Yalnızlık,
gelişip kalabalıklaşan kentlerin en büyük sorunu. İnsanlar, sanayi devriminin olmasıyla
kentlere göç etmeye başladılar hızla. Teknolojinin gelişmesiyle çok boyutluluk
kazanan sanayi, baş döndürücü bir hızla gelişmekte. Sanayi üretiminin temel
öğesi insan… Sanayi geliştikçe işçi sayısı artmakta. Fabrikaların işçi
gereksinimi, kırsal kesimden karşılanmakta. Sanayinin gelişmesine koşut olarak
kentlerde yaşayan insan sayısı artarken köylerde yaşayan nüfus azalmakta.
Modern
çağın kentleri, hızla kalabalıklaşırken insanlar giderek yalnızlaşıyor.
Kentlerdeki ulaşım güçlükleri, işe gidip gelirken çokça zaman harcanmasına neden
olmakta. Çoğu işyerinde çalışma saatleri uzamakta. İnsan kalabalığının olduğu
bu yerleşim yerlerinde yaşam oldukça zor. Genellikle karı ve koca
çalıştıklarından ev işleri ortaklaşa yapılıyor evlerde. Bu nedenle konuk
ağırlamak, eş dostla söyleşmek, arkadaşlara zaman ayırmak çok zor. Ayrıca
ekonomik zorluk ve yetersizlikler, evlerde konuk ağırlamayı zorlaştırıyor. Çünkü
parasal sıkıntı içindeki insanlar, ayaklarını yorganlarına göre uzatmaları
gerekiyor. Yoğun çalışma yaşamı, kişiyi insanlardan uzaklaştırıyor. Bu da
kişinin sosyalleşmesini olumsuz yönde etkiliyor. İnsan, kalabalıktan geçilmeyen
kentlerde yalnızlığa tutsak oluyor.
Televizyonun
evlere girmesiyle kişilerin sosyal yaşamı değişti. İnsanlar, eş dostla
söyleşmek yerine televizyon izlemeyi yeğlemekte. Televizyon kanallarının
çoğalmasıyla kişilerin ekran başında geçirdikleri süre de giderek uzadı. Bu
süre uzadıkça aynı evin bireyleri de kopmaya başladılar birbirlerinden. Aynı
evi paylaşan anne, baba ve çocuklar ekranlara kilitlenerek birbirleriyle çok az
konuşur oldular. Bu, toplumsal bir çözülmenin önemli bir belirtisi. Sosyal çözülme,
önce evlerde başlıyor; sonrasında dalga dalga topluma yayılıyor. Böylece toplumsal
ilişkiler, en alt düzeye iniyor. İşte, burada bireyin yalnızlığı başlıyor.
Son
yıllarda akıllı telefonlar, insan yaşamının belirleyicisi oldu. Neredeyse uykunun
dışında günün her saatinde insanlar telefonlarla zaman geçirmekte. Bazı kişiler
için eş de çocuk da kardeş de arkadaş da telefon olmuş. Telefon, uzaktaki kişilerle
konuşma aracı olmaktan çıkıp sosyal yaşamın, sosyalleşmenin ana öğesi oldu.
Böylece sosyalleşme, somut olmaktan çıkıp soyut bir alana taşındı. Bu da
bireyin yalnızlaşmasını hızlandırdı. Böylelikle evlerde gönüllü tutsaklık
dönemi başladı ne yazık ki.
Özellikle
çocuk ve gençlerde telefon bağımlılığı, yetişkinlere göre çok üst düzeyde
şimdilik. Bugünün küçüklerinin yarının büyükleri olduğunu düşünürsek gelecekte
yediden yetmişe toplumun tümünü kapsayan yaygın bir ekran bağımlılığın
pençesine düşecek toplum. Bu da hiç de iç acıcı olmayan tehlikeli bir durum.
Kişilerin
sosyal gereksinmelerini sanal ortamdan sağlama isteği, doğal değil. İnsan,
toplumsal bir varlık. Toplumsal ilişkiler, onun hem yaşamını kolaylaştırır hem
de onun düşünsel, duygusal gereksinmelerini sağlar. Bunu sanal ortamda yapmak,
insan doğasına aykırı bir durum. Bu; zamanla toplumdan, insandan ve gerçeklerden
kopuşu getiriyor. Gerçeklerden kopuş, yaşamdan kopuş demek. Yaşamdan kopan
kişi, insanlarla uyumlu ilişki kuramaz. Bu da birçok sosyal soruna neden olur.
Sorunlar çoğalıp büyüdükçe çözümleri de güçleşir. Ne yazık ki ekran
bağımlılığının yarattığı insan yalnızlaşması, toplumumuzun önemli bir sorunu.
Bu konuda alınan önlemlerin yeterli olduğunu söyleyemeyiz.
Bireylerin
çocukluk döneminden başlayarak ekran bağımlısı olmaması için gerekli önlemler;
ev, okul, mahalleden başlayarak toplumun ilgili tüm kişi ve kurumlarınca
elbirliğiyle ele alınmalı. Çocukların kültür, sanat, spor gibi etkinliklere katılmaları
sağlanmalı. Buna koşut olarak çocukların küçük yaşlardan başlayarak düşkülerinin
olması için yol gösterici olmalı. Ayrıca gençler amaç ve ülkü edinmeli.
Amaçsız, ülküsüz kişinin yaşadığı topluma da insanlığı da bir yararı olmaz.
Ekran
bağımlılığının kişilerde ortaya çıkardığı yalnızlığın, tinsel sorunlara yol
açacağı kesin. Tinsel sorunlar, birçok bedensel sorunu da ortaya çıkarır.
Sürekli ekran başında zaman geçirmek, devinimsiz bir yaşam demek. Devinimsiz
bir yaşam birçok sağlık sorununu ortaya çıkarır. Çocuklar ve gençler,
geleceğimiz. Onların ekran bağımlısı olması, sağlıksız bir tolumun oluşmasına neden
olur. Bu da ülkemiz için çıkmaz bir sokak. Çıkmaz sokaklarda yol arayan bir
toplumun geleceği olur mu?
Adil
Hacıömeroğlu
23
Kasım 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder