NEDEN TIBBİYE?

Hükümetin çıkardığı tam gün yasasıyla özellikle Tıp Fakülteleri hastaneleri önemli ölçüde kan kaybına uğradı. Yıllarını eğitime, hastalarını otamaya adayan hocalar, üniversitelerden bir bir ayrılırken hastalar da perişan olmakta.

Tıp fakültesi hastanelerinde büyük bir karmaşa egemen olurken sağlık bakanlığı popülist bir yaklaşımla hekimleri (otacıları) halka hedef yapmakta. Onları “paragöz, halkı soyan” bir meslek grubuymuş gibi gösterme gayreti var iktidar sahiplerinde. Dünyanın en zor ve en uzun eğitimini almış, özveriyle çalışan bir meslek grubunu halkın önüne atmak, itibarlarını ayaklar altına almak ülkemizin geleceği açısından kaygı vericidir.

Ülkemizin birçok yerinde fakülte hastanelerine gittiğinizde bakımsızlıklar, ihmal edilmişlikler karşınıza çıkar. Binalar bakımsız, sıvalar dökülmüş, boyalar kalkmış, duvarlar çatlak, araç ve gereçler eksik… Hayırsever kişi ve kurumlar olmasa vay hallerine! Yardımcı personel yetersizliği hat safhada. Ödenek yetersizliği karşısında lime lime dökülen hastaneler var karşımızda… Son yıllarda yatırım nerdeyse yok. Bilinçli olarak Tıp Fakülteleri bitirilmek isteniyor. Tıpkı daha önce KİT’lere yapıldığı gibi. Yatırım yapma, yenileme, zarar ettir, sonra da “kurtulmak” için özelleştirip peşkeş çek. Fakülte hastaneleri kentlerin en güzel yerlerinde, arsaları çok değerli. Bu nedenle de kent rantiyecilerinin ağızlarının sularını akıtmakta. Bunun için de bahane hazır: “Buraları satıp kentin gelişmekte olan yoksul mahallerinde modern(!) hastaneler yapacağız.” Yoksulları kullanarak ülke kaynaklarını heba ederek yoksula kazık atmak… İşte Türk mucizesi bu.

Tam gün yasasıyla tıbbiye hocaları üniversiteleri terk ederken yurttaşların profesörlere muayene olma olasılığı da neredeyse yok gibi. Bir hoca düşünün, hastasını muayene edemiyor; en ağır, tehlikeli durumlarda bile ameliyata giremiyor. Ancak RTE’nin sağlığı söz konusu olunca yasalar tepetaklak oluyor. Başbakana ayrıcalık tanınırken yurttaşlar hastane koridorlarında sürünüyor, aylar sonrasına randevular veriliyor. Bunun da adı “ileri demokrasi” oluyor.

Tıp Fakültesi hastanelerini yalnızca otama yapılan yerler olarak düşünmek büyük hata. İktidarın böylesi bir düşünce taşıması tıp eğitimini yok eden bir anlayış. Buraların asıl amacı yeni hekimler yetiştirmek, eğitim vermek. Tıp eğitiminde uygulama, olmazsa olmaz. Yalnızca teorik bir eğitimden geçen bir adamdan otacı olmaz. Böylesi bir anlayış, halk sağlığını tamamen tehlikeye düşürür. Dünyanın gelişmiş ülkeleriyle boy ölçüşen tıp eğitimimiz, ortaçağ bilgisizliğine kurban edilir. Hele yabancı otacıların getirileceği görüşü son derece sakıncalıdır. Sen pırasa, badem, ceviz… mi ithal ediyorsun? Bu işin bir ruhu olmalı. Hastalıkların otanmasında biyolojik olduğu kadar psikolojik etkenler de var. Bu da otacı ile hastanın iletişimiyle olur.

Aklımıza şu sorular geliyor: Neden tıbbiye? Neden böylesine yaşamsal bir mesleği itibarsızlaştırma?

