Çevremizde
zaman zaman karşılaştığımız bir durumdur yalan söylemek. Ne yazık ki yalan
söyleyenlerin bazıları, kendi söyledikleri yalana bir süre sonra kendileri de
inanmaya başlar. Kendi söylediği yalanı gerçekmiş gibi yayar çevresine. Çoğu
zaman, bu yalana inananlar çoğalır. Bir yalan, gerçekmiş gibi kendine yer bulur
toplumda ne yazık ki.
Yalan,
tarihin en eski zamanlarından beri söylenegelir. O, gerçeğin ortaya çıkmasıyla
var oldu. Çünkü yaşam, karşıtların birliği üzerine kurulu. İyiyle kötü,
karanlıkla aydınlık, geceyle gündüz, inişle yokuş, sıcakla soğuk, iyimserlikle karamsarlık
gibi birçok kavram yaşamımıza karşıtıyla giriyor. Bu, çok doğal… Ancak gerçek
dururken kişi, niye yalan söyler ve buna inanır?
Yalan,
çoğu kişi için çekicidir. Gerçek ise acı gelir birçok kişiye ve bu nedenle kabul
edilmesi oldukça zor. Çoğu zaman bazı kişiler, kendi yaşamının gerçekleriyle
yüzleşmek istemez. Çünkü gerçekle yüzleştiğinde iğneyi, kendine batırmak
zorunda kalacak. Bu da birçokları için çok güç bir durum… Bazı kişiler, kendine
özgü ne varsa olumlu ya da olumsuz onu sahiplenir gözü kapalı olarak. Kısacası
bu kişiler, yalanlarını da gerçeklerini de sever. Atalarımız bu durumu: “Kimse
ayranım ekşi demez.” sözüyle ne de güze açıklamış. Kişinin satacağı malı,
yaptığı davranışı, yakınlarını, ona yararı dokunan kişi ya diğer varlıkları
kötülemez. Onları sahiplenir sonuna dek.
Bazı
kişiler, kendilerini haksızlığa uğramış, ezilmiş, suçsuz göstermek;
karşıtlarını da haksızlık yapan, ezen, suçlu duruma düşürmek için yalana
başvururlar sıkça. Siyasette yükselmek isteyenler, toplumda yer edinmek çabası
içindekiler, aile içindeki geçimsizliklerde üstün gelmeye çalışanlar,
arkadaşları arasında kendince saygınlık ve koruma arayanlar, çevresindekilerin
ilgisini çekmek için uğraşanlar sık sık bu yola saptıklarını görmekteyiz. Bu
tür yalanları anlamak aslında çok kolay. Çünkü bu tür yalanlar, çok abartılıdır.
Kimileri
vardır, bazı kişilere çok bağlanıp iyi ilişkiler kurarlar. Deyim yerindeyse
canciğer kuzu sarmasıdır kişi karşısındakiyle. Onun erdemlerini her ortamda
över. Ona ne denli derin bir sevgi duyduğunu her fırsatta dile getirir. Yere göğe
sığdıramadığı kişiyle en küçük tartışma ya da anlaşmazlıkta bu arkadaşını,
dostunu, yakınını düşman olarak beller. İşte, burada yalan dizisi devreye
girer. O kişi için öyle yalanlar söyler ki, herkes şaşırır bu duruma. Bu yalanlar,
ister istemez iftiraya da dönüşür zaman içinde. Böylece tehlike büyür.
Yalan
söylemeyi, kişilere iftira atmayı çok kolay biçimde yapar hem yalancı hem de iftiracı
olanlar. Ne yazık ki kısa bir süre sonra bu yalan ve iftiralara önce kendisi
inanır. Bunları, önüne gelene anlatır ki kendisine inansın kişiler. Kendini,
çok büyük haksızlığa uğramış gibi göstermek için özel çaba harcar bu kimseler.
Bu, aslında yalan ve iftiradan rahatsız olduğunun bir göstergesi. Çünkü bu tür
insanlar, özeleştiride bulunup yaptığı yanlıştan dönmeyi gurursuzluk ya da
yenilgi olarak görürler. Bu nedenle de yanlıştan dönemezler bir türlü. Yanlışlarına
sarılırlar denize düşüp yılana sarılanlar gibi. Bunu yapamadıkları için de hem
kendilerine hem ailelerine hem de çevresindeki herkese zarar verirler.
Ünlü
yazar Mark Twain: “Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır.” diyerek
yalanın hızlı yayılma ve işitenlerce benimsenme hızını ne de güzel anlatmış. Nedense
insanların önemli bir bölümü, gerçeğin yerine, yalana inanmayı yeğler. Bu da
yalanı, birçokları için çekici yapıyor.
