Son yıllarda "siyasette uyum" sözü çok kullanılır oldu. Peki bundan kastedilen nedir? Uzlaşma mıdır, yoksa biat mıdır?
Uyum, "Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk (TDK Sözlüğü)." demektir. Bir bütündeki her parçanın farklı görevleri olduğu da unutulmamalıdır.
Demokrasi, insanların körü körüne birilerinin peşinden gittiği, yönetene evet efendimci bir anlayışla biat ettiği, eleştirinin yok sayıldığı bir rejim değildir. Demokraside kişilerin değil, halkın egemenliği esastır. Tartışmanın olmadığı, farklılıkların yok sayıldığı, yanlışlıkların göz göre göre kabul edildiği bir yönetim midir demokrasi? Tabi ki hayır. Farklı görüşlerden doğan ortak aklın yönetme biçimidir demokrasi. Büyük bir orkestradaki farklı sazların oluşturduğu muhteşem müziktir. Örneğin, yaylı sazlar ne kadar önemliyse orkestrada, nefesli sazlar da o kadar önemlidir. Hiçbir sazdan vazgeçemezsiniz. Tek seslilik sıkar insanı, monotonlaştırır dinleyeni.
Uyum içinde çalışmak; kimilerince kayıtsız, koşulsuz biat etmek olarak anlaşılıyor. Bu yüzden de demokrasimiz yara alıyor, yaratıcılık ölüyor, doğru hizmetler üretilemiyor, denetim mekanizması işletilemiyor. Bu işin en kötü yanı ve söylemi de şudur:"... Bey'in ekibi ya da ...'nın adamı". Peki, biz nerdeyiz, biz kimiz? Ortadoğu'da sınırları cetvelle çizilen bir aşiret devletinde mi, yoksa Afrika'da sabahleyin erken uyanan çavuşun darbe yaptığı klan devletinde mi? Bir kamu kurumunda onun bunun ekibi, adamı olmaz. O kurumun ekibi, toplumun özgür bireyleri olur. Demokratik cumhuriyetlerde böyledir. Özgür bireylerin olmadığı toplumlarda demokrasi yerleşmez.
Yerel seçimlerin adaylık sürecinde demokratik davranıştan neler anladığımızı ibretle gözlemledim. Tartışmalarda sık sık şu gündeme geldi: "Sen başkan adayımızı eleştiriyorsun, niçin aday adayısın, onunla uyumlu çalışabilecek misin? Adaylığını geri almalısın." Burada eleştirinin nevi, nedeni dikkate alınmaz. Aslında herkes, ikili sohbetlerde eleştirir, yerden yere vurur. Ama "uyum(!)" adına "ekip"te yer kapmak için susulur. Hatta olmayan işlerin övgüsü de yapılır. Asıl farklı düşünenler aday olmalı ki ve de seçilmeli ki demokratik saydamlık sağlansın, kararlardaki keyfiyet ortadan kalksın.
İyi bir ekip; farklı yetenekten, değişik düşünceden, ayrı ayrı bakış açıları olan kişilerden oluşur. İyi bir ekip çalışması da farklılıkların birlikteliğiyle aynı hedefe koşan kişilerin çabalarıyla olur. Eğer bir ekipteki tüm kişilerin bakış açıları, yetenekleri, düşünceleri liderle aynı ise liderin dışındaki kişlere gerek yoktur. Çünkü diğerleri etkisiz elemandır. Etkisiz elemanların çok olduğu kurum ve kuruluşlar da üretken olamaz. Yaratıcılık, tartışmanın olduğu ve düşüncelerin özgürce ifade edildiği ortamlarda yeşerir. Yaratıcılık yoksa, ilerleme ve gelişme de yoktur. Toplumsal dinamizmi ayakta tutan, farklı düşüncelerdir, tartışma ve eleştiridir.
Son yıllarda yolsuzluklardaki artışın nedeni, "siyasal uyum"dan kaynaklanan "ekip çalışması"dır. Yerel yönetimlerde yolsuzluktan bu kadar çok bahsedilirken, kentlerimiz hunharca yağmalanırken, seçilmiş yerel yöneticilerin (başkan ve mecli üyelerinin) büyük bir çoğunluğunun susması, bu "ekip çalışması"nın başarı(?)sıdır. Siyasal partilerde farklı seslerin ayıklanması, siyasetimizi durağanlaştırmış, kısır tartışmalara, slogancı anlayışlara yöneltmiştir. Bu da içte ve dışta dağ gibi duran sorunları çözümsüz hale getirmiştir.
Şimdi biz, bir tek çiçeğin açtığı siyaset bozkırında mı yaşayacağız, yoksa bin bir türlü çiçeğin yer aldığı demokrasinin engin topraklarında mı? Bir çiçekle bahar gelmeyeceğine göre...
Adil Hacıömeroğlu
3 Mart 2009
KEŞKE OLABİLSE.TEK BİR AĞAÇ GİBİ HÜR-ÖZGÜR AMMA BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE.YÖRÜK
YanıtlaSil