Birçok yurttaş: "Aman, oyum boşa gitmesin." diyerek hiç istemediği partilere oy vermekte. Gerçekten verilen oy boşa gider mi?
Seçimlerde yurttaşların yapması gereken kendi görüşlerini savunan; namusuna, dürüstlüğüne, vatan sevgisine, ülkeyi doğru bir biçimde yönebileceğine inandığı siyasal partiye oy vermektir. Politikalarını onaylamadığı, başta lider olmak üzere yöneticilerine ve milletvekili adaylarına güvenmediği partiye oy vermek ülkenin geleceği açısından büyük bir hatadır.
Yüzde onluk baraj sistemi, demokrasinin önünde en büyük engel. Çünkü seçmen, barajı aşması olası partilere yönlendirilmekte. Kimler tarafından mı? Başta iktidarın kontrolündeki medya tarafından. Yine yıllardır TBMM'de bulunan ancak AKP iktidarını yıkma becerisi gösterememiş partiler, var olan iktidar ve muhalefet düzenini korumak için seçmenin önüne baraj kurmaktalar. Bu nedenle de yeni ve farklı düşünceleri olan, Türkiye'nin sorunlarına akılcı çözümler üreten partiler seçenek oluşturamamaktalar. Bu durum, baraj terörüdür. mevcudun sürmesi için yapılan siyaset oyunudur.
Yurttaşların seçimlerde oy kullanması önemli bir yurttaşlık hakkı ve görevidir. Bu, demokrasinin olmazsa olmazı. Oy, namustur. Oy, vicdandır. Oy, ülkeyi yönetme sorumluluğunu namus ve vicdanı zedelemeden özgürce kullanmaktır. Kişinin baraj tehditleriyle oyunu istemediği ve politikalarını beğenmediği bir partiye vermesi namuslu, vicdanlı bir davranış mıdır?
Ne yazık ki, 12 Eylül'den sonra Türkiye'de ehven-i şer düşüncesi egemen olmakta seçimlerde. Yani kötülerin iyisi seçilmekte. Bu arada ehven-i şerin, şerlerin en kötüsü olduğunu da anımsatmakta yarar var. Bu da Türkiye'nin önünü tıkıyor. Sorunları çoğaltıp çözümsüzleştiriyor. Kötünün iyisini değil, en iyiyi seçmeli. Bu nedenle de barajı yıkmalı.
Baraj nasıl mı yıkılır? Öncelikle barajdan korkmamalı. istediğiniz partiye oy verdiğinizde, o parti barajı geçemese dahi gelecek seçimlerde iktidar seçeneği olacak demektir. Çünkü demokrasimiz tıkandı. Siyasal seçeneksizlik, Türkiye'yi AKP'ye mecbur kılmakta. Bu zorunluluğu ortadan kaldırmalı. Demokrasilerde çoğu zaman parlamento dışında kalmış nitelikli siyasal oluşumların, niteliksiz ama nicelikli çoğunluklardan çok daha iyi işler başardığı görülmüştür.
Örneğin, Vatan Partisi gibi nitelikli siyasetçilerden oluşan bir politik hareket, AKP iktidarında ilk gedikleri açmadı mı? Ulusal bayram kutlamaları yasaklandığında bu yasağı ortadan kaldırmadı mı? Eğer ülkemizin dört bir yanında bayramlar davul zurna ile halk tarafından kutlanıyorsa bunda Vatan Partililerin belirleyici olduklarını unutmamak gerek.
AKP iktidarı devlet dairelerinin tabelalarından "TC" indirildiğinde, "TC" leri kaldırılan yerlere geri döndüren TGB değil miydi?
Silivri'de barikatları aşan kimdi?
Türkiye'nin AKP'ye karşı savaşımında cesaretle öne atılan aydınları, baraj korkusuna aldırmadan oylarını Vatan partisi'ne vereceklerini söylemekteler. Bu aydınlarımızın oyları boşa mı gidecek? Nasıl mücadeleleri boşa gitmediyse oyları da boşa gitmez.
Neredeyse her genel ya da yerel seçimden sonra özellikle CHP ve MHP'ye oy verenler, "Elim kırılsaydı da oy vermeseydim bu partiye!" demekteler. Her seçimden sonra bir pişmanlık oluşmakta yüreklerde. Seçimden sonra ahlanıp vahlanmak sorunu çözmüyor. Sandığa gidildiğinde doğru karar vermek pişmanlığı yok eder.
Vatan Partisi'ne verilecek hiçbir oy boşa gitmez. Bu nedenle egemen güçlerin oluşturdukları korku duvarlarını aşmalı. Yurtseverlerin, Atatürkçülerin görevi; işbirlikçi, yandaş medyanın yönledirme ve baskılarına aldırmadan vatan, emek, namus cephesinde yer alarak 12 Eylül faşizminin ABD desteğiyle kurduğu barajları hiçe saymaktır. Yoksa barajları kutsayarak ABD'ye ve 12 Eylül rejimine hizmet etmek değil.
Adil Hacıömeroğlu
21 Mayıs 2015
Oy vermeyi 4-5 yılda bir yapılan angarya bir iş gibi görenlerin, oyum boşa gider mi gibi bir kaygıları oluyor. Türkiye Siyasi hayatına hakim olmuş lüpçü politikacı Tipi bu kaygının en büyük sebebidir. Halbuki oy vermek, ülkenin yarınına yön vermektir. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak, onurlu bir insanın yapacağı tek şey dümenin inandığı yöne kırılmasına katkı yapmaktır.
YanıtlaSilHemen bir örnek vermek gerekirse, Suriye de akan kandan, katledilen çocuklardan, tecavüze uğrayan kadınlardan, bu tabloyu yaratanları seçenler birinci derecede sorumludur.
İşte oy vermek bu derece önemlidir ve boşa gitmesi imkansızdır. Seçim sonucu rakamları ne olursa olsun insanın onur ve haysiyetini tarih ve Toplum önünde koruması kendi verdiği oya bağlıdır, kimin yüzde kaç alacağına değil.