DÖNER, SİMİT, PİLAV

    Ülkemizin ekonomik durumuyla ilgili çeşitli yorumlar var. Rakamlar havalarda uçuşmakta. Özellikle yandaş basın ve yandaş olmak için kraldan çok kralcı geçinen kimi kalemşorlar, hükümetin büyük bir ekonomik tansığa imza attığını ballandıra ballandıra anlatmaktalar. Hele de ekonomik büyüme rakamları yüksek çıkınca övgüler sınırsız bir hal aldı.

     Evet, çok büyümüşüz. Çin’den sonra dünya ikincisiyiz. Peki, hangi alanlarda büyüdük? Sanayi, tarım, denizcilik, hayvancılıkta büyüdük mü? Çok az. Asıl büyüme inşaat sektöründe. Kent rantına dayalı bir büyüme bu. Büyük kentlerin değerli arsalarına apartmanlar dikiyoruz. Alışveriş merkezi olmayan semt yok neredeyse. Ancak yarısı boş, sinek avlamaktalar. Tarımı, sanayisi büyümeyen bir ülke gerçekten büyümüş sayılır mı?

     Balık Norveç’ten, Malezya’dan... Kurbanlık sığırlar Uruguay’dan... Badem, buğday Amerika; mısır Brezilya, ceviz İran ve Bulgaristan’dan... Pirinç, muz, pamuk dışarıdan alınmakta. Bu sayede halkımızın coğrafya bilgisi gelişmekte, haritada bile gösteremeyeceği ülkelerin adını işitmekte. Sanayisi, tarımı dışa bağımlı bir ülke nasıl kalkınabilir ki?

     Ekonomi rakamları havalarda uçuşurken ve herkes kendine göre onları eğip bükerken sokağa bakmayı unutuyoruz galiba. 1980’li yıllarda başlayan kentlere büyük göç hareketiyle yeni pratik beslenme biçimleri de ortaya çıktı. Alt ve orta gelir grubunun rahat ve ucuz beslenmesi ekmek arası dönerle sağlanmaya başlandı. Hem ucuz hem besleyici hem de geleneksel… Dönerin saltanatı uzun sürdü.

     Ekonomik bunalımların getirdiği yoksulluk yeni bir beslenme biçimini ortaya çıkardı. Dönerden daha ucuz bir beslenme biçimi gerekmekteydi. Türk mucitler imdada yetişti. Simit, dönerin tahtına kuruldu. Kent alanlarında, caddelerde, hatta sokak aralarında bile simitçi dükkânları açıldı. Zeytinlisi, sucuklusu, salamlısı, peynirlisi, sadesiyle… Her keseye uygun geleneksel bir lezzet.

     AKP iktidarıyla gelen yoksulluk, işsizlik, teğet geçen ekonomik kriz derken sonunda halkımız simit de yiyemez oldu. Aç kalacak değiliz ya. Daha ucuz ve geleneksel bir besine gereksinmemiz ortaya çıktı. Sonunda pilav keşfedildi. Kentlerin büyük alanlarında, ana caddelerinde değişik adlarla pilavcı dükkânları açılmakta. Hem de birçoğunun adı İngilizceden devşirilmekte. Zaten uzun süredir Türkçe adlara özlem duymaktayız. Sokağa çıktığımızda yabancı adların yer aldığı tabelaları görünce kendimizi yabancı sanıyoruz ülkemizde.

     Pilav çeşitlendi: sade, nohutlu, tavuklu... Herkes parasına göre yiyebilir. En ucuzu, sade pilav... Ayranla birlikte bir buçuk lira. Öğle ve akşam yersen üç lira. Belki de dünyanın en ucuz beslenme düzeni bizde. Aç değiliz ya, şükürler olsun!

     Büyümede dünya ikincisiyiz, ucuz beslenmede birinci. Ekonomik tansıktan söz edip hükümete mersiyeler döktüren “büyük” kalemşorlar, bir hafta boyunca pilavla beslenin de görelim sizin ekonomik tansığınızı.

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                               17 Eylül 2011

        Not: 19 Eylül 2011 tarihli Kent Yaşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

                    17 Ekim2011 tarihli Ulus Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

3 yorum:

  1. Kazım BÜKÜLMEZ4 Ekim 2011 12:30

    .
    SOOOOH SOH

    Halka sorduk zamlar dursun mu,
    Bizim halkımız dedi ki,yooooh yoh.
    Onlar sordu bu kadar zam yeter mi,
    Bizim halk dedi durma,sooooh soh.

    Bizde dedik benzine zam geldi,
    Onlar bize de dedi,ooooooh oh.
    Dedik ki bu biraz çok oldu gibi,
    Onlar dedi boş ver,sooooh soh.

    Dedik ki zam tufan gibi yağacak,
    En çok da yoksullarınızı sağacak.
    Bu yağışlar sizi sel olup boğacak,
    Dediler ki,aldırma be sooooh soh.

    Gına getirdik size akıl vermekten,
    Usandık biz size kafa yormaktan.
    Bıktık valla,sizi böyle görmekten,
    Dediler kör ol,durma sooooh soh.

    Dedik ki,siz niye böyle ağlarsınız,
    Umutsuz vakalara bel bağlarsınız.
    Hem kızar hem onları yağlarsınız,
    Dediler bundan anlarız sooooh soh.

    Kazım BÜKÜLMEZ

    YanıtlaSil
  2. Vallahi bulunmaz nimetler;döner,simit,pilav.Ne kadar az beslenirsek o kadar uzun yaşarız.Bekarların çoğaldığı toplumumuzda evlenip de kim yemek yapacak;keseye göre her şey hazır.Ülkemize gelen sırtı çantalı turistler bile aynı şeyleri yiyiyor.Hem ucuz hem lezzetli.Bu arada cıgaraya ve alkole de keyiflenmek için bütçe kalıyor.Damlaya damlaya göl olur efendim,damlata damlata göl yapıp büyüttüler zaten.Yollar büyüdü,araziler ormanlık alandan kurtulup büyüdü,boylar bile büyüdü artık herkes birbirine tepeden bakıyor.Ya Allah bismillah diye diye büyütüyoruz.Haydi hayırlısı..

    YanıtlaSil
  3. Şiiitttt susun duymasınlar. Onu bulduğumuza şükredelim. İyi beslenirlerse beyinleri çalışır, bedensel olarak daha güçlü olurlar.Sonra başımıza bela olurlar. Deli bu adamlar en akıllı işi yapıyorlar.Dengesiz beslenmeden hasta olanlarada kendi özel hastanelerinde bakıyorlar. İlaç firmalarıda onlara ait.Soydukça soyuyorlar.Vatandaş artık çok sıkılmış soyulmak hoşuna gidiyor.Başımızda son moda türbanımız olsun, Allahıma şükürler olsun. İyi ki Bop eş başkanımız ve tayfası var. İyi ki açılımlar, saçılımlar, satılımlar yapıyor. Çok yakında dımdızlak ortada kalacağız((((

    YanıtlaSil