“ATATÜRK ÖLDÜ” DİYORLAR, İNANDINIZ MI?


“Atatürk öldü.” diyorlar, işitip inandınız mı? Eğer ölseydi Büyük Ata, O’nun yapıtlarını yok etmek isteyen kişi Çankaya’da oturmaktan korkar mıydı? Kaçar mıydı O’nun köşkünden ardına bile bakmadan adı “saray” olan dehlize?

“Atatürk öldü.” diyorlar... Dünyanın neresinde görülmüş ölü bir adamla yıllarca savaşıldığı?

“Atatürk öldü.” diyorlar... Eğer ölseydi O, milyonlarca kişi bağırır mıydı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye? Dünyanın neresinde görülmüş ölü birinin askerlerinin olduğu?

“Atatürk öldü.” diyorlar... 10 Kasım günü, saat dokuzu beş geçe bakın bakalım Türkiye’nin her yanına... Yollara, arabaların içine, tarlalara, fabrikalara, evlere, trenlere, vapurlara, okullara bakın... Görün, O ölümsüz devrimciyi nasıl da ayakta, dimdik...  Görün bir ulusun bakışlarında Atatürk’ü! Bakın, bakalım Atatürk öldü mü o bakışlarda?

“Atatürk öldü.” diyorlar... Her dara düşen hala ondan umar arıyorsa ölür mü O hiç?

“Atatürk öldü.” diyorlar... Saat dokuzu beş geçe sabahleyin işe yetişme kaygısıyla direksiyona geçen kapatıyorsa kontağını, soluksuz duruyorsa hazırolda...

Ayakkabı boyacısı atıyorsa elinden fırçasını, gözlerinde iki damla yaşla geçiyorsa kendinden...

İnşaatın on beşinci katında dış cephe ustaları, derme çatma iskelede rüzgarda sallanarak bakıyorsa ufuklara dalgın ve hareketsiz...

Ev hanımları camlara çıkıp saygı duruşunda bulunurken avuçlarıyla siliyorlarsa gözyaşlarını...

Aceleyle işine giderken aldığı poğaça ya da simitten bir lokmayı yutmadan geçiyorsa saygı duruşuna yurttaşlarımız...

Parkta oturan dedeler, nineler bastonlarına dayanarak kalkıyorsa ayağa umut ve inançla...

Vapurlar, trenler, hastaneler, gökdelenler... çalıyorsa sirenlerini en güçlüsünden...

Kuşlar bile kanat çırpmıyorsa gökyüzüne...

On binlerce kişi, el ele tutuşup oluşturuyorsa insan zincirlerini...

Dünyanın birçok mazlum ülkesinde hala yol göstericiyse...

Yetmiş altı yıldır O’nun birikimlerini har vurup harman savurarak harcayıp bitirememişse siyaset asalakları...

İktidar ve muhalefetin tüm ihanetine karşın silinmemişse yüreklerden, Türkiye’nin her köşesinden...

Hala adına şiirler yazılıp ağıtlar yakılıyorsa...

Aramızdan ayrılışından bu yana yetmiş altı yıl geçmesine karşın adın her söylendiğinde Ortaçağ yılanları ve onların efendilerinin dizleri titremekteyse korkudan...

Aramızdan ayrılışından sonra her geçen yıl çoğalıyorsa sevgin çığ gibi yüreklerde... Herkes bilsin ki Sen ölmedin. Hala yalınkılıç önümüzdesin Kocatepe’de.

“Atatürk öldü.” diyorlar... Kurtarıcılar, kurucu devrimciler, bir ulusa can veren ölür mü hiç?
                                               Adil Hacıömeroğlu
                                               10 Kasım 2014



4 yorum:

  1. Yazınız için teşekkürler..

    " Korkuyorlar , korkacaklar ...."

    Saygılarımla,

    Şeref EREN

    YanıtlaSil
  2. Adı geçtiği zaman yüreklerinde sevgi ve saygı seli olanlar sonsuza dek olacaktır.Tıpkı adı geçtiğinde yürekleri titreyenler dizleri çözülenler olduğu gibi

    YanıtlaSil
  3. Bir Ulus'a can verenler ölmez... Her tümceniz için özellikle bu tümceniz için çok sağ ol saygın öğretmenim...

    YanıtlaSil
  4. Gericiliğin temelinde korku var, çağdaşlık dan özgürlük den, insan gerçeğinden korku.. Ve korkaklar kaybetmeye mahkumdur... Atam vicdanın rahat olsun, bekçisiyiz devrimlerin, bekçisiyiz Cumhuriyetin..!!!

    YanıtlaSil