Nedeni çok basit. Ülkemizdeki tüm modernleşme, çağdaşlaşma ve demokratikleşme hareketleri tıbbiye ve harbiyeden gelmiştir. Hurafeyi, ortaçağ karanlığını yok ederek bilimsel düşünceyi egemen kılmada bu iki meslek grubunun öncülüğünü görmekteyiz. İttihat ve terakki Cemiyeti 1893’te, tıbbiyede kurucularının çoğunluğu doktorlardan oluşarak kuruldu. 1908 Meşrutiyet Devrimi’nde bu iki mesleği ön saflarda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluşunda da yine karşımıza tıbbiyelilerle Harbiyeliler çıkıyor çoğunlukta. Sivas Kongresi’ndeki Tıbbiyeli Hikmeti unutmak olanaklı mıdır? Ülkemizin topraklarından sıtma, çiçek hastalığı, verem, frenginin sökülüp atılması kimlerin sayesindedir dersiniz? “Benim milletvekili olarak değil, doktor olarak vatanıma daha çok hizmetim olur.”sözü de Tıbbiyeli Hikmet’indir. Böylesine özverili sözleri anlamak, siyasette koltuk kapmak için her türlü değeri hiçe sayanların işi değildir.

Tıbbiye ve harbiye neden öncüdür? Bu iki mesleğin de bilimsel kurallara bağlı olması, bilimsel yenilikleri de günü gününe izlemesi gerekir. Tıbbiyeli çağdaş gelişmelere uymazsa hastasını öldürür, mesleğini de. Harbiyeli de aynı durumdadır. Bilimsel gelişmelere uyum gösteremeyen subay, savaşı kaybeder. Yönettiği askerler de, kendisi de, ülkesi de ölür. Ölümden sonra başka şansı var mıdır insanoğlunun? Bu nedenle bu mesleklerde hurafeye, dogmatizme, ilkelliğe, körü körüne inanmaya, geleneksel saplantılara yer yoktur.

Günümüz iktidarı, önce Harbiyelileri itibarsızlaştırma, güçsüzleştirme eyleminde bulundu. Şimdi de Tıbbiyelileri… Rastlantı mıdır acaba bu? Bence değil. 1908’in, 1919’un, 1923’ün intikamı alınmakta. Çanakkale’de tıbbiyelilerin kahramanlıkları hiçe sayılarak doğaüstü güçler öne çıkarılmakta. Amaç; ülkemizi bilimden uzaklaştırmak, halkımızı ortaçağın karanlığına gömmektir. Çağdaş eğitim kurumlarından doğan güneşin aydınlığı, iktidar sahiplerinin gözlerini kamaştırmakta. Yarasalar ışığı sevmez, çünkü onlar karanlıkta, herkes uykudayken kan emerler.

Adil Hacıömeroğlu
2 Aralık 2011
twitter.com@AdilHaciomerogl
Not: 5 Aralık 2011 tarihli Kent Yaşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazılarımın tümünü http://adiladalet.blogspot.com dan okuyabilirsiniz.

18 yorum:

  1. Hocam tüm yazdıklarınıza katılmakla birlikte, eskilerimizin özdeyişini de anımsamadan edemeyeceğim. ALLAH NE ONLARIN ELİNE DÜŞÜRSÜN, NE DE EKSİKLİKLERİNİ GÖSTERSİN. Hele son 20 yıla girildiğinde işini eğitmen olarak gören öğretim üyelerimizin sayısının önemli ölçüde düştüğünü izlemekteyim. O kadar ki, her mesleğin içinde çürükler olabilir; teziyle açıklanabilir değil...

    YanıtlaSil
  2. Oktay Akbal, 1950'lili yıllarda bir yazı yazmıştı:"Önce Ekmekler Bozuldu", diye. Esasında her devirde mesleğini iyi yapanlar da vardı kötü yapanlarda. Eskiden işini iyi yapmayanlar ve toplum tarafından kötü diye adlandırılan işleri yapanlar oldu mu toplum onu tecrit ederdi ve bir daha o mahalleye uğramaz, kaybolurdu utancından. Parmakla gösterilecek azdı kötüler. Şimdi ise parmakla gösterilecek kadar az iyi ve dürüstler. İsmet İnönü'nün dediği gibi: "Namuslular namussuzlardan daha fazla sesini çıkartmalıdır". İnönü bu açıklamasını 1964'te yapmıştı.

