10 Kasım’da Anıtkabir doldu taştı. Akşama kadar ziyaretçi
kuyruğu sürdü. Yağmur, soğuk, yorgunluk Atatürk sevdalılarını durduramadı. Yine
TGB, yine ADD… ADD’nin deneyimiyle TGB’nin dinamizmi birleşip Cumhuriyet seferberliğine
dönüştü.
TGB
yaratıcılığını burada da gösterdi. Kağnılarla yürümeleri göz yaşartıcı ve
düşündürücüydü. Gittikçe olgunlaşıyor TGB’liler… Her geçen gün halkın güvenini
daha çok kazanıyorlar. Artık ulusun gözü TGB’de. Yaşı yetmişi devirmiş dedeler,
nineler TGB’ye üye olacağım, diyorlarsa her renkten siyasetçinin akıllıca
düşünmesi gerek bu durum karşısında. Demek ki halkın vazgeçilmez değerlerinin
başında Atatürk ve Cumhuriyet geliyor. Kurtuluşu uyduruk, yapay, dış kaynaklı
reçetelerde arayanlar zaman ve emeklerini boşa harcamasınlar; kurtuluş yolu
gözlerinin önünde.
Saat
dokuzu beş geçe tüm Türkiye’de yaşam durdu. Kentte, köyde, bahçede, tarlada,
fabrikada, inşaatta, sokakta, köprü üstünde, evde, okulda, otoyolda, her yerde
eller saygıyla vücuda yapıştı, buğulanan gözler gururla ufka kilitlendi, soluklar
tutuldu, kornalar sonsuza çığlık attı, sirenler acıyla göğü deldi, düdükler bir
özlemin sevisiyle öttü, öttü, öttü… Gökyüzü ağladı, gözyaşları yağmur oldu,
Anadolu bozkırını suladı. Milyonlar yağmura aldırış etmedi. Sirenler çalarken
şemsiyeler saygıyla kapatıldı, gökyüzünün hüzünlü gözyaşları; yeryüzünde coşkuya,
inanca, saygıya, kararlılığa dönüştü. İnsan seli, yağmur selini bastırıp aktı
Ata’sına.
Yalnızca
Ankara’da mı mahşeri bir kalabalık vardı? Tabi ki hayır! Yurdun her köşesi
Atatürk’üne sığınarak onun huzurunda saygıyla dimdik duruyordu. Dolmabahçe’de
kuyruklar uzadı, uzadı. Boğaziçi köprüsü görülmeye değerdi. İstanbul’un tüm
anayollarında saygı duruşunda duranlar gururluydu. Bostancı sahilinde yedi
kilometre uzunluğundaki insan zinciri, Atatürk’ün bu topraklarda yok
edilemeyeceğinin ifadesiydi.
İki
inşaat işçisinin elleriyle selam durarak saygı duruşunda bulunması gurur
vericiydi. Hele bir fotoğraf vardı duygulanmamak elde değil.
Saat
dokuzu dört geçe bir yurttaşımızın ayakkabılarını boyatmakta. Saat dokuzu beş
geçe boyacıyla müşterisi hazır olda.
Zonguldak’ta
çöpten karton toplayarak geçimini sağlayan genç bir kızın sirenler öttüğünde
derme çatma arabasını bırakarak saygı duruşunda bulunmasında sözde aydınların
öğreneceği çok şey var.
Tarsus’ta
bir annenin elinde bayrakla Ata’sına saygısını göstermesini anlamayanlara ne
denebilir ki? Böyle yürekli anneler var oldukça bayrağımız hep dalgalanır.
Bolu
Valiliğinin bahçesinde çiçek diken kadın işçiler de saygı duruşundaydı
ellerindeki toprak kokusuyla.
Tekerlekli
sandalyesine tutunarak iki büklüm hazır ola geçen özürlü yurttaşımızın Atatürk sevgisi
satırlarla anlatılabilir mi?
Çorlu’da
gece boyunca Atatürk Anıtında nöbet tutan gençler varken bu ülke emperyalizme
teslim olur mu?
Kırklareli’nde
aralıksız nöbetleşe Ata’mızın söylevini okuyanları görüp de imrenmeyen var mı?
İzmir’de
iki bin dört yüz kişinin oluşturduğu Atatürk portresi ise olağanüstüydü.
Her
yaştan, her sınıftan, her inançta, her etnik kökenden insan 10 Kasım’da Atatürk’te
birleşti. Kimse, kimseye ne etnik kökenini ne inancını ne de ne iş yaptığını
sordu. Atatürk şemsiyesi, hepimizi altında toplayacak kadar büyük.
Efendim
RTE törene katılmamış. Varsın katılmasın. Onun katılmasını isteyen mi var? İşte
halk, işte millet! Milletin olduğu yerde eşbaşkanlar olur mu? Kendini zorla
davet ettirmiş Brunei sultanına. O da konuk etmiş RTE’yi. Ama dikkat etsin
sultan. RTE, kime kardeşim demişse hançeri saplamıştır kürek kemiklerlinin arasına.
