YARDIM AYI, RAMAZAN

Ramazan ayı başladığında insanların yardımlaşma, dayanışma duyguları doruğa çıkar. On bir ay boyunca gözü yoksulu görmeyen varsılların yokluk içinde yaşayanlara üzülme, onlara acıma duyguları ortaya çıkar birden. Varsıl kişi ve kurumlar arasında neredeyse yoksullara yardım yarışı başlar. On bir ay boyunca yoksulların ne yiyip içtiği ve nasıl geçindiğiyle ilgilenmeyenler birden yardımsever olur.

24 Ocak kararlarıyla ülkemizde sanayi ve tarım alanında çalışanların sayısı hızla düştü. Bu nedenle yaygın bir işsizlik ve buna bağlı yoksulluk başladı toplumumuzda. Giderek üretimden uzaklaşan siyasal iktidarlar, işsizliğe ve yoksulluğa çözüm bulamadılar. Sorunu örtbas etmek için sosyal yardımları devreye soktular. Gün geçtikçe sosyal yardımlarla geçimini sağlayan yurttaş sayısı artmakta. Nedense iktidardakilerin usuna bir türlü üretime yönelerek el eline bakan bu yoksul kitleyi çalışma yaşamının içine çekmek gelmiyor.

İktidarın bu sosyal yardım kervanına, son yıllarda muhalif belediyeler de katıldı. Onlarda üretmek yerine, yoksullara ölmeyecek kadar sosyal yardım vererek bu kanayan yarayı depreştirmekteler. Yoksulluk, iktidarın ve yerel yönetimlerin eliyle kalıcı duruma getirilmekte. Bu yolla insanları ekmek paralarını emek harcayarak, alınteri dökerek kazanmalarının gururundan yoksun bırakmaktalar. Çalışıp emek harcayarak evini geçindiren kişi, özgüvenli ve yurttaşlık bilinci gelişen insandır. Böyle birisi, yurttaşlık ödevini de vicdanının sesini dinleyerek yerine getirir, kimseye boyun eğmez. Hem kişiler hem de devletler için ekonomik bağımsızlık, kendi yağıyla kavrulmak, ayaklarının üstünde durmak onun düşünsel bağımsızlığını da oluşturur. Bu da siyasetin üretime yönelmesiyle olanaklı. “Üretim” sözünü ağzına almayan siyasetçilerden ülkemize yarar gelmeyeceğini belirtmeliyim.

1999-2004 arasında Bakırköy Belediyesi’nde meclis üyesiydim. Kurban Bayramı’nı geçirmek üzere Ankara’ya annemin yanına gitmiştim. Bayramın ikinci günü öğleden sonra konuklarımız gelmişti annemle bayramlaşmak için. Hem konuklarımızla söyleşip hem de karşımızdaki açık televizyona göz atıyordum. Birden tanıdık bir yüz çıktı karşıma o dönemde belediye başkan yardımcısı olan arkadaşım, kurban eti dağıtmaktaydı yoksullara Osmaniye Mahallesi’nde. Et dağıttıkları kişilerin hepsi kadınlar. Birden telefona sarılıp başkan yardımcısını aradım. Önce bayram kutlaması yaptık karşılıklı. Sonrasında “… Bey, yoksul insanlara birkaç kilo et veriyorsunuz ve bütün Türkiye’ye duyuruyorsunuz bu iyiliğinizi. Bu insanların yoksulluğunu dünya aleme duyurmak zorunda mısınız? Et alan kadınların nasıl utandığını fark etmiyor musunuz? Yapılan yardımı televizyonlarda yayımlatmak niye?” Bu doğrultuda sözler söylüyorum. Karşımdaki kişinin sesi titredi. Yapılan işin yanlışlığını anladı. “Tamam Adil Bey, bu işi geleneklerimize uygun yapacağız. Uyarınız için çok sağolun!” dedi. O dönemde Bakırköy Belediyesi yönetimi ANAP’taydı, benim de DSP’den meclis üyesi olduğumu belirteyim.

Son zamanlarda AKP hükümetiyle sosyal yardım yarışına giren İBB’nin reklam panolarındaki görsellerine takılıyor gözüm. Para yardımı yapılan kişilerin fotoğrafları ve adları var. Üç kuruş para veriyorsunuz, yoksula. Onu da tüm İstanbul’a duyuruyorsunuz. Bu anlayışın ülkemizdeki öncüsü ANAP iktidarı ve belediyeleri. Bunu yaygınlaştırıp sistemleştiren ise AKP... Ne yazık ki muhalefet belediyeleri de bu sisteme uydu. Böyle olunca birbirlerinden siyasal ve ekonomik anlayış, uygulama bakımından bir farkları kalmadı.

Yardımların bir başka yönü ise yardım edilen yoksulların kendi istedikleri gibi beslenmeye yönlendirilmesi. Ramazan yardım paketlerinin içinde neredeyse hep aynı ürünler var: birkaç tür makarna (kelebek, düdük, çubuk…), bulgur, pirinç, şehriye, ayçiçeği yağı, mercimek, kuru fasulye ya da nohut, küçük bir paket çay, şeker… Oruç tutan yoksul ramazan boyunca hep makarna mı yiyecek? Arada bulgur ve pirinç pilavıyla bayram mı edecek mideleri?