    YanıtlaSil
  3. Her şeyi açıklamış;nedenlerini ve sonuçlarını yazmışsınız .Kaleminize sağlık.
    Bize yazacak pek bir şey kalmamakla beraber naçizane fikrim:Bunlar,varolanı geliştirmek için değil;tahrip edip ,yoketmek için işbaşına getirildiklerinden ülkemde her kurumu lime lime ettiler.Grevlerini layıkıyla yaptılar,kendilerine verilen emirleri harfiyen uyguladılar.
    Yurttaş olarak bylesine aymaz ve tepkisiz olursak olacağı da buydu.Oldu da.

    YanıtlaSil
  4. kesinlikle rastlantı değil,bilinçlice uygulanan planlar,size katılıyorum...ancak Cumhuriyet ışığı Atatürk'ün evlatları olarak bunlara fırsat verdirmeyelim,devran döner,hesap verilir,lakin geç kalmamalı...Çağdaş eğitim kurumlarından doğan güneşin aydınlığı, iktidar sahiplerinin gözlerini kamaştırmakta. Yarasalar ışığı sevmez, çünkü onlar karanlıkta, herkes uykudayken kan emerler.
    Aynen öyle...saygılarımla...

    YanıtlaSil
  5. Kuzey'in Kızı5 Aralık 2011 11:43

    Çok önemli bir konuya değindiniz Adil Bey,teşekkürler...İbn-i Sina'daki hocamın peşinden gezmekteyim uzun zamandır.Kendi hastanesinde hastasına bakamadığı için mesai bitiminden sonra özel hastanelerde bakıyordu hastalarına.Bugün bu özel hastanedeyken yarın bir başka hastanede olabiliyordu.Emin değilim ama sanırım şu sıralar özel hastanede de çalışamıyorlar.

    YanıtlaSil
  6. turkiyenin tum degerlerine saldiriliyor..turkiye tibda her seye ragmen cok iyi yerlere gelmisti ve avrupadan akin akin hastalar bile gelmeye baslamisti ozellikle dis yapimi goz ameliyati sac ekimi ve bazi organ nakilleride sayilabilinir..ve turkiye bu alanda ileri gidiyorken birden ihanet ceteleri harekete gecti..yazinizda cok onemli saptamalar yapmissiniz..tesekkurler adil bey..

    YanıtlaSil
  7. Sayın değerli öğretmenim, Yazınızı okuyunca gözlerimden yaşlar aktı. Vatanımız birilerine teslim edilmiş kuklaları eli ile.Eğitimi önce çökerttiler Bilimin akılın önünü kestiler ilerlemenin engeli oldular! bize hizmet etmek değil amaç emperyalizme hizmettir. Türk doktorlarına beni teslim edin diyen ATAMIZ çok önemli noktaya vurgulamıştır...öğretmen 'e doktora çok önem verimiş Vatanımızın ilerlemesinin ana temeli bu insanlardır. Halkın beyinlerini kendi yetiştirdiği imam hatiplilerle çökerttiler! bu beyinler bu yapılanları göremiyorlar.emperyalizmin haçlının üç tehlikeli sac ayağını beyinlere işlediler! bu üç sac ayağı din+siyaset+ ticaret=üstü kapalı terör! ölümü her alana yaygınlaştırmak baskı çamur atma politikaları ile yaşamlarına yaşam katmaktadırlar...amaçları bizler değiliz amaçları kendilerini yaşatmaktır...siyaset eli ile işgal altındayız!

    YanıtlaSil
  8. İŞTE BENİ ANLATAN BİR YAZI TAM BİR AYDIR ANKARADAYIM HACETTEPEDE ,EŞİMİ BASİT BİR HASTALIK TEŞHİSİNDN DOLAYI NETİCE ALAMADIK HALA BEKLİYORUZ , ÇOK SİNİRLİYİM FAZLA AĞIR YAZIP SİZİDE ZOR DURUMA DÜŞÜRMEK İSTEMİYORUM SAYGILARUMLA.........

    YanıtlaSil
  9. ADİL BEY KOCAMAN YÜREĞİNİZE SAĞLIK,HANGİ SİSTEM SAĞLIKLIKİ SAĞLIK SEKTÖRÜDE SAĞLIKLI VE ÇÖKÜŞTE OLMASIN.EVET BAS BAS BAĞIRILAN TEDAVİLER ÜCRETSİZ DENİLEN ,SAĞLIKÇIMIZA ÖNEM VERİLİYOR DENEN ÜLKEMİZDE SAĞLIK SİSTEMİ TIP FAKÜLTELERİ ÇÖKTÜ AMA ...BİLE BİLE GÖZ GÖRE GÖRE HALA NEYİ SAVUNUYORLAR,HANGİ SAĞLIKTAN BAHSEDİYORLAR,TOPLUMCA,ÇOK YÖNLÜADALET,EĞİTİM SAĞLIK V.S HANGİSİ SAĞLIKLI Kİ HEPSİ ÇÖKÜŞTE.NEDEN SAYFAMIN ADI YAPRAK DÖKÜMÜ,DAHA ÇOK DÖKÜMLERİ YAŞAMAMAK DİLEĞİYLE.SAYGILAR

    YanıtlaSil
  10. Bu kabustan artık uyanmak istiyorum. Aydınların aydınlatamadığı bu ülkede kış güneşlerine mahkum olmaktan bıkmadık mı artık, ışıl ışıl ayaydınlık ilk yaz güneşlerinin doğduğu ülkemi geri istiyorum.
    Nasıl da ustaca mahkum ediyorlar bizi her birşeyi doğal karşılamaya, nasıl alıştırıyorlar kazandaki yengeç gibi. Aydınının aydınlatamadığı bu ülkede çok güneşler batar, karanlığa bile alışırız; olur biter...

    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  11. sistem jep bozuktu vede daha da bozuldu.sene 1976 yılları TOKATTA çalışıyorum.Hanım rahatsızlanmış ben arazideyken DEVLET HASTAHANESİNE KALDIRMIŞ KOMŞULAR.koşarak hastahaneye geldim aslında bir operasyonu vardı yatırmışlar amma kadın doğumcuya muayene olmadan yapmıyorlar.Resmen adı alaattin olan o doktora özel muayene ettirdim o gün 23 tl para ödedim öğleden sonra yeniden hastahaneye yatırdım ve düşük yapan eşimi sağlığına kavuşturdum.Memur çalışanına memur doktor sömürüyü alet ediyordu.2008 de ben anjiyo oldum EGE ün tıpta proflar arasında yatak kavgası varmış beni ameliyat eden doçentti dışarı attılar daha kıdemli profun hastası yattı.Çıldıracaktım bir yanım kumtorbası yığılı.Hani TIP YEMİNİ VARDI NE OLDU DİNLERİ İMANLARI PARA OLMUŞ.iki tıktık bir şıkşık belki amiyane amma ver 100-200 tl.olmaz yahu .Benim halkımın çoğu asgari ücretli.çKöyümde 25 tl ye akşama kadar 20-25 tl ye zeytin toplarlar yada pamuk,ot.

    YanıtlaSil
  12. tesbitlerinize katılıyorum bunların bilgi beceri ve kapasiteleri bu fazlası beklenemez kendilerinden fazla bilgili insanları çekememek ben bilirim politikası bu....

    YanıtlaSil
  13. Bu güzel yazı için teşekkürler. Hepsine katılıyorum. Bence de AKP'nin özellikle Tıp fakültelerine yapmak istediği çok açıktır. Diz çöktürmek-ele geçirmek- kendi kadroları ile doldurmak. Atatürkçü hocaların ağırlıkta olduğu Ankara ve Hacette Tıp iflasın eşiğinde. Model ise Başbakan Erdoğan'ın ameliyat olduğu Pendik'teki Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Bu yeni hastaneyi TOKİ yaptı, ama karşılığında fakülte Sağlık Bakanlığına bağlı, ne idüğü belirsiz bir statüye sahip oldu. Doktorlar bile mekanizmayı tam olarak anlayamadı. Sözümona Üniversite (!) Tıp Fakültesi. Tüm üniversiteleri Sağlık Bakanı'na bağlayacaklar. Çünkü bu işte çok rant ve ele geçirilecek kadro var çünkü.

