin de olmadığı görülür. Cumhuriyet’imiz laiklik olmadan düşünülemez. Laikliği ortadan kaldırmak için dış destek sağlamak amacıyla bu sözler söylenmekte. Teokratik bir devlet yapısını kurma amacı, Cumhuriyet’in temelini oluşturan laikliği sarsmakta. Demokrasinin önündeki engel laiklik değil; feodaliteye dayalı, tarikat-siyaset sarmalındaki yoksulluk, yolsuzluk, soygun düzenidir.

Haçlılarla ilgili söylenen sözler talihsizliktir. Tam da Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant’in Libya müdahalesini Haçlı Seferi olarak nitelemesinin ardından söylenmesi ilginçtir. Haçlılarla Libyalılar da sanırım kültürel, bilimsel, sosyal etkileşim(!) içine girerek yeni bir uygarlığın temelini atacaklar öyle mi? Yeni haçlı Seferlerinin nereyi hedef alacağını hep birlikte göreceğiz. Yeni Haçlı komutanlarını da… Unutulmamalıdır ki bu topraklar Kılıçarslanları, Selahaddinleri, Zengileri… ve de Mustafa Kemalleri de yetiştirmiştir.

Adil Hacıömeroğlu
16 Nisan 2011

Not: 21 Nisan 2011 tarihli Kent Yaşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

6 yorum:

  1. B.O.P. eşbaşkanından daha derli toplu bir davranış beklenenemezdi. O bir projenin eşbaşkanı konuştuğunu ölçmeden tartmadan aklına ne gelirse veya ne yazılırsa okuyan bir kişi ama yine de takdir ediyorum görevini iyi yapıyor. Son bir söz;"HİÇBİR KORKU VATAN SATICILARININ KORKUSU KADAR DEHŞETLİ DEĞİLDİR." İsa Şenol

    YanıtlaSil
  2. Midemi bulandırıyor bu kraldan çok kralcılar,çevir kazı yanmasıncılar; benim midem iflas etti bunlar hâlâ yola devam...
    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  3. Aydın CİVCİK22 Nisan 2011 14:39

    NEDEN-SONUÇ
    HAÇLI ŞAVAŞLARININ ,NEDENLERİ VE SONUÇLARI KARIŞTIRILIYOR. BUNUN AMACI İNSANLARIN KAFASINI VE DÜŞÜNCESİNİ KARIŞTIRMAKTIR. RTE NİN SÖYLEDİĞİ SÖZLER HAÇLI SAVAŞLARININ SONUÇLARIDIR. HAÇLI SAVAŞLARININ NEDENLERİ İSE TÜRKLERİ ANADOLUDAN ÇIKARMAK, ATMAKTIR. 1094 İLE 1270 YILLARI ARASNDAANADOLUYA YAPILAN SALDIRILARIN ADIDIR ,HAÇLI SAVAŞLARI . TARİHÇİLER VE DÜNYA TARİHİ BÖYLE YAZAR. HIRİSTİYANLAR VE HIRISTİYAN DÜNYASI TÜRKLERİ SEVİYORDU GÖSTERMEK GAFLETTİR. EĞER Kİ ÖYLE OLSA İDİ BİRİNCİ DÜNYA VE KURTULUŞ SAVAŞLARI OLMAZDI. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA ANADOLU HIRİSTİYANLAR TARAFINDAN İŞĞALEDİLMEZDİ. HIRISTİYANLARIN , EMPERYALİSTLERİN AMAÇLARI HALA ANADOLUDAN TÜRKLERİ ÇIKARMAK , ÇIKARAMAZLARSADA SÖMÜRÜ VE EĞEMENLİKLERİ ALTINA ALMAK . BU AMAÇLARI HALA DEVAM ETMEKTEDİR. NE YAZZIK Kİ EMPERYALİSTLERİN VE BATININ KALEMŞÖRLERİ,MEDYASI PLAYLARI ÇARPITARAK HALKIMIZI KANDIRMAYA VE UYUTMAYA ÇALIŞMAKTALAR.

    YanıtlaSil
  4. Tayyip'i layık olduğu yere göndermiyenler daha çok abuk-subuk laflarını dinleyecektir.Artık bir kulağımızdan girip bir kulağımızdan çıkıyor.Kendi söyleyip kendi dinliyor yakında haçlıların olduğu yere gitmesi çok muhtemeldir.ABD önce kapılarını açıp sonrada başına haçlı sırığı diktiği zaman zira Dünya sekizinciliğini ona yedirmezler Mübarek gibi hesaplarını dondurup mübarek ederler.

    YanıtlaSil
  5. Bilenler bilir ki aklın yolu tektir.Allah insana bir beden beden üzerine baş,baş içine akıl vermiş.İnsan kendi aklını kullanmaktan ziyade hazır akıllara düşüncelere itibar etmiş.Zira kendi adına düşünmek ve akıl etmek nefsine zor gelmekte.Durum böyle olunca bazı sivri zekalılar ortaya çıkar ve toplumları sürü haline getirir. Ve sürüleşen toplumlarında kendi özgür iradeleri yoktur artık güdüleceklerdir.Sıra gelir onları istenilen biçimde yönlendirmeye.Asgari gelir düzeyi dengesiz dar gelirli vatandaşın çok olduğu ülkelere yapılacak ilk iş lüks tüketim sokmaktır.Zora zor kolaya çabuk alışan insan lüksün pırıltısına kapılacak ekonomik haddini aşacak ve borçlanacaktır.Şimdi ona borç verelim der diğer uyanık.Sırtını sıvazlar timsah gözyaşı döker ve onu pohpohlar seninde iyi yaşamak hakkın gibi laflarla verir borcu.Buyrun kredi kartları bankalar taksitler vadeler.Ve gırtlağına kadar borca batmış daha çok yoksullaşmış bir toplumu veya bireyi yönetmek yönlendirmek ona istediğini yaptırmak artık çocuk oyuncağıdır.Özetle demek istediğim şudur ki;aklın ve iradenin kullanılmadığı ve akılla sürülmeyen boş beyinlere mayın döşemek etkisiz hale getirmek emperyalistler için bulunmaz nimettir.Öyleyse toplumlar ve bireyler soracak öğrenecek gözünü açacak ve aklını kullanacak aksi halde hasta yatağına tekrar yatırlması işten bile değildir.Sen uyumakta ısrar edersen sen kişisel çıkarlarını öncelikli düşünürsen sen milli değerlerine sahip çıkmazsan sen tarihini şehit ecdadını unutursan.Eloğlunun sana hazırladığı rüya peri masalı gibi başlayıp ve kabusla bitecektir.Saygılar
    Şükran Aydoğan (gülcenaz )

    YanıtlaSil
  6. Mütareke yıllarında sömürgeci haçlılarla işbirliği yapanların torunlarının bu tavırları hiç de şaşırtıcı değil. Metin Güçlü

    YanıtlaSil