Yoksulları belli, ucuz yiyeceklerle beslenmek zorunda bırakmak insanca mı? Hangi yoksulun ramazan boyunca neye gereksinimi olduğunu bilmek gerekmez mi yardımın amacına uygun olması için? Yardım etmeden önce kişilerin gereksinmeleri belirlenmeli. Elden geldiğince bu yardımlar, para vererek olmalı. Belki de yaşamı boyunca güzel bir yerde, ailecek iftar etmeyi düşlemiştir yoksul kişi. Onun bu düşünü gerçekleştirmek kadar iyi bir yardım olur mu? Yardım yapılacak kişinin düşsel, tinsel, sosyal durumunu göz önünde bulundurmalı.

Atalarımızın söylediği: “Bir elinin verdiğini öbür elin görmesin.” sözü gereğince davranmalı yardım ederken. Yoksula üç kuruşluk yardım ederken onu çevresine ve topluma rezil etmek, yoksulluğunu yüzüne vurmak vicdanları rahatsız etmez mi? Güya tardım ediliyor yoksula, ancak yardım ederken insanlık ayaklar altına alınıyor bu yardımı herkese duyurarak. Yoksullara yardım, siyasete alet edilmemeli. Üstelik bu yoksulluğun nedeni de üretim ekonomisinden uzaklaşan siyasetçiler. Siyasetçinin en büyük yüzsüzlüğü kendi yarattığı yoksulluktan siyasal çıkar elde etmesi.

Ramazan, yardım, dayanışma ayı… İnsanların sofralarda lokmasını; hısım akraba, konu komşu ve tanımadığı kişilerle paylaştığı güzel bir zamandır ramazan. Oruç, kişinin başkalarıyla duygudaşlığını doruğa çıkarır. Bu nedenle gösteriş, ramazana yakışmaz. Göz hakkının önemsendiği bir ayda yapılan görgüsüzlüğün insanca açıklaması olamaz. Nefsine egemen olamayan kişilerin orucu bahane ederek insana yakışmayan davranışlarda bulunması bağışlanamaz.

Ramazan ayı dayanışmamızı, yardımlaşmamızı, duygudaşlığımızı artırsın, göz hakkını önemsetsin. Gösterişten uzak tutsun herkesi. Ramazanla yitirmekte olduğumuz tutumluluğumuzu yeniden anımsayıp savurganlıktan kurtaralım kendimizi. Bu ay tutumluluğun simgeleştiği bir dönem olmalı hepimiz için.

Hoş geldin ramazan! Bize tutumluluk, soframıza bolluk getirdin.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  2 Mart 2025

 

 

2 yorum:

  1. Yazının konusuna bayıldım. Yıllardır benim için rahatsız edici ve oldukça memnuniyetsizlik yaratan bir konuyu kaleme almanız çok sevindirdi beni. Pek de güzel tercüman olmuşsunuz duygu ve düşüncelerime.
    Yardımın gösterişi olur mu? Hele ki yardım yapılan kişi ya da aileyi gözler önüne sermek nahoş bir görüntü sergiliyor.
    Yapılan iyilikten nemalanmak, onu fırsata çevirip reklam yaparak kendine paye çıkarmak nasıl bir anlayış şeklidir bilemedim.
    İyilik güzeldir, yardım güzeIdir. Ancak bunu insanların gözüne soka soka yapmak insanı ve ahlaki değerlere aykırıdır.
    Alkış tutanları da ayrıca kınıyorum.
    Var olunuz Adil öğretmenim

    YanıtlaSil
  2. Değerli Adil öğretmenim,

    Ramazan ayında yardım ve yardımlaşmayı ele aldığınız yazınıza konumun hassasiyeti ve duygudaşlığınız için teşekkür ederiz.Özellikle varsıl bireyler ve kurumlar tarafından yoksullarayönelik artan yardımların siyasi amaçlarla kullanılmasını doğru bulmuyorum.Yardımlargenellikle insanların onurlarını zedeliyor. Ayrıca, gıda yardımı paketlerinin yetersiz olduğu alıcıların çeşitli ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmadığını görüyoruz. Yardımların, siyaseten kullanılmak yerine, ihtiyacı olanların gerçek ihtiyaçlarına göre, gizlilik içinde ve paylaşımcı,saygılı bir şekilde yapılması gerekiyor.
    Gerçek ve anlamlı yardımların, siyasi gösterişten uzak, bireylerin özel ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini savunuyor.yYardımın insanların zor durumlarını bir gösteriye dönüştürmeden, daha düşünceli ve paylaşımcı,saygılı bir şekilde yapılması gerekir.🍀
    Değerli öğretmenim , Usunuza, ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz🙏🏻Fulya Kırımoğlu👩

    YanıtlaSil