Bugün
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 91. yıldönümü. Tarihimizin
bu önemli günü, başta kadınlarımız olmak üzere tüm ulusumuza kutlu olsun. Seçme
ve seçilme hakkının yasal olarak kadınlarımıza verilmesi, bazılarının savladığı
gibi bir lütuf değil; kadınlarımızın yüzyıllardır yaptıkları savaşım
sayesindedir. Yani kadınlarımızın bu hakka kavuşması, kendi emek ve
alınterleriyle olmuştur. Ayrıca Türk kadınını, ulusumuzun tarih sahnesine
çıktığı ilk yıllardan başlayarak erkeklerle yan yana devlet yönetimine
katıldığını görmekteyiz. Kısacası, bu yasayla kadınlarımızın yıllar önce
elinden alınan bir hak, Atatürk tarafından gerçek sahibine geri verilmiştir.
Ülkemizin
kurtuluşunu, cumhuriyetimizin kuruluşunu erkeğiyle omuz omuza sağlamış Türk
kadınının ikinci sınıf yurttaş olması kabul edilemezdi. Dünyanın dört bir
yanındaki tarihçiler ve siyaset bilimciler, Türk Kurtuluş Savaşı’nı kamyonla
kağnının savaşı olarak niteler. Bu saptama, doğrudur. Savaşın sonunda kağnı,
kamyonu yendi. Bu kağnı ordusunun komutaları, askerleri, adsız kahramanları
kadınlarımızdı. Yine elinde tüfekle cepheye koşan kadınlarımızın kahramanlığını
da burada belirtmek isterim.
İlk
önce 3 Nisan 1930’da Belediyeler Yasası’nın 23. maddesinin değiştirilmesi TBMM’ye
sunuldu. Ne yazık ki hükümetin meclise sunduğu bu değişiklik tasarısında
kadınlardan söz edilmemişti. Atatürk’ün müdahalesiyle bu maddeye kadınların
belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakları kondu ve yasalaştı. Yasanın
çıkmasının ardından ülkemizin birçok yerinde, kadınlar belediye başkanlığı ve
meclis üyeliğine aday oldu. Babası Çıldır Kaymakamı Arslan Bey, emperyalizmin
işbirlikçisi Ermeni çetecilerince şehit edilen Sadiye Hanım (Ardahan), Artvin’in
Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde belediye başkanlığına seçildi.
Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı şehit kızı, Sadiye Hanım’dır.
3
Eylül 1950’de Mersin’de belediye başkanı olan Öğretmen Müfide İlhan, ülkemizin
ilk il belediye başkanı oldu. Müfide Hanım, Mareşal Fevzi Çakmak’ın Çanakkale Savaşı’nda
şehit olmuş kardeşi Mehmet Nafiz Çakmak’ın kızıdır. Sadiye ve Müfide Hanımların
ikisinin de babalarının şehit olması ilgi çekici.
Kadınların
siyaset yapmasının önü açıldıktan sonra ülkemizde bir siyasal partinin ilk
üyesi, Hakkı Şinasi Paşa’nın kızı Resmiye Hanım’dır. Resmiye Hanım, Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul il örgütüne üye olmuştur.
26
Ekim 1933’te, 1924 tarihli Köy Yasası’nın 20 ve 25. maddeleri değiştirildi.
Böylece kadınlar, köy muhtarı ve ihtiyar üyesi seçilme hakkını elde etti. Yasa
değişikliğinin ardından 16 Kasım 1933’te yapılan muhtarlık seçimlerinde Aydın’ın
Çine ilçesine bağlı Değirmendere köyüne (Bugünkü Karpuzlu ilçesi), Gül Esin Übbül
Hanım, muhtar seçildi. Ülkemizin ilk kadın muhtarı olan Gül Hanım’ın ilk eşinin
I. Dünya Savaşı’ndan geri dönmediğini burada belirmeliyim.
4
Aralık 1934’te Türk kadınına genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verildi.
Böylece 22 yaşını bitiren her Türk seçme hakkı kazandı. 30 yaşını bitirmiş her
Türk de cinsiyet ayrımı olmaksızın milletvekili seçilme hakkına kavuştu.
Kadınların
genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkını sağlayacak yasa tasarısının sunuş
konuşmasında Başbakan İsmet İnönü, şöyle diyordu:
“Türk
kadınının hakkı olduğu yerden ayrılıp bir süs gibi, memleket işine karışmaz bir
varlık gibi bir köşeye konması, Türk töresinin ve Türk anlayışının zıddı olan
bir usuldür ki onun Türk memleketlerinde yerleşmesi, asırlarca geçirdiğimiz felaketlerinden
başlıcalarından ve esaslarından birini teşkil eder. (Dr. Bernard Caporal,
Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, Birinci Basım, Ankara, 1982, s. 704)” İnönü’nün burada, Türk
töresine vurgu yapması çok değerli ve ilgi çekici. Ayrıca ulusumuzun
karşılaştığı tarihsel felaketlerin nedenleri arasında kadınların toplumsal yaşamın
dışında tutulmasının önemli payı olduğunu da vurgulaması ilgi çekici bir tespit.
