İŞÇİ BAYRAMI


1 Mayıs... İşçinin, emekçinin bayramı... Emeğin, en yüce değer olduğunu bilenlerin günü... İşçiye, alınterine ve emeğe saygı gösterenlerin dayanışma zamanı...
1 Mayıs’ta işçinin sorunları dile getirilmeli. Hızla taşeronlaşan emekçilerin haklarının en yüksek sesle savunulduğu gün olmalı bugün. İş güvencesi ve güvenliği yok edilmekte günümüzde. Emeğe saygı duyan, 1 Mayıs’ı gönülden kutlamak isteyen herkes yok edilen iş güvencesini ve güvenliğini dile getirmeli, gündemde tutmalı.
1 Mayıs’ı kutlayanlar, çalışanların neredeyse üçte birinin asgari ücretle çalıştığı Türkiye’de bu soruna sessiz kalamazlar. Açlık sınırında yaşayan emekçilerin haklarını savunmak yerine, meydan kavgası yapmak, Mayıs’ı kutlamak demek değil.
Neredeyse her gün iş kazası olmakta ülkemizde. Bu kazaların çoğunda ne yazık ki işçi ölümleri olmakta. İşçi ölümlerinin bu kadar çok olduğu bir ülkede alan kavgası mı yapmalı, yoksa iş güvenliğinin sağlanmasını mı bayraklaştırmalı?
1 Mayıs yaklaşmaya başladığında kamuoyunu Taksim kavgası meşgul etmeye başladı. Böyle önemli bir günü anlamsız tartışmalara heba etmek hangi akla hizmettir?
Emeğin, işçinin sorunlarını tartışmak yerine, alan kavgasını ön plana geçirmek kime hizmet eder?
Gittikçe örgütsüzleşen bir toplumda emek örgütlerinin asıl görevi, çalışanların sorunlarını kamuoyuna duyurmak değil midir? Bu yolla halkta sınıf ve örgütlenme bilinci oluşturmak sendikaların görevi olsa gerek.
Emek örgütlerinin bölücü başının posterlerinin taşınacağı bir gösteride işi ne? Etnik ayrıştırma temelinde siyaset yapanlar; ulusu, yurdu parçaladıkları gibi işçi sınıfını da bölerler. PKK, bugüne kadar emeğin yanında hiç yer aldı mı? Etkin olduğu illerde işçiler, özelleştirmelerle vahşi kapitalizmin çarklarında öğütülürken sesini çıkardı mı bölücüler? Bugüne kadar bir işçi eyleminin yanında oldular mı?
Bölücü örgütü solcu sanarak onunla yan yana durmak emek örgütlerini halktan koparmakta. Giderek onların marjinalleşmesine yol açmakta bu durum. Sendikalar halkla, işçilerle birleşmek istiyorlarsa bölücü örgütle aralarına sınır çizmek zorundalar.
Sendikalar, 1Mayıs’ta çalışanların sorunlarını öne çıkarmalı. İnatlaşmalarla zaman öldürmemeli.
Peki, ben nerede olacağım 1 Mayıs’ta? Tabi ki işçi sınıfının yanında...
Son on yılda destansı direnişler yarattı işçi sınıfı. İşte, bu direnişi yaratan işçilerle, sendikalarla kutlayacağım 1 Mayıs’ı.
Ankara ayazında her türlü etnik kökenden, mezhepten çalışanları Türk Bayrağı ve ekmekle birleştiren Tekel işçilerinin yanında olacağım.
BMC direnişinin cesur emekçileriyle omuz omuza vereceğim.
Şişe Cam direnişinde İstiklal Marşı ile direnen işçileri alkışlayacağım.
AKP’nin tüm baskılarına Cumhuriyet ruhuyla karşı koyan Yatağan işçileriyle duygudaşlık yapacağım. Onları tüm kalbimle selamlayacağım.
Bölücü başının posterleri altında değil; Atatürk’ün fotoğraflarıyla bezenmiş bir alanda olacağım. Bölücü flamaların değil, Türk bayraklarının altında gururlanacağım.
BOP eşbaşkanının akil adamlarıyla değil, yüreği Türkiye için çarpan emekçilerle yürüyeceğim.
Kadıköy Meydanında birleşe birleşe kazanacaklarla kol kola yürüyeceğim. İyi bilinmelidir ki işçi sınıfının kurtuluşu birleşmektedir, bölünmekte değil.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       30 Nisan 2014


3 yorum:

  1. 1 Mayıs İşçi Bayramı ; işçilerin ulusal ilkeler ve devrimci etkinlikler çerçevesinde birlikte savaşım içinde olmalarını gerektirir. Bu savaşımda birliğin sağlanması ; ülkenin ve emekçilerin çıkarları , Atatürk ilke ve devrimlerinin gözetlenmesi ile gerçekleşmelidir. Emperyalizme karşı yeryüzünün ilk bağımsızlık savaşını veren Atatürk , bu etkinliklerde en güçlü örnek olarak karşımızdadır. AKP ' nin ve sömürgenlerin işçi örgütlerini dağıtma , bölme oyununa işçilerimizin gelmemeleri çok önemlidir. Bu doğrultudaki uyarıcı ve ışık tutan yazısı ile karşımızda Sayın A. Haciömeroğlu. Teşekkürler !.. ÖZGEN KARA

    YanıtlaSil
  2. Bu bayram içimi acıtıyor aklıma geldiğinde. Emekçilere neden bu kadar acı çektiriliyor diye, baş tacı edilmeleri gerekirken.
    1 Mayıs sabahı CHP, DİSK ve KESK ten çok zekice bir atılım yapıp Kadıköy'e gitmelerini beklerdim. O 39.000 polisi Taksim'de bırakarak. Planlanan senaryoyu oynamayıp, karşı tarafın bir kere de olsun oyununu bozmalıydı CHP, KESK ve DİSK.
    Emeksiz, emekçisiz vatan olmaz.

    YanıtlaSil
  3. 77 Mayısında hayatını kaybedenleri , Kadıköy de anmak, abes değil mi? T

    YanıtlaSil