İşte Kaddafi, işte Esat… RTE’nin sultanlara çok gereksinimi var. Dünyadaki tüm
diktatörler gibi memleketini terk ettiğinde sığınacağı yer gerek ona.
Bir
sözümde kalemlerini ve beyinlerini sahiplerine teslim etmiş köşe yazıcılarıyla
ekran bülbüllerine. Durmadan Atatürk Devrimlerinin halka rağmen yapıldığını söylerler.
Baktınız mı 10 Kasım günü Türkiye’ye.
Çapayı,
kazmayı, küreği, malayı, keseri, testereyi, el arabasını, kalemi, örgüyü,
direksiyonu, dümeni, şemsiyeyi, manivelayı… bırakan eller; Türk Ulusunun değişik
kesimlerden yurttaşlarıydı. Emekçiler, kadınlar, gençler, emekliler, yaşlılar,
bebekler, başörtülüler, şapkalılar… herkes Atatürk’üne saygı ve minnet
duygusuyla ayaktaydı.
10
Kasım Cumhuriyet yıkıcılarına bir başkaldırıya dönüştü. Halkı geriliğe, ulusu emperyalizme,
yurdu bölücülüğe teslim etmek isteyenlere karşı bir başkaldırı.
Türkiye’yi aydınlığa, esenliğe, kurtuluşa
götürecek tek yol var; o da Kemalizm. Tehlikeli, bilinmedik yollara sapanların
aklını başına alma zamanı gelmedi mi hala?
Adil
Hacıömeroğlu
12
Kasım 2012
Not:
Yazılarımın tümünü http://adiladalet.blogspot.com dan
okuyabilirsiniz.
ATATÜRK DEVRİMLERİ ÜST YAPISAL GİBİ GÖRÜNEN ,GARDROP ATATÜRKÇÜLERİ DİYE NİTELENEN LAİKÇİ BİR MODERNİTE SOSYETESİNİN ESERİ OLARAK ALGILANDIRILIP SULANDIRILIRKEN ACABA ATATÜRKÜN GENÇLİĞE HİTABESİ VE NUTKUNU 1938 DEN SONRA BASMAYARAK SÜRDÜRÜLEN EĞİTİM VE KÜLTÜR SÜRECİNİN HATTA PARADAN ATATÜRK KURUCUSUNUN RESMİNİ ÇIKARARAK CHP VE YÖNETİCİLERİNİN HİÇ Mİ SUÇU YOK GELİNEN BU AŞAMADA?EVET TEK YOL VAR ÜLKEMİ VE HALKIMI ESENLİĞE GÖTÜRECEK KEMALİZM.AMMA ONUN İFADE ETTİĞİ DEMOKRASİ KAVRAMININ GERÇEKLEŞMESİN KOŞULUYLA.ULU ÖNDER DERKİ:EFENDİLER DEMOKRASİ DEMOS HALK VE CRATOS GÜÇ,İKTİDAR,ERKTİR YANİ DEMOKRASİ HALKIN ÇALIŞAN ESHAPLARININ EŞİT VE BAĞIMSIZ BİR ŞEKİLDE TEMSİLİNDEN GEÇER.İŞÇİLER,MEMURLAR,ÇİFTÇİLER,SANAYİCİ VE İŞADAMLARI,ESNAFLAR,SERBEST TİCARET ERBABI VE TÜCCAR-KOMİSYONCULARIN TEMSİL EDİLMESİDİR DER.HANİ NERDE DEMOKRASİ.CEBİNE 200 MİLYAR KOYAN BENİM İŞÇİM,ÇİFTÇİM,MEMURUM EMEKLİM NUTUKLARINI ATARAK VEKALET ALABİLİYORSA HANGİ KEMALİZM ACABA?YÖRÜK
YanıtlaSilYazınızı ilgiyle okudum. Yazınız kadar yorum da dikkat çekiciydi. teşekkürler.
YanıtlaSil.
YanıtlaSilAnkara’ya Anıtkabir’e gittik,
Biz Ata’mızı andık da geldik.
Hem iktidarı hem de yağmuru,
Ata’mız için yendik de geldik.
Kazım BÜKÜLMEZ
İlave edecek şey bulmak zor tabi; ama yine de, '...tehlikeli bilinmedik yollara sapanların aklını başına alması..' iyiniyetli bir temenni olur ancak. Görev yurtseverlerin artık. Cumhuriyeti koruma ve kurtarma azim ve kararlılığı gösterileri sadece belirli günlerde değil; bundan böyle artık durmadan, her zaman! Bu günleri kendi çağından görmüş gibi Atatürk burada da yol gösteriyor: "Memleketin ve ınkılabın içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı masuniyeti için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır" 25.3.1931 Yakın görev önümüzde: Tüm yurtseverler; 13 ARALIK 2012 Silivri'de buluşalım. Talip Zeki OKUR
YanıtlaSil