İÇTEN DOSTLUK


2021’de korona salgını ortalığı kasıp kavururken ve herkes evlerinde tutsakken böylesine olmadık bir zamanda kötü hastalığa yakalandım. Zor da olsa sağaltımcıların olağanüstü çabalarıyla sağlığıma kavuştum. Uzun süren ve zor geçen bir ameliyatla kurtuldum başımdaki beladan. Kemoterapi, ışın sağaltımı ve akıllı ilaçlara gereksinim duymadan kötü sayrılık başımdan def oldu sağaltımcılarımın sayesinde.

Son aylarda bazı eğinsel sıkıntılarım oldu. Bu nedenle eylülün ikinci haftasında bir sağaltımcıdan buluşum aldım. Ben sorunumu anlattım, o dinledi. Bu sorunların bir kötü sayrılığın belirtisi olabileceğini söyledi. Bir takım inceleme ve araştırmaların yapılması gerektiğini önerdi bana. Ben de kabul ettim. Zaten başka seçeneğim de yok! Bu nedenle son bir ayda haftada birkaç kez sayrıevlerindeyim.

8 Ekim 2025 Çarşamba günü, sabahleyin erkenden sayrıevine gittim. Uzun süre orada kaldım. Ne yazık ki her şey istediğim gibi olmadı. İkindi vakti döndüm sayrıevinden.

Bostancı’ya geldim. Hava puslu… Benim de yüreğimi pus kaplamış. Umut ışığını görmek için çaba içindeyim. Korkmuyorum sayrılıktan. Ömür kısa, ancak benim yapacak çok işim var. Yaşama geçireceğim birçok düşüncem, tasarımım bulunmakta. Bu nedenle sağlıklı olmalıyım. Az da olsa alışveriş yapıp eve gitmeye karar verdim. Biraz dalgın yürümekteydim kaldırımda. Yolumun üstünde ara sıra uğradığım bir kıraathane var. Ancak ben fark etmedim orayı dalgınlığımdan. Birden “Adil” diyen bir sesle düşümden uyandım. Ses tanıdıktı. Dönünce o yana bakınca bana seslenen Kaya Karan Bey’le göz göze geldim. Gülerek ve eliyle “Nereye gidiyorsun? Gelsene bir çay içelim.” dedi.

Yaşamımızda kıramayacağımız; önerilerini, çağrılarını geri çeviremeyeceğimiz insanlar vardır. İşte, Kaya Bey de benim için öyle biri. Yaşamıma değer katar. Onunla tanışalı iki yıl olmadı daha. Ancak kısa zamanda kırk yıllık dostluk gelişti aramızda. Benden yirmi iki yaş büyük. O, kökleri derinde olan yaşulumuz. Devlet hizmetinde çalışmış uzun süre. Üst düzey bir bürokratken emekli olmuş. Atatürk’e hem beyniyle hem de yüreğiyle inanan bir yurtsever.

Arkadaşlarıyla söyleşmeyi sever. Düşünür, okur, yazar, sorar, dinler, sorgular, tartışır. Yaşına karşın sağlam bir belleği, açık bir dimağı, öğrenme isteğiyle dolu bir yüreği var.

İlk tanıştığımız günden başlayarak saygılı, güvene dayalı, sevgi dolu, içten bir arkadaşlığımız var. Kısa sürede arkadaşlığımız, dostluğa dönüştü. Öğrenme isteği, onun kadar yüksek birine zor rastlanır. Hâlâ düşünce meyveleri verecek ağaç dikmek için emek vermekte o. Onunla başlıca konularımız tarih ve siyaset…

Çağrısına uyup gittim masasına. Oturdum. Birkaç arkadaş daha var masada. Oturduğum an çay söyledi hepimize. Çayları içerken biraz söyleştik. “Senin bir derdin var, nedir?” diye sordu bana. Bunca yılın yaşam deneyimiyle karşısındakinin derdini kolayca anlayabiliyor. Halden anlayan biri… Çok kısa anlattım sorunumu. Çünkü sorunlarımı başkalarına anlatmayı sevmem. Önce bir şey demedi.

Masadaki diğer kişiler kalkıp gitti az sonra. Döndü bana: “Sende göz var. Nazar etmiş seni birileri.” dedi üzülerek. Elini önce enseme koydu, sonra başımda gezdirdi. Ardından beni okumaya başladı nazarım çıkıp gitsin diye. O, içten bir vakarla okuyor sureleri, gözlerini benden ayırmayarak. Ben de sessizce duruyorum. Sonrasında okuma bitti. “Sağol Kaya Bey! Okuduklarınız bana şifa olur inşallah!” dedim. Onun içtenliğinden, duygudaşlığından, benim durumum karşısındaki belli etmediği üzüntüsünden etkilendim doğal olarak. İçinde bulunduğum durumu, yüreğinde duyumsadı. O anda benim için yapabileceği en kolay şeyi, en kestirme yoldan yaptı. İçtenliği, yüreğime kök salan koca bir dostluk ve umut ağacı oldu.

 Biraz geç olunca ikimiz birlikte kalktık evlerimize gitmek için. Az sonra da vedalaştık. Yol boyunca onun içtenliğini, duygudaşlığını düşündüm. Eve gittiğimde kafamdaki karmaşa azalmış, içimdeki fırtına biraz olsun dinmişti. İçten bir dostluğun gücü bana içgücü verdi. Bu dünyada dostları olmalı insanların, içindeki zehri çıkarıp dışarı atsın diye.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       12 Ekim 2025

 

 


2 yorum:

  1. Saygıdeğer Adil öğretmenim,
    “İçten bir dostluk, en çaresiz anımızda ışığı yakandır; sözcükler değil, yürekler konuşur.”Gerçek dostluk, özeldir, sessizce yanımızda duran bir dua gibidir.
    “Geçmiş olsun canı gönülden…dilerim iyi dostlar hep sizinle olsun.🙏🏻📚🍀🌺"Sağlık" en büyük hediyedir.
    "Sevgi" ise en büyük mutluluktur.
    Her nefes alışınız,
    sağlık, mutluluk ve huzurla dolsun. 🙏🏻
    usta kaleminizle , yüreğinizle siz yazın biz okuyalım👏👏🧿🌺🍀❤️Sağolunuz.🙋‍♀️

    YanıtlaSil
  2. Saygıdeğer Adil öğretmenim,
    “İçten bir dostluk, en çaresiz anımızda ışığı yakandır; sözcükler değil, yürekler konuşur.”Gerçek dostluk, özeldir, sessizce yanımızda duran bir dua gibidir.Dualar sevgi ve zamanla şifa bulur…
    “Geçmiş olsun canı gönülden…dilerim iyi dostlar hep sizinle olsun.🙏🏻📚🍀🌺"Sağlık" en büyük armağandır..
    "Sevgi" ise en büyük mutluluktur.
    Her nefes alışınız,
    sağlık, mutluluk ve huzurla dolsun.
    usta kaleminizle , yüreğinizle siz yazın biz okuyalım👏👏🧿🌺🍀❤️Sağolunuz.🙋‍♀️

    YanıtlaSil