1968’de
ülkemizdeki ABD karşıtlığı yükselmeye başladı. Gençlik, ABD emperyalizmine
karşı birleşti. ABD’nin ülkemizdeki ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri
egemenliğine karşı neredeyse toplumun tüm kesimleri, gençliğin emperyalizme
karşı isteklerine destek verdi.
12
Mart 1971’de Amerikancı darbe ile antiemperyalist yükseliş bastırılmaya
çalışıldı.
Darbeden
sonra yapılan ilk genel seçimlerde (14 Ekim 1973) emperyalizm karşıtı
söylemleriyle Bülent Ecevit seçimleri kazandı ve başbakan oldu.
20
Temmuz 1974’te Türkiye, Kıbrıs’ta yıllardır ezilen ve öldürülen Türkleri
korumak için Ada’ya çıktı. Çıkarma harekâtı sonunda ABD, Türkiye’ye silah
ambargosu uygulama kararı aldı. Bunun üzerine ülkemiz ivedi bir kararla milli
savaş sanayini kurmak için harekete geçti.
Türkiye,
haşhaş ekimi konusunda ABD ile karşı karşıya geldi. Bazı yabancı işletmelerin
millileşmesi kararı alındı. Bu durum, ABD’yi kızdırdı. Anadolu, ABD destekli
sermayeye karşı birleşti. Anadolu’nun dört bir yanındaki girişimciler, yerli
üretim için kolları sıvadı.
Trabzonspor
1974-75 sezonunda Türkiye Birinci Futbol Ligi’nde yerini aldı. Her alanda
Anadolu’nun sesinin gür çıktığı bir ortamda 1975-76 sezonunda ilk
şampiyonluğunu aldı. Hem de özbeöz çocuklarıyla… İlk kez Türkiye Birinci Futbol
Ligi şampiyonluğu İstanbul dışına çıkmıştı. Emeğin, alınterinin gücü sermayeyi
yenmişti.
Trabzonspor,
büyük sermayeye dayanmıyordu. Takımın en büyük destekçisi halktı. Fındık ve çay
üreticilerinden birer avuç toplanan ürünler, birikip büyük bir kaynağa
dönüşmekteydi. Fındık ve çay üreticisinin alınteri, futbolla birleşip şampiyonlukları
getirmekteydi.
Trabzonspor’un
şampiyon olduğu dönemde kentte dört tiyatro perde açıyordu. Kültür ve sanat
alanında büyük bir üretkenlik vardı. Emperyalizme karşıtlık en üst düzeydeydi.
Günümüzde
de ülkemizde ABD karşıtlığı, yıllar sonra en üst düzeyde. Milli sanayi
ülkemizin dört bir yanında boy atmakta. Emperyalizmin boyunduruğundan
kurtulmak, tam bağımsız olmak için bir savaşım vermekteyiz. Böyle bir dönemde
Trabzonspor’un zamanı gelmiş demektir. Bu nedenle umutsuz olmaya gerek yok, her
zamankinden daha çok umutlu olmak zorundayız.
Adil
Hacıömeroğlu
9
Mart 2021
İnsanlar umutla yaşar. Bir gün belki sosyal adaletli bir düzen kurulur. Ama biz göremeyiz. Temennimizde hak hukuk adalet insan haklarına kavuşmuş dünya insanlığın özlemidir. İnşallah bir gün gerçekleşir diye düşünüyorum
YanıtlaSilİSMAİL GÖKÇE
DUYGUSAL ŞAİR