YÜREĞİME CEMRE DÜŞTÜ


Kış mevsimi, tüm doğaya kendini yenileme ve dinlenme fırsatı verir. Baharın coşkusu, yazın delişmenliği, güzün çalışma ve biriktirme telaşı sona erer. Üç mevsim boyunca çalışıp didinen insanoğlu, kış gelince hazırdan yer. Sabırlı bir dinginlikle kışın geçmesini bekler dinlenip düşleyerek.

Kış günleri geleceğe yönelik düşlerin kurulduğu zamandır. Bu mevsimde, sabrın dingin yolunda sağlıklı düşünme fırsatını yakalar kişi. Elindekilerin değerini bilir, tutumlu olmanın bolluğunu yaşar. Ayağını yorganına göre uzatmayı ilke edinir.

Gün kısa, gece uzundur kış günlerinde. Güneşin, aydınlığın az olduğu günlerde zaman tutumlu kullanılır. Çünkü kişiyi bekleyen uzun geceler vardır. Uzun geceler, evdeki bireyleri daha çok yaklaştırır birbirine. Daha çok zaman geçirirler birlikte. Ekmeği, suyu, evin sıcaklığını paylaştıkları gibi düşlerini de paylaşırlar. Kurulan düşler, hem olumlu hem de umut yüklüdür. Karı kışı eriten yüreklerde filizlenen umuttur. O umuttur, kişiyi geleceğe ve yaşama bağlayan. Soğuk havalarda insan yüreğini ısıtan, umut sobasıdır. O soba hiç sönmez, sürekli yanar yüreklerde. Bu nedenle yürekler üşümez, hep sıcak kalır.

15 Şubat geldiğinde kışın sonu yaklaşır. Gözler, gökyüzündedir hep. Bir yandan da toprağa bakılır umutla. Topraktaki değişim gözlenir. Baharın yolunu gözleyen halkımız bu durumu: “Geldik yüze, çıktık düze!” sözüyle anlatır. Artık cemrenin düşmesi yakındır. İlk cemre, baharın geldiğini muştular.

Cemrenin düşmesi, kökleri çok eskiye dayanan bir Orta Asya geleneği. Batıya göç ederken cemremizi de taşıdık yaşadığımız topraklara yüreğimizle. İlk cemre, bu yıl 19-20 Şubat’ta havaya düştü. İlk cemreyle insanların yüreğindeki baharın umudu çoğalır. Yavaş yavaş kımıldanır insanlar kış durağanlığından. Durağanlık, devinime dönüşür göz açıp kapayıncaya dek. Gökyüzüyle toprak, sevilerini tazeler. Doğayı yeniden canlandırmak, yeni çocukları dünyaya getirmek için gökyüzü güneşi ve yağmuruyla bitmez bir sevgiyle toprağı döller. Toprak bire on, bire yüz, bire bin vermeye hazırdır.

İkinci cemre, 26-27 Şubat’ta suya düştü. Yaşamın kaynağı suyun yavaş yavaş ısınmaya başladığı zamandır bu gece.   Cemrelerin hep geceleyin düştüğü varsayılır. Geceyi aydınlatan sabah, doğaya yeni muştular verir yaşama ilişkin. Donan sularda, buzlar çözülmeye başlar. Bu, suya gözle görülür bir devinim kazandırır. Devinimin olduğu yerde, yaşam vardır. Yaşam suyla başlar her yerde.

Üçüncü cemre, 5-6 Mart’ta toprağa düşer. Toprak, üstündeki ölüm uykusundan silkinip kurtulur. Aylardır toprak altında çimlenmeyi bekleyen tohum canlanır. Tohumların içindeki devinimi, yaşam fırtınasını görmemiz olanaksız. Ancak o devinimi düşlemek olanaklı. Göz açıp kapayıncaya dek toprak yeşile bürünür. Yeşilin her zerresi, ayrı bir dünya, ayrı bir yaşam...