Şebinkarahisar
Milletvekili Sadri Maksudi’nin (Arsal) Kutluk Kağan’ın karısının devlet
yönetimine katılması yolundaki örneği etkileyici oldu TBMM’de. “Kadının
siyasete katılması, tartışmasız olarak Türkiye’de bir gelenektir. (Aynı yapıt, s.
705)” diyerek kadınların tarihimizdeki önemini belirtti.
İsmet
İnönü: “Türk kadınına bu hakkı bir lütuf olarak veriyoruz kanaatinde asla
değiliz ve kimse bu kanaatte olamaz. Bizim kanaatimiz, bizim an’anemiz, Türk
kadını için böyle vazifelere girmek esasen hakkı olduğu ve yanlış olarak, zulüm
olarak, çoktan beri geri bırakıldığı merkezindedir. (Aynı yapıt, s. 705)” Batı
Cephesi Komutanı İnönü’nün bu sözleri, kağnı ordusunun kahramanlarını ne denli
iyi tanıdığının bir kanıtı.
Sivas
Milletvekili İsmail Mehmet (Uğur)’in: “Senelerden beri hizmet ettiğimiz padişahtan
biz bu hakkı isteseydik, mükâfat olarak bizi ya ipe çekerdi, ya denize atardı.
Türk kadınları, Türk köylüleri, sizin için mutluluğun yolu açılmıştır, çünkü
başımızda Atatürk var. (Aynı yapıt, s. 705)” sözleri, tarihe kazınmıştır.
İnönü:
“Türk inkılabını tarih anlatırken bunun bir kurtuluş olduğunu en başta
söyleyecektir. Türk inkılabı denildiği vakit, bunun kadının kurtuluş inkılabı
olduğu beraber söylenecektir. Şimdi almakta olduğumuz teşebbüs, bu kurtuluş
istikametinin tamamlanması, sonuçlanması ve en verimli hale getirilmesidir.
(Aynı yapıt, 705)” diyerek tarihsel bir gerçeği not etmiştir TBMM tutaklarına.
“Gelecek
Büyük Millet Meclisinde kadın saylavlarla beraber çalışmak, Büyük Millet
Meclisinin kuruluşundan beri, bu memlekete getirdiği feyizlerin daha çok genişlemesini,
daha iyi verimlerde bulunmasını temin edecektir kanaatindeyiz. (Aynı yapıt, s.
706)” sözlerini söyleyerek İsmet Paşa, ulusumuza kadınların ilk seçimde TBMM’ye
gireceği muştusunu veriyordu.
Türk
kadını seçme ve seçilme haklarını başta Fransız ve İtalyan kadınları olmak
üzere birçok batılı ülkelerin kadınlarından önce kazandı. Müslüman ülkelerde
ise ilk kez Türk kadını, bu hakka sahip oldu. Türk kadınının seçme ve seçilme
hakkını kazanması, hem batıda hem de doğuda birçok ülkeye örnek oldu.
8
Şubat 1935 seçimlerinde 17 kadınımız milletvekili seçildi. Mebrure Gönenç-Afyon,
Hatı (Satı) Çırpan-Ankara, Türkan Örs Baştuğ-Antalya, Sabiha Gökçül Erbay-Balıkesir,
Ayşe Şekibe İnsel-Bursa, Huriye Öniz Baha-Diyarbakır, Fatma Şakir Memik-Edirne,
Nakiye Elgül-Erzurum, Fakihe Öymen-İstanbul, Benal Nevzat Arıman-İzmir, Ferruh
Güpgüp-Kayseri, Behire Bediş Morova Aydilek-Konya, Mihri Pektaş-Malatya, Meliha
Ulaş-Samsun, Fatma Esma Nayman-Seyhan, Sabiha Görkey-Sivas, Seniha Hızal-Trabzon
seçilerek TBMM’ye girdiler. Ayrıca Hatice Özgener de ara seçimde Çankırı’dan seçilerek
Meclis’e girdi. Böylece Meclis’te kadın milletvekili sayısı 18’e çıktı. Bu öncü
kadınlarımızı saygıyla anıyorum.
Türk
kadını, birçok alanda dünya kadınlarının öncüsü. Birçok ülke, Türk devrimini
örnek alarak kadınlarına haklar tanıdı. Bu da 5 Aralık’ın uluslararası etkisini
ve boyutunu göstermesi bakımından çok önemli. 5 Aralık, Dünya Kadınlar Günü
olarak kutlanmalı bu nedenle. Kadınların toplumsal ve siyasal yaşama
katılmasının yolunu açan devrimci bir atılımdır bu. Tarihsel köklerine bakıldığında da ilk ve
öncüdür Türk kadını. Kadınlarımızla ne derece gururlansak az.
Kadınlarımız,
bugün haklarına sahip çıkacak yüreklilik, bilinç ve özgüvene sahiptir. Bu
nedenle 5 Aralık’ın bütün dünyada kutlanacağının umudu her geçen güçlenmekte
yüreğimde. O zaman Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun diyeyim ön alarak.
Adil
Hacıömeroğlu
5
Aralık 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder