GÜL VE ERDOĞAN KAVGA MI EDİYOR?


                              
       29 Ekim’de Ankara’da AKP barikatının halk tarafından yıkılmasından sonra devletin zirvesinde yeni bir tartışma başladı. Abdullah Gül’ün Ankara Valisini arayarak barikatın kaldırılmasını istediği haberi tartışmanın nedeni.
            
     Gül’ün Ankara Valisini araması haberine; Erdoğan, kimilerine göre sert sayılabilecek bir karşılık verdi. “Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Valime böyle bir talimat verdi mi, vermedi mi; bu konudan haberim yok ki ben Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimat vereceğine de inanmıyorum. Çünkü bu ülkeyi çift başlı bir yönetimle bugüne kadar getirmedik. Bundan sonra çift başlı bir yönetimle bu ülke bir yere varmaz.” Yandaş medya bu sözlerin altında Gül-Erdoğan çekişmesinin olduğunu ve ileriki günlerde bu çekişmenin tırmanacağı konusunda destanlar yazmaya başladı. Bir kişi, gerçeklerden uzaklaşıp aklını paraya teslim edince olayları nasıl değerlendireceğini bilemez. Burada Erdoğan açıkça “Ben gücümü, yetkilerimi kimseyle paylaşmam.” demekte. Demokrasinin güç paylaşımı ve uzlaşma rejimi olduğunun farkında değil. “Çift başlılık” istemediğini söyleyerek tek adam olma niyetini vurgulamakta. O zaman sorarlar adama: “Cumhurbaşkanlığı bostan korkuluğu mu?”
            
     RTE konuşmanın devamında ağzından baklayı çıkarıyor. “Eğer bu ülkede bir başkanlık sistemi arzu ediliyorsa ben bundan yanayım. Bir başkanlık sistemi gelir, o zaman bu adımları çok daha rahat atarız. O zaman böyle bir sıkıntı olmaz; ama bunun dışında kimin ne yapacağı bellidir.” Bu sözlerle başkanlık sistemine geçişi gündeme getiriyor RTE. Amaç; Gül’le çekişip tartışmak değil, başkanlık sistemine geçişin yolunu açmak.
            
     RTE’nin bu çıkışından sonra TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in açıklaması geldi. Çiçek; “Bu sistem çatışmaya teşne. Yarın bir de bunun üzerine hem cumhurbaşkanını hem de başbakanı halk seçecek. Çatışma daha da büyüyecek.” diyerek başkanlık tartışmasını hızlandırdı.
            
     Tabi bu arada her devrin adamı olma başarısı göstermiş basının usta(!) köşe yazıcıları da konuya balıklama atladılar. Başkanlık sisteminin erdemlerinden dem vurmaya başladılar bile gazetelerinde. Uzlaşma, karşıtıyla çalışma başarısı gösterme demokrasinin vazgeçilmezi. Ancak bunu unutuyor demokrasi(!) sevdalıları kalemşorlar.
            
     Gül’le Erdoğan’ın kolay kolay kavga etmeyeceğini yazdık defalarca. Eğer bu ikili kavgaya tutuşursa bilin ki AKP’nin gidişinin arifesidir o gün. Ülke gündemindeki bazı önemli konularda ters düşüyorlarmış gibi açıklamaları da kandırmasın kimseyi. “İyi polis, kötü polis” rolünü iyi oynamaktalar. Cumhuriyeti yıkma konusunda düşünsel ayrılıkları var mı bu ikisinin? Yok tabi ki… O zaman yapay gündemlerin, hayali çatışmaların peşinden koşmak niye? Hem AKP sözcüleri hem de iktidarca teslim alınmış medya başkanlık sistemi tartışmalarını alevlendirmekteler. Hem cumhuriyet hem de demokrasi rafa kaldırılırken Türkiye hızla tek adam diktatörlüğüne götürülmek istenmekte.
            
     Cumhurbaşkanlığı seçimine çok zaman var. Köprülerin altından çok sular akar. AKP, çöküş sürecine girmiş durumda. Cumhuriyet dalgası hızla yükseliyor. Yoksulun ekmeğini yiyip ABD’den icazet alanların bu dalgada kulaç atması zor. RTE’yi başkanlığa halk mı seçecek? Büyük bir hayal bu, Türkiye sömürge değil ki…
                                                                                  Adil Hacıömeroğlu
                                                                                  1 Kasım 2012
            Not: 5 Kasım 2012 tarihli Ulus Gazetesinde yayımlanmıştır.
Yazılarımın tümünü, http://adiladalet.blogspot.com dan okuyabilirsiniz.
            

2 yorum:

  1. Hocam bu umut konusunda sizinle hiç anlaşamıyoruz. Siz inanıyor musunuz ki, her iki kişiden biri akepe ye oy versin. Ben hiç inanmadım ve hala da inanmıyorum. Bunların seçim hileleriyle bu işi kotardıklarına inancım tam. Alın bugün mecliste olmayan milletvekillerinin yerine oy kullanma sahtekarlıkları dolaşıyor nette. Seçim sisteminin güvenliği sağlanmadıkça ne isterlerse o yönde oy çıkacaktır. Hele de karşılarında alternatif olabilecek parti, aday olmadığını da hesaba katarsak seçimle selamete çıkabileceğimizi düşünmüyorum. Yeni bir kurtuluş savaşı verilmeden bu işten sıyrılması zor bu ülkenin. Ama o kurtuluş savaşı için sanki sinyaller var ama henüz güçlü değil. Önümüzdeki günler önemli gelişmelere gebe gibi. Selamlar

    Adnan Yiğiter

    YanıtlaSil
  2. Bunların gerçekten de fikir ayrılığı yaşadığını düşünmek karaya ak demektir yani ikisininde CUMHURİYET'İ yıkma çabası içinde olduklarını bilmeyen yoktur tabi yalaka ,yandaşları dışında...Biz bu oyunları çoktan geçtik yutmuyoruz karnımız tok başka kapıya diyoruz ve sizinde dediğiniz gibi BAŞKANLIK projesine çanak tutmaktır işin aslı...kaleminize sağlık,bu ülke öyle kolay lokma değildir boğazlarını parçalayacaktır...

    YanıtlaSil