21 Mart’ta günle tün eşitlenir. Bugünden sonra gündüzler uzamaya başlar. Toprak bereketlenir. Göçmen kuşlar, gurbetten sılaya dönmeye başlamıştır bile. Doğa ananın bolluk sofrasından her canlı hakkına düşeni alır. Yaşam, her yanda göverir delicesine. Bahar, tüm coşkusuyla kucaklar tüm canlıları.

21 Mart günü, baharın başlangıcı. Bahar, sevilerin coştuğu bir mevsim... Tüm canlılarla birlikte benim de yüreğime cemre düşer baharın ilk gününde. İçim yeşerir. Gönlüm tazelenir. Yüreğim çarpar delicesine. Düşlerim doruğa çıkar. Umudum çimlenir yüreğimin bitekliğinde. Çimlenen umut tohumları, hızla filizlenip boy atar. Çoğu zaman filizlenip fidan olan umut ağacım, öylesine büyür ki dal budak salar dört bir yana. Sevi, düş ve umut ağacımı saklayamam yüreğimde. Onu haykırmak isterim çoğu zaman. Haykırıp herkese anlatmaktır amacım yüreğimde olanı.

Bugün 21 Mart… Yıllardır olduğu gibi yüreğime bugün de cemre düştü. Cemre düştükçe yüreğime yaşadığımı anlamaktayım. Cemrelerle yaşamım sürecek yıllara meydan okuyarak.

Son cemre mi ne zaman düşecek? Onu düşünmek bile istemiyorum. Düşünürsem ne düşlerim, ne sevim ne de umudum kalır.

Her baharda yeniden doğmuş gibiyim. Yeniden yaşam toprağımda filizlenerek tazeleniyorum. Tazelendikçe de düşlerim sığmıyor evrenin sonsuzluğuna, sevim coşkun bir ırmak gibi gürüldemekte, umudum dağların doruklarına çıkmakta, gecem sürekli aydınlanmakta gönlümdeki ışıkla.

İyi ki bahar gelmiş hem doğaya hem de yüreğime. İnsanın her baharı, başka bahar… Her bahar, çok değerli insan için... Baharı yaşamak her canlının hakkı... Nice baharlarla tutunacağız yaşama. Zaten insanın da diğer canlıların da doğup var olması bir bahar değil mi?

Önemli olan insanın yüreğine cemre düşmesi, gönlüne bahar gelmesidir. Nice cemrelere, baharlara…

                                                                   Adil Hacıömeroğlu

                                                                  21 Mart 2025

2 yorum:

  1. “Değerli Adil öğretmenim,

    Yüreğe cemre düşmek” ifadesi, genellikle bir kişinin kalbinde derin bir etki, duygusal bir uyanış veya sevgiyle ilgili bir his oluştuğunu anlatan bir deyimdir. Cemre, halk edebiyatında ilkbaharın müjdecisi olarak kabul edilen bir olgudur ve doğadaki ilk sıcaklık artışıyla ilişkilendirilir. Bu anlam, bir kişinin kalbinde de bir tür ilkbahar gibi taze bir başlangıç ya da duygusal bir uyanış yaşanması anlamına gelir.
    Bazen “yüreğe cemre düşmek”, birinin duygusal olarak çok etkilendiği, belki de aşık olduğu ya da bir olayın kalbinde büyük bir iz bıraktığı zamanlar için de kullanılabilir. Bu deyim, hem duygusal hem de romantik bir anlam taşır.Kutluyorum👏👏
    Yazınızla yine yüreklere dokundunuz , İnsanın yüreği bedeninden büyük olunca duygudaşlığı artıyor.Ruhunuza, yüreğinize , elinize sağlık👏📚🍀bayram arifesinde ülkeme huzur , güzellik , hoşgörü diliyorum.Var olunuz🙏🏻Saygılarımla👩Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  2. Yüreklere dokunan bir anlatım.elinize, yüreğinize, duygularınıza sağlık. Çemreler yüreğinizden hiç eksilmesin ki bizlerde o sıcaklığı yaşatın. Çok çok teş. Ederim. Sevgide kalın efendim.

    YanıtlaSil