KILIÇDAROĞLU, BAYKAL'A NEDEN KIZGIN?


7 Haziran seçimleri yapıldı. 10 Haziran'da Deniz Baykal, Erdoğan'la görüştü beklenmedik bir biçimde. Herkes görüşmenin içeriği konusunda farklı görüşler ileri sürdü. 

Birçok kişi, Erdoğan-Baykal görüşmesinin AKP ile YCHP arasında bir yakınlaşmayı sağlamaya yönelik olduğu düşüncesinde birleşti. Bunun iki parti arasında olası bir koalisyonun ön görüşmesi olduğu algısı kamuoyunca benimsendi. 

Baykal, Erdoğan'la görüşmeye giderken çocuklar gibi şendi. Kendince çok önemli bir iş yapıyormuşçasına mutluydu. Önemli bir uzlaşmanın sağlayıcısı pozlarındaydı. Görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, bu görüşmenin Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini söyledi. Açıklamadan sonra partisinin genel başkanıyla görüşmeye gitti. Bu görüşmede Erdoğan'la iki saat boyunca neler konuştuklarını anlatmıştır sanırım. 

Deniz Bey, Erdoğan'dan 9 Haziran gecesi görüşme önerisini alıyor. Ancak o gece değil, sabahleyin Kılıçdaroğlu'nu haberdar ediyor. Kılıçdaroğlu da görüşmenin üzerinden günler geçtikten sonra şöyle demekte: "Bilgim dâhilindeydi görüşme. Baykal gitmeye niyetliydi. Ben 'Sakın kaçak sarayda olmasın.' ve 'Koalisyon konusu olmasın.' dedim. Ama içeride koalisyon da görüşülmüş. Sayın Deniz Baykal'ın o gece bana neden ulaşamadığını ise ben de anlamadım. Tam tersine o gece saat 24.00'ten sonra ayaktaydım ve uyumuyordum." Bu sözlerden anlaşılacağı üzere Kılıçdaroğlu, bu görüşmenin olması konusunda gönülsüzmüş. İstemediği konuların da konuşulduğunu belirmekte Kemal Bey. Durum böyleyse neden on gün sustun? Neden zamanında bu görüşmenin partiyi bağlamayacağını söylemedin?

Kılıçdaroğlu kızgın Baykal'a. Hem de çok... 

Baykal, Erdoğan'la görüşmeden ayrılırken ayaküstü yaptığı açıklamada "RTE'nin her türlü koalisyon fikrine açık olduğunu" söyledi. Aradan neredeyse on gün geçti. Kılıçdaroğlu, Baykal-Erdoğan görüşmesiyle ilgili olarak kızgınlık dolu, biraz da eski genel başkanını suçlayıcı bir açıklama yaptı. Neden bu kadar bekledi Kemal Bey acaba? Deniz Bey'e kızgınlığının nedeni ne?

Seçimlerden önce kotarılan AKP-YCHP koalisyonu, kamuoyu alıştırıla alıştırıla açıklanacaktı. Sessiz ve derinden giderek koalisyonun çatısı çatılacaktı. "Türkiye'yi girdiği darboğazdan kurtarmak, toplumdaki kutuplaşmayı önlemek için iki büyük partinin bir araya geldiği" öne sürülecekti. Toplum da bu özverili kahramanları(!) alkışlayacaktı vatan sevgilerine(!) hayran kalarak. 

Ne yazık ki Baykal'ın görüşme sonrası açıklaması işleri terse döndürdü. CHP tabanı, AKP ile koalisyona şiddetle tepki gösterip direnmeye başladı. Böylece Kılıçdaroğlu ve ekibinin işi zorlaştı. Koalisyon planı önceden kamuoyuna çıtlatıldı. Bu da işleri zorlaştırdı tabi ki... Kızgınlığın nedeni, önceden yapılan hesapların bozulup sapa sarması. 
         Bekleyelim bakalım, eteklerden daha ne taşlar dökülecek? 
Adil Hacıömeroğlu
20 Haziran 2015

1 yorum:

  1. Koalisyonun bir türlü kurulamamasının sebebi, Meclise giren her siyasi partinin kafasında başlı başına farklı bir Türkiye olmasıdır.
    Yıllardır tek başına iktidar olan AKP nin tayyiban çizgisi ve icraatı ortadadır. Değil Tek başına iktidar , muhalefet partisi iken bile HDP nin zikrettiği Türkiye nin fiziksel sınırları herkesçe malumdur. MHP'nin tek başına iktidarı olsa olsa tek başına bir AKP iktidarının öncüsü, hazırlayıcısı olabilir.
    Buradan görüleceği üzere Türkiye nin kilit Partisi, CHP dir. CHP nin vaadedeceği Türkiye, Atatürk devrimlerinin ruhunu yaşayan , içeride gerçek halkçı, emperyalizm karşıtı, dışarıda yurtta ve cihanda sulh ilkesine sahip bir Türkiye olmalıdır.
    Fakat o ne yapıyor? Çoğulculuk teranesiyle, akılsıra bir oy kopartırım hesabıyla, cumhuriyet düşmanı dinci oluşumlara göz yumuyor, birkaç dinci isme kafayı takıp, buzdağının görünmeyen kısmını es geçiyor, bölücü akımlara kucak açmak ile farklı kültürlere saygılı olmayı birbirine karıştırıyor, gençlere yeterince el uzatmıyor, onların dilinden hiç anlamıyor. Bu haliyle mevcut CHP veya YCHP nin sandıktan tek başına çıkması
    Tıpkı MHP gibi, AKP’NİN tek başına iktidarının bir hazırlayıcısı olabilir.

    YanıtlaSil