OKULLAR YAŞAM ALANI OLMALI


Türk eğitiminin çözülmesi gereken yüzlerce sorunu var. Nedense sorunları çözmesi gereken bakanlık yöneticileri, yeni sorunlar yaratarak eğitim sistemimizi bir kördüğüm durumuna getirmekte. Sorun çözmesi gerekenlerin sorun yaratması, altı çizilmesi gereken beceriksizliğin tipik bir örneği. Ülkemizin önünü açmak, her alanda gelişmesini sağlamak için eğitimdeki sorunları hızla çözüme kavuşturmak zorundayız.

Okullarımızın en büyük sorunlarından biri, yapısaldır. Özellikle büyük kentlerde arsa kıtlığından mahalle aralarında dar yerlere sıkışmış durumdadır okul yapıları. Çoğunun doğru dürüst bahçeleri bile yok! Öğrencilerin koşup oynayacakları alanlar çok yetersiz. O yetersiz alanlar da betonla kaplı. Betonda oynamak zorunda kalan çocuklar, kimi zaman düşüp yaralanmakta. Ayrıca toprağı ve üzerinde yaşayan canlıları duyumsayamıyor çocuklar beton yüzünden. Çocuklar, dar alanlarda oynarken birbirleriyle sıkça çarpışmaktalar. Böylesi bir dar alanda oyun kurmak da onlar için çok zor.

Özelleştirmelerle devlete ait birçok yapı ve arsa satıldı. Bu alanların çoğu ya konut alanı oldu ya da AVM. Kimsenin usuna bu alanlara okul yapmak gelmedi. Devlet yöneticilerinin usuna bu arsalara okul yapmak gelmiyorsa durum çok acıklı. Özellikle elden çıkarılan tarihsel yapıların okul yapılmasından yanayım. Böyle bir yapıda okulun olması, iyi bir eğitimdir kendi başına. Ne yazık ki tarihsel sayılabilecek bazı okul yapıları da kendini özelleştirmenin kirli ellerinden kurtaramadı.

Birçok okulda laboratuvar, kütüphane, sanat atölyeleri, spor alanları yok! Olsa da bu alanlar, nedeni bilinmez bir biçimde kullanılmaz. Bu nedenle dersler uygulamadan yoksun, tekdüze bir biçimde işlenir. Uygulamaya sokulmayan kuram, havada kalmakta böylece. Öğrenciler, bu nedenle derslerden en alt düzeyde yararlanmaktalar. Yararlanılan ise yalnızca öğretim alanıdır. Eğitim, ne yazık ki böylesi koşullarda yapılamamakta. Öğretimin az olduğu, eğitimin olmadığı okulların toplumun gereksinmelerini karşılaması olanaksız.

Yalnızca anlatım olan dersler, öğrencileri sıkmakta. Sıkılan öğrencinin kendini derslerine vermesi olanaksız. Dersleri çekici kılacak ortamı hazırlamak, Millî Eğitim Bakanlığı’nın başlıca görevi. Okulların ortamı, öğrencilerin tüm eğitsel gereksinmelerine yanıt vermeli. Okullar, eğitsel gereksinmelere yanıt veremediği için birçok öğrenci farklı alanlardaki kurslara, sanatsal etkinliklere, spor alanlarına koşturmakta derslerden arta kalan zamanlarda. Bu nedenle öğrencilerin kendilerine ayıracak ve ders çalışacak zamanları kalmamakta. Yolda izde yorgun, bıkkın öğrenciler gördükçe içim sızlamakta.

Okullar bir yaşam alanı olmalı başta öğrenciler için. İçinde dersliklerin yanı sıra laboratuvarlar, sanat atölyeleri, kitaplık, spor alanları yapılmalı. Yüzme havuzundan tenis alanına dek birçok spor etkinliğinin olabileceği yerler olmalı okullar. Veliler de okulun olanaklarından yararlanmalı.

Okul bahçelerinde bazı alanlar, öğrencilerin yetiştireceği meyve ve sebzelere ayrılmalı. Öğrenciler, okula koşarak sevinçle gitmeli. Hem okuldan hem de yaptığın işlerden zevk almalı. Böylece öğrendiklerini uygulamaya sokma, içselleştirme fırsatını yakalamış olur.

Peki, yukarıda söylediklerimiz nasıl olacak? Geniş alanlar yaratmak için aynı mahallelerde yana yana eğitim yapan birkaç okul alanı birleştirilebilir. Aynı yerleşkede. Anaokulundan liseye dek bütün okullar yer alabilir. Geniş yerleşkeli bir alanda farklı eğitim düzeyindeki okulların dinlenceleri çakışmaz. Olanaklar çoklu kullanılır. Böylece toplumsal yarar artar.

Okullar yaşam alanına döndürüldüğünde öğrencilerin büyük çoğunluğu kendine en yakın okula gider. Öğrenciler, kentin bir ucundan diğer ucuna taşınmaz. Öğrencilerin uzak yerlerdeki okullara gitmesiyle milyonlarca lira çöpe atılmakta. Para neyse de harcanan zamana ne demeli? Çağımızda zamanın değerini iyi bilmeli. Zamanı iyi kullananlar, daha uzun ve mutlu yaşar.

Ülke olarak bir eğitim seferberliği yapmalı. Okulları yaşam alanına döndürecek bir çalışmanın içinde olunmalı. Geleceğe güvenle bakmanın yolu, eğitim. İyi yetiştirilen genç kuşaklar, ülkemizi dünyada üst noktalara taşıyabilir. Böyle bir fırsatı kaçırmak, ülkemizin yararına olmaz. O halde niye duruyoruz? Kolları sıvamanın zamanı gelmedi mi daha?

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               24 Mayıs 2022

 

3 yorum:

  1. Kesinlikle; toplama kampı gibi okul yapıları sebebiyle okuldan nefret eden öğrenciler var...birisi de oğlum.

    YanıtlaSil
  2. Çok önemli bir onu okulların fiziki yapısı.Malesef ruhsuz binalarda sadece ağır mufredatlarla eğitim öğretim olmaz olmuyor da .Öğrenci sanal dünyadaki detaya ve hıza Çok alıştı , tekdüze sınıf ortamı ve büyük masraflarla takılan akıllı tahtalar öğrencinin ilgisini çekmiyor hiç...Öğrenciyi bedensel aktivitelerle ayağa kaldıramazsak, sadece boş bakan neye güldüğünü bile anlamayan ,uyuklayan insan yığınına daha çok uğraşacağız...

    YanıtlaSil
  3. Çocuklarımız bizim en kıymetli varlığımız, yarınlarımız , en güzel umutlarımız…Bizler de bir zamanlar hepimiz çocuktuk ,çocukluğumuz zihnimizin en değerli , en unutulmaz günleridir. Yaşam alanları çocukların sağlıklı gelişimine katkıda bulunur.Huzurlu bir yaşam alanı spor ve yeşil alanlarının artırılması doğayla daha fazla etkileşimde bulunması keyifli zaman geçirmelerini sağlar.Hayatla ilişki kurabilecek tek alanları okuldaki zamanlarıdır.Hayata uyumları , yaşıtlarıyla ilişki kurabilmeleri ruhsal gelişimlerini olumlu yönde etkiler.Adil hocam iyi fikirleriniz çok kıymetli , yetkililerin ve bizlerin elimizden geleni yapmamız dileğiyle👏🙏🏻🍀🌺kaleminize sağlık..Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil