Günümüzün
en büyük sorunlarından biri, dijital bağımlılık. Bu bağımlılık, en çok çocuk ve
gençlerde görülse de kaç yaşında olursa olsun herkes ekranların tutsağı olmuş durumunda.
İnsanlar;
yolda yürürken, bir yerde arkadaşlarıyla oturup çay ve kahve içerken, evde
otururken, toplu taşım araçlarında yolculuk ederken ve evde çoluk çocuk bir
aradayken gözleri telefon ekranında. Yolda yürüyenler, karşıdan gelenlere
çarpma tehlikesine karşın yine de telefondan ayıramıyorlar kendilerini.
Ne
mi yapıyor insanlar telefonda? Daha çok sosyal medyada söyleşmekteler. Çocuklar
ve gençler oyun oynamakta. Yaşı biraz ilerleyenler ise gülünç videolar
izliyorlar kendilerince. Gülünç demişsem öyle us dolu nükteler yok
izlenenlerde. Bazı kadınlar, alışveriş yapmak için sabahtan akşama dek sanal
dünyada dükkân dükkân geziyorlar. Genellikle çocuk ve gençler, kimi yetişkinler
sanal dünyadan para kazanma peşinde. Bu nedenle bahis sitelerinden başlarını
kaldıramıyorlar.
Ekran
bağımlıları, siyaseti de sanal ortamda yapıyor. Burada; beğenmedikleri siyasetçilere,
toplumun önündeki ünlülere, tanımadıkları kişilere laf sokmaktalar durmadan.
Günlük yaşamda genellikle pısırık olanlar, burada aslan kesiliyor. Bu kimselerin
genellikle sosyal medyadaki kimlik bilgileri sahte. Bu laf sokmalar, giderek genellikle
üst perdeden küfürlere kadar gitmekte. Buradan laf sokarak karşı tarafı
ezmektir asıl amaç. Laf sokanların ortak özelliği, yalanları bolca kullanmaları
paylaşımlarında. Yalan olur da iftira olmaz mı hiç? Zaten iftiraların bini bir
para…
Üzülerek
söyleyeyim ki kimi siyasetçiler, sosyal medyada sürekli asılsız bilgilerle laf sokup
düşünsel terör estirenlere inanmakta. Bu siyasetçiler, zaman zaman bu kişilerin
estirdikleri yele kapılıp esip gürlüyorlar. Sonrasında dedikleri yalanlanınca
pişkinlik gösteriyorlar. Çünkü günümüz siyasetçilerinin çoğunun ne yazık ki
siyasal birikimleri, kültürleri oldukça zayıf. Ayrıca neden sonuç ilişkili
düşünme, sorgulama yetenekleri de yok! Bu nedenle sosyal medyadan
beslenmekteler yetersizliklerini kendince gidermek için. Bu siyasetçilerin de
dijital bağımlı oldukları söylenebilir. Bu yüzden siyaset, kumara dönüşmekte
sanal medyada. Sosyal medyada bahis oynayanlar, fırsat buldukça siyasal laf
sokmadan da geri kalmıyorlar.
Dijital
bağımlılık, toplumun her yanına yayılmış durumda. Buranın laf sokucularını bir
hedefi de ünlü kişiler. Ünlü kişiler dediğimizde usumuza tanınmış iş adamları,
sporcular, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler gibi toplumun önünde olan kişiler
gelmeli. Beğenmedikleri siyasetçileri topluca linç eden bu güruh, ünlü kişilerin
üstünde tepinmekten zevk alıyor. Hem siyasetçileri hem de ünlü kişileri linç
etmek sosyal medyada sıkça görülen bir davranış. Bu yolla adeta yargısız infaz
yapılmakta. Bu durum, sanal medyanın laf sokucularının dijital bağımlılıkları
nedeniyle insanlıklarını unutup vicdanlarını körelttiklerini gösteriyor.
Dijital
bağımlılık, artık bir insanlık sorunu. Ne yazık ki bu bağımlılığın ilk yok
ettiği şey, duygudaşlık… Duygudaşlığın olmaması nedeniyle elseverlik de ortadan
kalkmakta. Kişi, bağımlı olunca vicdan tartısı bozuluyor. Bu bağımlılık, dünya
tarihinde görülmemiş bir bencilliği ve benmerkezciliği toplumda yaygınlaştırmakta.
Bu da toplumun dayanışma ve yardımlaşma duygusunu öldürüyor. Bu bağımlılık
sürdükçe bir kişinin başka birinin yarasına merhem olması ortadan kalkmak
üzere. Bu durum, toplumsal çözülmeye neden oluyor. Toplumsal çözülme, sosyal
bir yıkım olarak düşünülmeli. Bu konuda elbirliğiyle önlem alınmalı.
Sosyal
medyanın laf sokucularının yol açtığı yıkımları önlemenin yolu, ekran bağımlılığını
ortadan kaldırmakla olur. Dijital bağımlılık büyük bir sorun… İnsanlarımızı, bu
bağımlılıktan kurtarmak, toplumun her kesiminin görevi. Bu konuda köklü
çözümler, ancak ortak akılla alınabilir. Bu nedenle toplumumuzu dijital bağımlılığın
yıkıcılığından korumak için her kesimle işbirliği yapmalı. Bu savaşım, bir
seferberliğe dönüşmeli geleceğimiz için.
Adil
Hacıömeroğlu
19
Kasım 2025
Gazete de okumıuyslim olurmu?
YanıtlaSil