Yalan,
zehirli bir yılan gibi soktuğu canlıyı felç eder. Yalan ve iftirayla çoğu kişi,
yaşamında karşılamıştır. Bu yakışıksız sözler yüzünden zarara uğrayanlar,
yüreği yaralananlar, zor durumda kalanlar çoktur. Çok mutlu evleri dağıtan, özenilecek
düzeydeki arkadaşlıkları bozan, üstün başarılar yolunda ilerleyenlerin yoluna
engel koyan, insanların yararına konuşup yol gösteren ya da eyleme geçen,
kendini insanlığa adayıp karşılıksız çalışan birçok kişi yalanın gazabına
uğradığına çoğumuz tanıklık etmişizdir.
“Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar.” demiş atalarımız. Yalanlar eninde sonunda ortaya
çıkar doğal olarak. Gerçek, zor da olsa yalana karşı yengi alır. Çünkü gerçek,
yalandan daha güçlüdür. Ancak bu süre içinde yalan, yapacağını yapmıştır, Nice
insanları, ocakları, gönülleri, yaşamları, iş yaşamını yakıp yıkmıştır. O söylenenin,
yapılanın yalan olduğu anlaşılıncaya dek nice kişinin sağlığı, yaşam düzeni
bozulmuştur. Onun yanında gerçek, boynu bükük kalmıştır artık.
Yalan
söylemek, insanlara iftira atmak insana yakışmaz. İnsan bilip isteyerek suçsuz
birini, suçlu durumuna getiremez. Burada insan vicdanı devreye girer. Bazı
kişiler, nedense vicdan yerine cüzdan koymuşlar. Kendi çıkarları için
söylemeyecekleri yalan, atamayacakları iftira yok! Bu sayrılık, günümüz
insanının önünde en önemli sorun. Her şeye karşın yine de yalanın değil,
gerçeğin egemen olduğu bir dünya ve toplum yaşamı dileyelim. Ulu Tanrı, kendi
yalanına inananlardan herkesi korusun, diyelim yürekten.
Adil
Hacıömeroğlu
6
Ekim 2025
Saygıdeğer Adil öğretmenim,
YanıtlaSilDüşündüren ve hissettiren bir anlatım olmuş👏👏Gerçeğin yükünden kaçarken kendi yalanına sığınan insanı öyle sade ve etkili anlatmışsınız ki, her cümlede bir aynaya bakar gibi hissettim. Yalanla kurulan her dünyanın aslında sahibini de kandırdığını görmek acı ama öğretici.
Kaleminizin dürüstlüğü ve yüreğinizin sesi için gönülden teşekkür ederim. Yazınız vicdanımıza dokunuyor.Yalansız, riyasız gönül gözüyle bakıp görenlerin artması dileğiyle…
Kaleminize, yüreğinize sağlık.👏👏📚🙏🏻🌺
Çagımızda herkes bir ilte işyerinde çalışıyor. Orada mobinge ugruyor, gam arkasından idareye yalan yanlış gammazlıklar yapan çeteler, örgütler yada siyasi taraflar. Kişinin işten atılmasına ve yerine kendi adamlarının alınmasını beceriyor.
YanıtlaSilBence dinimizde o kadar eski hikayeler anlatılacagına. Bir şu gammazlık günahtır, Gammazlım yapmayın, dense yeterli. O zaman hocalarımızda çag atlamış olacak.
İnsanların ekmeğiyle oynayanlara ibretlik olur. Belki biraz gerilerlee.
Allahtan korkularınfan değil, Ahlaksızlık oldugu için utançlarından yapmazlar belki.
Yalan söylemek maske takmaktır. Olmak isteyip, olamadığın kişiliklerin maskesini takıp dolaşmaktır.Yalnız kalırsın ve o maskeyi çıkaramaz olursun zamanla.
YanıtlaSilYalnız kaldıkça daha da bağımlısı olursun o söylediğin yalanların gizlenirsin tekrar başka kişiliklere. İnsanoğlu yaşamında kimi zaman zararsız yalanlar da söyleyebilir.Zararsız yalan olur mu?Evet olur.Pembe yalanlardır bunlar.Karşındakini üzmek istemez o anı kurtarırsın. yalan söyleyerek.
Kalemine yüregine saglik.
YanıtlaSilYalan, cahil insanın doğal yemi, art niyetli insanın hormonlu yenidir. Bize ne cehaletin kerameti ne de kurnaz kişinin sahtekarlığı gereklidir.
YanıtlaSil