Çocuklar
için varsıllık mı, mutluluk mu daha önemli? Günümüzde çocuk yetiştirmenin
önemli sorusudur bu. Çocuklar, yaşam amacı olarak öncelikle varsıllığı mı,
yoksa mutluluğu seçecekler? Öncelikli seçim, yaşamı güzelleştirecek diğer
olumlulukları da yanı sıra getirecek.
Her
dönemin, toplumun, kişinin farklı amaçları vardır bu dünyada. Cumhuriyet’imizin
kuruluş döneminde toplumcu düşünce, bireyciliğe baskın olduğu için mutlu kişi
ve toplum olma amacı birincildi. O günün insanlarının toplumun erinci, mutluluğu,
sevinci, gelişmesi, çağcıl olması ortak bir ülküydü. Bu ülküyü gerçekleştirmek,
yurttaşlarımızın çoğunun asıl amacıydı. Bu ortak amaç, toplumun uluslaşma
sürecini hızlandırıyordu. Bu da bireyler arasındaki dayanışma ve yardımlaşma
duygusunu geliştiriyordu. Çünkü bu ortak ülkü gerçekleşirse toplum
varsıllaşırdı. Çağların birikimiyle ortaya çıkan yoksulluk ve yoksunluk ortadan
kalkardı.
Toplumu
varsıl ve mutlu olan bir ülkenin bireyi de varsıl ve mutlu olur. Bu temel
anlayış, Cumhuriyet’in kuruluş heyecanıyla geleceğe umutla bakan toplumuzu
sarıp sarmalamıştı. Toplum olarak birlikte üretip birlikte tüketmeliydik. Cumhuriyet
kurucuları: “İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.” diyerek halkçılık
ilkesinin toplumu birleştiriciliğini vurgulamaktaydı. Bu söz, koşullar ne olursa
olsun toplumumuzun yazgı birliğini önceliyordu.
Cumhuriyet’imizin
kuruluşunun üstünden yüz yılı aşkın bir süre geçti. Dünya da Türkiye de
değişti. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bireysel çıkarlar, toplumsal
çıkarların önüne geçti bir süredir. Bu da toplum içinde adaletsizliği,
haksızlıkları, kamu mallarının talan edilmesini getirdi. Hangi koşulda ve hangi
yolla olursa olsun varsıllaşmak asıl amaç oldu. Varsıllaşma, ana amaç olursa ve
insanlığın binlerce yılda oluşturduğu erdemler, değerler, gelenekler, yazılı ve
yazısız yasalar hiçe sayılır. “Altta kalanın canı çıksın.” düşüncesiyle
insanlardaki üzülme ve acıma duyguları körelmeye başladı. Hızla varsıllaşanlar,
herkesin ilgisini çekmeye başladı. Varsıllık artarken yoksulluk da artıyor.
Toplumda, bir avuç varsıla karşılık milyonlarca yoksul çıkıyor ortaya. Bu da
varsıllaşan her kişinin yoksullaşanları dolaylı ya da dolaysız olarak bir
biçimde soyması demek. Kısacası milyonlarca insanın cebinden alınan paralar,
bir avuç kişinin kasasını doldurmakta.
Varsıllaşmak
o denli amaçlandı ki, bu amaca ulaşmak
için şeytanın bile aklının ermeyeceği yollar denenmeye başlandı. Bu yol da
yasadışı işler yapmak. Ar damarı çatlayanlar, vicdanının yerine cüzdanını
koyanlar, yüreğini mühürleyenler her türlü yasadışılığı kullanarak
varsıllaşmaktaydı. Varsıllaşan, daha çok varsıllaşmak için çalışmakta. Ne
mideler ne gözler doyuyor. Nedense varsıllaşanlar bir türlü mutlu olamıyor.
Çünkü para kazanmanın dışında yapabilecekleri bir şey, geliştirdikleri bir
yetenek yok! Bu kişiler, söze parayla başlayıp sözü parayla bitiriyorlar.
Neredeyse gün boyu parayı düşünmekteler. Bu nedenle insana özgü birçok özelliği
unutuyorlar ister istemez. Oysa kişinin paranın dışında yapması gereken birçok
şey var.
Günümüz
çocukları, televizyon ve sosyal medyada hızla varsıllaşanları görmekte sık sık.
Onların ışıltışlı(!) yaşamları, izleyenlerin gözlerini kamaştırmakta. Üstüne
üstlük bir de anne ve babaların çoğu, çocuklarının yanında sürekli paradan söz
etmekte. Paranın gücü, ne yazık ki birçok evde kutsanmakta. Bu da çocukları
etkilemekte. Birçok çocuk, bu nedenle para kazanıp varsıllaşmayı amaç
edinmekte.
Paranın
geçer akçe olduğu evlerde mutlu olmanın yollarına kafa yorulmamakta. Mutluğun
ancak parayla sağlanabileceği inancı yerleşiyor çocukların düşüncesine. Çünkü
çocuk, evdeki mutsuzluğun parasızlık nedeniyle olduğuna inandırılıyor anne ve
babası tarafından. Oysa mutsuzluğun nedeni yüreklerde. Varsıllaştıklarında
mutlu olacağını sananlar, avuçlarının içindeki mutluluğu nedense görmüyor. Oysa
en büyük mutluluk, kişilerin aile olması. Tinsel ve tensel sağlığın yerini
tutacak bir para birimi yok dünyada. Sağlıklı olmanın getirdiği mutluluk ve
umudu bir evde ya da toplumda yeşertecek bir para toprağı, henüz icat edilmedi.
Evdeki
konuşmalar ve davranışlar, günümüz çocuklarını mutluğu bir yana bırakarak
varsıllığı temel amaç edinmelerine neden olmakta. Bu nedenle ufacık çocukların
hep paradan konuşmaları temelsiz değil. En şaşırtıcı olanı ise çocuklara:
“Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna verdikleri yanıtlar. Çocukların çoğu “youtuber,
fenomen, şarkıcı, dizi oyuncusu ve futbolcu...” olmak istemekteler. Bunun nedeni de kolay yoldan para kazanmak…
Oysa bu kısa yoldan para kazanıp varsıllaşanların çoğunun sonu iyi olmuyor.
Birçoğu rezalet bataklığında yok olup gidiyor.
İnsanı,
insan yapan birçok şey var. Kişi insanlığıyla övünmeli, gurur duymalı.
Özverili, erdemli, yardımlaşmacı, dayanışmacı olmak; toplum için bir değer
üretmek, kişisel yaşamımıza farklı renkler katmak, geleceğe birtakım yapıtlar
bırakmak, uygarlığın gelişmesine katkı yapmak, halk arasında adalet duygusunun
yerleşmesini sağlamak ve düşeni tekmelemek yerine, onu yerden kaldırmak bizi
insan yapar.
Bir
toplum mutluysa onu oluşturan bireyler de mutludur. Bir birey, toplum mutsuzluk
bataklığında debelenirken mutlu olamaz. Mahalle yanarken camda saç taranmaz.
Taranırsa bu, davranış bozukluğu olarak adlandırıp ayıp olarak görülür.
Toplumun,
dolayısıyla bireyin mutluluğu amaç olmalı çocuklar için. Bir çocuğun büyüyünce insanlık
için yapacağı çok yararlı işler var. Onlara yaşamlarının asıl amacının mutluluk
olması gerektiği benimsetilmeli. Bu da zorla değil; hoşgörülü, inandırıcı bir
anlatımla olmalı. Çocukların da toplumun da kurtuluşu, mutluluğu; varsıllığın önüne
amaç olarak koymakla gerçekleşir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder