BEYTÜŞŞEBAP’TA İNEN BAYRAK



            
     2 Eylül gecesi saat 22.00’den sonra Beytüşşebap’ta şiddetli çatışmaların olduğu yazılıp şehit sayısının da iki olduğu söylendi. İlerleyen saatlerde şehit sayısının daha çok olabileceği bildirildi. Sosyal medya PKK’nın Şemdinli’den sonra Beytüşşebap’ı bastığının iletileriyle çalkalanırken tv ekranlarında ne bir haber ne de bir alt yazı. Ülkenin bir tarafı kan ağlarken şehitlerin kanları gecenin karanlığında vatan toprağına akarken hemen hemen tüm tv kanallarında derin futbol tartışmaları var.
            
       Gecenin ilerleyen saatlerinde gazetelerin internet sayfalarına bakıyorum. Nafile…
            
    Sabahleyin uyandığımda televizyonlarda alt yazıyla şehit sayısı bildiriliyordu. Ne yazık ki gün boyu Suriye’deki kışkırtmaların, 4+4+4’ün önüne geçemedi şehitlerimizin haberi.
            
     On şehidimizin haberini duyar duymaz yüreğim yandı, gözlerim yaşardı, acının düştüğü ocakların neler yaşadığını duyumsadım. Yoksul evleri yine alevler içindeydi. Ülke soyguncuları dizginsiz bir görgüsüzlükle su gibi para harcarken yoksula da “Vatan sağ olsun!” demek düşüyor. Ne doğarken ne de ölürken eşitiz. Yazgı doğumda yakalıyor yoksulu. Yaşamın baharında koparıp alıyor taptaze fidanları ölüm.
            
   Devlet yöneticilerinin basmakalıp başsağlığı dileklerini dinlemiyorum bile. Terörün ne olduğunu kavrayamayan, kendi ülkesi kan ağlarken komşu ülkeleri kan ağlatan siyasetçinin Beytüşşebap’ta toprağa düşen şehitleri anlaması olanaklı mı?
                
    Ne rastlantıdır ki ülkemize ne zaman üst düzey bir ABD’li yetkili gelse o gece bir baskın yiyoruz PKK’dan. Bu kez de öyle oldu. CİA Başkanı çuvalcı paşa ülkemizi ziyaret edip tam da terörü konuşacakken Beytüşşebap’a PKK’nın namluları çevriliyor. Unuttuğumuz, gündelik olayların gölgesinde kalan terör kanlı yüzünü gösterip anımsatıyor varlığını. Ülke yöneticileri uyurken PKK dürtüp uyandırıyor çaresiz siyasetçiyi; ancak uyanacağa benzemiyor gaflet uykusunun derinliğinde düş sokaklarında gezenler.
            
     Akşam oturmuşum, haberleri izliyorum televizyonlarda. Beytüşşebap neredeyse yok haber bültenlerinde. Suriye’de geçen Ağustos’ta kaç kişinin ölüğünün hesabı var ilk sırada. Ulusal Kanal’ı açıyorum, o da ne? Beytüşşebap’taki askeri lojmanların balkonundaki Türk Bayrağı askerlerce indirilmekte. Nedeni ise oradan geçmekte olan teröristin cenazesi. Bölücü örgüt yakınları tahrik olmasın diye indiriliyor balkondaki bayrak. Habur’da da öyle olmamış mıydı, duvardaki bayrağımız indirilmemiş miydi? Şaşkınlık içindeyim. Daha birkaç saat önce on vatan evladı bayrağımız için şehit olmamış mıydı? Bayrağımız dalgalansın diye yüzlerce Mehmet’i teröre kurban vermedik mi? Ülkeyi yönetenler Habur’da bayrağı indirip teröristi hoş görürse…
            
     Bayrağın balkondan indirilişini güdümlü medyanın görmezden gelmesi olağan. Siz kimin medyasısınız, kime hizmet ediyorsunuz? Yoksa bunun haber değeri yok mu beyler?
            
    Teröristle müzakere edip TSK ile mücadele eden bir iktidarın ülkemizi getirdiği durum bu. Daha fazla yoruma gerek var mı?
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       4 Eylül 2012

11 yorum:

  1. Allah kahretsin! Geldiğimiz noktaya bak!

    YanıtlaSil
  2. hassatiyetinize saygı duymakla katılmakla birlikte.geçmiş olduğumuz bu hassas süreçlerde taktir edersinizki kanlı örgüt profagandayla beslenmektedir. kan dökecek reklam yapacak yaptıracakki sesini duyurabilsin. reklamı olmayan kanın onda bir anlamı yoktur.. bu bağlamda bu tip sansür uygulamaları teröre prim vermeme adına normaldir diyorum...bayrak meselesine gelince tasvip edilemez bir tutumdur..sorumluları bop yöneticisi ve hükümettir...sözde ab insan hakları safsatalarıyla yıllardır orduyu,emniyet güçlerini pasifize eden hükümet politikalarıdır...bölgenin gergin durumunuda göze alırsak pkk sempatizanlarının terör mensuplarının basının birlikte olduğu ortamda sözde ilrei..!!! demokrasimizi.!! uyguladılar bence diyorum ...saygılarımla....ancak sayın erdoğan bu işi ya bitirecek ya bitirecek ..bitiremezse kendisini bitirecek..tercih kendilerinindir. açık ne net....saygılarımla....

    YanıtlaSil
  3. Oldu olacak balkonlarımızdan resmi dairelerimizden de indirelim.Görüp mutlu olsunlar diye onların paçavrasını serelim her yere.yazıklar olsun.

    YanıtlaSil
  4. Değersiz kabiliyetsiz karaktersiz yalamalar için akıtılan bir damla kanın bile bedelini yine biz ödeyeceğiz.çünkü tarihde yavşakllar her daim yatarak ağlayarak kendilerini kurtarmıştır.

    YanıtlaSil
  5. Erdinç Şener4 Eylül 2012 15:37

    Vallaha üstadım yazılarınızı beğenerek okuduğumu yazmaktan bıktım adeta yüreğimizin beynimizin sesi konumundasınız..Ülkede yetkili olanların sustuğu ve bu kirli savaşta daha çok can kaybedeceğimiz günleri yaşıyoruz..Bir toplum bu kadar derin uykuda olmaz..

    YanıtlaSil
  6. Sansürün olduğu gerçeklerin konuşalamadığı yerlerde "fısıltı gazetesi" devreye girer ve korktuğunuz gerçeklerden bambaşka şeylerin halkın belleğine gerçek olarak kazındığını görürsünüz.. Normal şeffaf toplumlarda butür olayların kimi kanlı detaylarının gizlenmesi belki bir ölçüde doğrudur ama günümüz Türkiye'sinde bu yönetememenin, acizliğin halktan gizlenmesi amaçlı kötü kara bir sansürdür.. Ama mızrak çuvala girmiyor.. Şemdinli baskınından sonra araziye hakimiz dediler, hatta hükümete destek için yalama GYY safariye gitti yapma çiçekli masada kahvesini içti, ama sonra gördükkü dün hakim tepe top atışında ve sanki İvojima'daki ABD bayrağı gibi kocaman PKK bayrağı tepede.. Zavallı gazeteciler, "tepedeki örgüt paçavraları indirildi diye yazmak zorunda kaldılar..
    Sonuç : güneydoğu btün il ve ilçe merkezlerine ulaşan hiç bir yol güvenli değil, kale gibi hükümet konağında da olsan kentlerde güvenli değil.. BOP'un yeni aşamasını biz ağlamaklı, yönetenlerde acz içinde seyrediyoruz hepimiz..
    Serdar Çamurlu

    YanıtlaSil
  7. ayın CİVCİK4 Eylül 2012 20:53

    ÜSTAT GEREKENİ SEN YAZMIŞSIN ;

    BURADA SUÇLU OLAN HALK ,HİÇ SESİ ÇIKMIYOR ,
    SÖYLENECEK SÖZDE BULAMIYORUM BU HALKA .

    YanıtlaSil
  8. yıl 2006 ya da 2007 haziran ay'ı. bir gurup öğretmen bingöle VATANİ GÖREVLERİNİ mesleklerini icra etmeye gidiyorlar. bir kısmı bayan bir kısmı erkek. Aralarında benim bacım da var, müdürü de müdür yardımcısı da. Bingöl yolunda, iki tepenin arasında kalakalıyorlar. sollarında teröristler sağlarında ise kolluk kuvvetleri. Birisi cep telefonuyla kayıt alıyor(bende var) otobüsten iniyorlar, feryat figan... Kendi aralarında helalleşiyorlar. Yolun sonu, belki de son durak . Ölüm, şehadete adım atıyorlar BELKİ ... Kolluk kuvvetlerinin yardımıyla mucize eseri kurtuluyorlar. Ben ankarada bu videoyu KANAL D, STAR, TRT, ATV kanallarına ulaştırmaya çalışıyorum. o günki çatışmAda da şehitlerimiz oluyor. Kanal yetkililierinin bana verdikleri cevap ise " HABER DEĞERİNİZ YOK". Bu memlekette mankenler oralarını buralarını açarlarsa haber değeri var, bu memlekette ibneler şarkıcı olur, şehit günlerinde göbek atarlarsa haber değeri var, idarecilerin gittikleri yemekli toplantıların haber değeri var ama bahsettiğim olayların videoların haber değeri yok. böyle bir memleketteyiz işte. YAZIKLAR OLSUN...

    YanıtlaSil
  9. Toplumumuzda ( özellikle de sorumluların tutumunda ) görülen çelişkilerin , çarpıklıkların , bozuk yapılaşmanın ;terör olaylarına ilişkin değerlendirmelerde de kendini göstermesi ; duyarsızlıklar , tepkisizlikler , yine bir Adil Haciömeroğlu klasiği olarak ,çarpıcı bir anlatımla iletilmekte bu metinde. Teşekkürler Adil Bey ; emeğinize sağlık!

    YanıtlaSil
  10. Kanı olanın kanı donar, ülke 'kansız' dolu...

    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  11. Bizim bir noksanımız varsa o da "ÖRGÜTLENMEMEK , ÖRGÜTLÜ HAREKET ETMEMEK"TİR.Düşmalarımızın hepsi örgütlü ve birlikte ve organize bir hareket kabiliyetlerine sahipler...Bizler ise sadece Facebook ve Twitter de klavye başında vatan kurtarmaya çalışıyoruz.Bu böyle olmaz,olamaz.EN YAKIN HEPAR İLÇE MERKEZLERİNE ÜYE OLUN.

    YanıtlaSil