4 Nisan günü 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına
başlanmış. Darbeciler yargılanıyor, darbe değil. “Başlanmış” dedim; çünkü
yargılamada iki darbeci fail var. Bir darbe yapılıyor, öyle bir darbe ki
Türkiye’nin tüm siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik, dengeleri ters yüz
ediliyor; sayısız idamlar, cezaevlerinde ölümler oluyor, binlerce insan işkencelerden
geçiriliyor, işini yitiriyor, memurlar sürgüne gönderiliyor… On binlerin mağdur
olduğu bir darbenin iki sanığı var, öyle mi?
Gazeteler, televizyonlar canlı yayın
yarışındalar, darbecilerden hesap soruluyor naraları yükselmekte. Darbenin asıl
amacının 24 Ocak kararlarının uygulanmasının yolunu açmak, uygun ortamı
oluşturmak. Böylece daha dışa bağımlı kontrol edilebilir, özgürlüklerin
kısıtlandığı bir toplumsal yapıyı yaşama geçirmek. ABD’lilerin “bizim çocuklar
dediği beş general midir yalnızca darbeciler? 24 Ocak kararlarının mimarı ve 12
Eylül hükümetlerinin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Özal’ı nereye koyacağız?
Özal’dan demokrasi kahramanı yaratarak darbeden hesap sorulabilir mi? 12
Eylül’ün parlattığı ve bugün de siyaset sahnesinde yer alan kişilerden sözde
demokrasi söylevleri dinleyerek mi yargılayacağız darbecileri? Bu darbenin
polis müdürleri, istihbarat şefleri, siyasetçi destekçileri, işadamı
kışkırtıcıları, basın şakşakçıları neredeler?
Darbeden de darbecilerden de hesap
sorulmalı; ama bu yaşı doksanı aşan, sağlık durumlarının elverişsizliği
nedeniyle mahkemeye gelemeyecek iki generale indirgenmemeli. Tabi ki bu iki
darbeci asker suçludur, ancak suçu onlara atıp diğer darbecilerin ortadan
kaybolmasına da olanak verilmemeli.
Benim bu yargılamada merak
ettiklerim var. Acaba bunlar sorulacak mı, kamuoyu bunları tartışmaya açacak
mı? İlk aklıma gelen Rogers planı. Ülkemiz dış politikasını çok ilgilendiren
bir konu. Diplomatik geleneklere, ülke çıkarlarına aykırı bir biçimde bu planın
darbecilerce onaylanmasının hesabı sorulacak mı? Ülkemizin ABD politikalarına
teslimiyetinin açık bir göstergesidir Rogers planı.
Çalışma yaşamına egemen kılınan
demokrasi dışı yasalar sorgulanacak mı? Bugün hala 12 Eylül’ün örgütlenme ve
çalışma yasaları uygulanıyorsa nasıl bir hesap sorma söz konusudur?
Siyasal yasaklarla birçok yurtseverin
eli kolu bağlanırken tarikatların, cemaatlerin ve ABD’den getirilen liberal
tosuncukların önü açıldı. Bu yolla siyasetimizin ekseni kayarken devlet
kurumları çökertilirken toplumun değer sisteminde de erozyon başladı. Darbe
sonrası sözde sivil iktidarlar dönemi hep yolsuzluklarla anıldı. Bu toplumsal dönüşümün
hesabı sorulacak mı?
12 Eylül yönetimi “Atatürk” diye
diye Atatürk’e de Cumhuriyet değerlerine de en büyük zararı verdi.
Cezaevlerinde Atatürk’ü öğretmeyi bir ceza aracı olarak uygulamaya soktu. Bu
nedenle de toplumda Atatürk düşmanlığının oluşmasına yol açtılar. Bu da
yetmemiş gibi Ata’mızın vasiyetini değiştirme hukuksuzluğunu uyguladılar. Türk
Tarih ve Dil kurumlarını Ulu Önder’in vasiyetine aykırı olarak devlet dairesine
döndürdüler. Bu yolla da toplumumuzun çağdaş ölçülerde bilgilenmesini, doğru
bir dil ve tarih bilincinin oluşmasını engellediler. Atatürk gibi en büyük
ulusal, toplumsal değerimize yapılan bu haksızlığın hesabı sorulacak mı,
Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak Dil ve Tarih kurumları özerk yapılarına
kavuşacak mı?
Atatürk’ü belleklerden, gönüllerden
çıkarıp büst Atatürkçülüğüne dönüştüren darbecilere bunu neden ve hangi
telkinlerle yaptıkları sorulacak mı?
Siyasal partiler ve seçim yasaları
12 Eylül’ün ürünü. Siyasal partilerde demokrasi yerine lider diktatörlüğünü
getiren de darbeciler. Bu yasalar dururken ve siyasetçilerimiz tarafından da
çok benimsenmişken 12 Eylül’den hesap sorulabilir mi?
12 Eylül toplumumuza iki siyasal
miras bıraktı: İrtica ve bölücülük. Bir de toplumsal ahlak: Kır şişeyi dön
köşeyi. Ne olursa olsun parayı kazan. Bugün toplumu yönlendiren siyasal anlayış
ve ahlak 12 Eylül’ün eseri. İrticanın iktidarda bulunduğu, bölücülüğün dağlarda
ve kentlerin izbe sokaklarında dolaştığı bir ortamda 12 Eylül darbesinden hesap
sorulamaz. 24 Ocak’ta başlayan toplumu dönüştürme, siyasal yaşamı yeniden
düzenlenme projesi amacına ulaşmak üzeredir günümüzde.
Yine önümüzde kamuoyunu günlerce
oyalayacak bir konu, gündem saptırması. 12 Eylül yargılanıyor derken peş peşe
zamlar yapılarak halkın cebinden paralar götürülmekte. Bu darbe yargılanması
işi, Suriye’ye yapılacak bir müdahalenin kamuflajı olmasın sakın. 12 Eylül
ürünlerinin, her şeylerini borçlu oldukları bir darbeyi yargılamaları mümkün
müdür? Güldürmeyin adamı…
Adil
Hacıömeroğlu
5
Nisan 2012
Not: 9 Nisan 2012 tarihli Ulus
Gazetesinde yayımlanmıştır.
Büyük bir üzüntüyle okudum, doğruları gerçekleri NET olarak anlattığınız yazınızı.. Sonra bir tek satırını bile unutmadiğım içeriğini düşündüm o günlerin..
YanıtlaSil"12 Eylül toplumumuza iki siyasal miras bıraktı: İrtica ve bölücülük. Bir de toplumsal ahlak: Kır şişeyi dön köşeyi. " dediğiniz satırlar, cahilin okumuşun profundan çöpsüne kadar her kesimin anlayacağı bir özet olmuş sevgili Adil bey. Ancak, hayretle ve ibretle izlediğim bir gerçek var ki, bu kendini bir halt zanneden toplumun hiç bir şeyden haberi yok.. ya da var ama umurunda değil.. Ben 30 yılı aşkın severek yaptığım mesleğimde öğrettiklerimi bilen genç nesil yok maalesef artık karşımda..
Bu bir ibret alınmayan tekerrür.. 27 mayıs lar... 12 eylüller... martlar...
Hocam, işi uzatmamak için 12 Eylüllün ne getirdiği ne götürdüğü konularına girmeden bunların bu davayı açmadaki hin düşünceleri neler olabiliri düşünmeyi amaçlıyorum. Herkesin bildiği ve sizin de belirttiğiniz gibi 90 yaşında iki adamı yargılamak olmasa gerek bunların dertleri. Buradan yola çıkarak alacakları başka intikamlara basamak oluşturmak bu dava. Kim bilir sıraya neleri koydular ki, bakın 12 eylülü sorguladık, sorguda da en ince ayrıntılara kadar indik şimdi açacağımız bu yeni davalarda bu kadar ayrıntıya girdiğimizi neden yadırgıyorsunuz diyecekler. Akıllarınca yeni davalara örnek oluşturacaklar. Bunları biz yemeyeceğiz belki ama benim okuma öğrenme alışkanlığı olmayan halkım bir güzel yiyecek bu tezgahları. Hoş, artık yese de yemese de herşey için artık çok geç. Saygıyla...
YanıtlaSilADNAN YİĞİTER
Ben siyasetten pek anlamıyorum.ama 12 eylül olmasaydı bu günkü hükümet varolabilecekmiydi acaba diye kendimi sorgulamaktan da alamıyorum.
YanıtlaSil12 Eylül, yarattığı güçlerce yargılanabilir mi? Bu, o güçlerin kendini inkarla fesshetmesi anlamına gelmez mi? İki yaşlı zatın yargılanmasıyla, 12 Eylül mantığının yargılanmış olabileceğini düşünmek, eskilerin deyimiyle "abesle iştigaldir". Talip Zeki OKUR
YanıtlaSil"ATATÜRK DİYE DİYE ATATÜRK VE CUMHURİYETE BÜYÜK ZARAR VERDİLER" Kimler? Herzaman olduğu gibi omuzu kalabalıklar. Ozan Arif onlara "ağzı şarap kokan paşalar" derdi.
YanıtlaSil12 Eylül'cülerinin yargılanmaya başladıkları gün adliye önü kalabalık olsun diye basın adeta davul çaldı. Ancak bilinçli kesim entrikayı sezdiği için kılını kıpırdatmadı. Basının hatta eften püften gazetecilerin "Tarık Akan neden yoktu" gibi basit söylemleri havada kaldı. Ancak gerçek bir yargılama olacakmış gibi hissedip dolduruşa gelip adliye önüne gelenlerde oldu.
YanıtlaSilİnsanın aklına daha dün Sıvas'ta diri diri yakılan insanların katilleri geliyor. Ne oldu onlar? Ha bir de Hizbullah var serbest bırakılan. Adeta ödüllendirilerek. Şayet 12 Eylül darbesi olmasaydı Sıvas'ta 37 aydın insan diri diri yakılabilecekmiydi? Serbest bırakılıp yurtdışına kaçırılması sağlanan hizbullah suç işleyebilecekmiydi ülkemizde?
Toplumu uyutma senaryosu birileri tarafından yazılıp oynatılıyor. İnsanların düşünmesi engellenip gözüne adeta perde çekiliyor. Ha bir de hükümetin istediği eylemlere katılmak serbest. Ama istemedikleri olunca Tekel işçilerine saldırıldığı gibi (bir kişiye yedi polis saldırmıştı) perişan ediliyor.
YanıtlaSilUmarım bu oyunları daha objektif görebiliriz toplum olarak. Saygılarımla.
Adil bey elinize sağlık sizinle aynı görüşteyim.12 eylülde zindandaki gençlere ceza gibi Atatürk'ün değerlerini öğretselerde o gençlerin bir çoğu şimdi sıkı bir Atatürk'cü.Solun yok olmasına sebep olan askerlerin arkasında, hatta yanlarında şimdi RTE gibi gaddar olmayan solcular var.Askerler ise geçmişteki hataların bedelini hem kendileri hemde ülkemize ağır bir şekilde ödetmiştir.
YanıtlaSilMasal bunlar, uyumayı seven halkımın kulaklarına layık olanından...
YanıtlaSilA.Özçelik