    YanıtlaSil
  14. kaleminize,beyninize sağlık Adil Bey,her sözünüze katılıyorum,ayrıca dikkatlerden kaçmaması gereken birşey daha var,tüm özel hastahaneler-doktorlarımızın emekleri,vakitleri ve nakitleri ile kurulmuş - özel hastahaneler hızlı bir şekilde el değiştiriyor,spekülatör herkesin malumudur.üstelik satışlar neredeyse 1 gecede gerçekleşiyor,dün gittiğiniz hastahane,bugün başka birinin...insanın aklına çok farklı düşünceler üşüşüyor,umarım yanılıyorumdur,umarım bundan daha tehlikeli boyutlara varmaz ihanetleri,açgözlülükleri...

    YanıtlaSil
  15. Türk doktorlarinin ünü tecrübesi bütün dünyaca bilinmektedir .Aydinliktan karanliga bilimden hurafaye, laiklikden seriata götürülmek istenenmektedir....

    YanıtlaSil
  16. çok teşekkürler adil bey ....o kadr güzel dile getirmişsiniz ki gerçekleri sözün bittiği yer diyorum yüreğinize kaleminize sağlık .....tamamıyle katılıyorum düşüncelerinize .....ve artık bu karanlık ....ortaçağ zihniyetleri bitsin istiyorum .....

    YanıtlaSil
  17. Bütün savaşlarda cephede hemen ölenlerden kat be kat fazlası cephe gerisinde yaralı vaziyette tıbbi girişim yapılırken ölenlerdir. Savaş alanına en yakın yerde tıbbi destek verilmesi çok önemlidir. Bu konuda en ''kıt kaynak'' ise doktordur. Savaş cerrahisi diye ayrı bir branş vardır, genellikle genel cerrahlar bu konuda özelleşir. Ülkenin genel cerrahi uzmanı sayısı bir savaş anında kaybedilen asker sayısını doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu konuda coğrafya ve savaş tarihi uzmanı Yüksel Hoş hocanın bir savaş esnasında ordudaki asker sayısına oranla ne kadar genel cerrah bulunması gerektiğine dair bir yazısı vardır. orada anlattığı şu ki; bizim asker sayımıza göre genel cerrah sayımız alarm seviyesinde kepazelik seviyesinde düşüktür. Gata nın kapatılmış olması vs. gibi faktörlerle birlikte, ciddi bir göğüs göğüse çarpışmada kayıplarımızın dramatik olma riskini beraberinde getiriyor. Peki madem öyle cerrah yetiştiriyor muyuz?
    Türkiyede şu an genel cerrah, kalp cerrahı mezun edebilecek kurumlar %50 atıl kapasite ile çalışıyorlar. Yani eğitim verecek kurum var ama buraları tercih eden kimse yok. eğitim ( yetişmiş insan üretimi) iki katına çıkarmak gerekirken yarı yarıya durmuş durumda. Detayını merak eden google a şunu yazsın: yan dal kontenjanları boş kaldı, genel cerrahi kontenjanları boş kaldı..

    YanıtlaSil
  18. Modern Türkiye'nin kuruluşunda Harbiye ve Tıbbiye'nin öncü olmasının sebebi, sistematik bilimsel eğitimin sadece bu okullarda verilmesiydi. Yani bir yerde eğitimsiz bir toplum ve medreseliler vardı, öbür tarafta Tıbbiyeliler ve Harbiyeliler...Bugün geldiğimiz noktada, eğitimin tüm eksikliklerine rağmen Tıbbiyeyi ve de Harbiyeyi diğer eğitim kurumlarından üstün kılacak özellikler kaybolmuştur. Bunun iki sebebi vardır. Bir tanesi eğitimin yayılması ve güçlenmesi (1923 koşullarına göre) diğeri tıp fakültelerinin akademik rant fakülteleri, harbiyenin ise NATO'cu yetiştirme meslek okulları haline getirilmesidir.

    YanıtlaSil