ÇOCUKLARDA DUYGUSAL KIRILMA


Ekran bağımlılığı, ülkemizin önemli bir sorunu. Özellikle çocuk ve gençler, ekran bağımlılığının tuzağında. Bu tuzağa yakalanan çocuk ve gençler, dış dünyayla ilgisini giderek kesmekte. Çevresinde olan bitenle pek ilgilenmiyorlar. Doğada, toplumda, yürüdükleri sokakta, yaşadıkları evde neler olduğunun farkında bile değiller. Büyük bir duyarsızlık yaşamaktalar olan bitenlerle ilgili.

Bağımlı çocuklar, çatlaktan sızan su gibiler. Aile içi sorunlar varsa bunlardan iyi yararlanırlar. Bu sorunların bir yanında yer alan ebeveynlerden birinin yanında konuşlanıp diğer ebeveyne karşı ittifak oluştururlar. Böylece ekranda oynadığı oyun için aile içi destek sağlarlar. Bu durum çocuk ya da gençte duygusal kırılmaya neden olur. Bu duygusal kırılma, bağımlı kişinin ebeveynlerin birinden kopmasına neden olur.

Duygusal kırılma, zamanla bağımlının anne ya da babasından duygusal kopuşuna yol açar. Ondan kaçar. Onunla yüzleşmek istemez. Çoğu zaman duygusal kopuşun yaşandığı ebeveynle köprüler atılır zamanla. Tüm iletişim kopar. Aslında çocuk, bunu yaparken kendi gerçeğiyle yüzleşmek istemez. Kaçıp gittiği, sırtını döndüğü kendi gerçeği.

Bağımlı kişi için anneden de babadan da varsa kardeşten de önemli ya da değerli olan elindeki ekrandır. Özellikle ayrılmış anne ve babalar söz konusu olunca duygusal kırılma büyük bir duygusal uçuruma dönüşür. Ne yazık ki bazı bilgisiz, bencil, öngörüsüz, karşı tarafa intikam hırsıyla dolu ebeveynler; ayrıldığı eşini cezalandırmak için bağımlı durumdaki çocuğuyla bu konuda uzlaşır. Onun bağımlılığına göz yumar, ona ödün üstüne ödün verir kendi tarafında yer alsın diye. Çocuğunu, kendi eliyle öfkesinin tutsağı yaparak uçuruma götürür.

Atalarımız: “Öfkeyle kalkan, zararla oturur.” sözünü, boşuna söylememiş. Öfke, insanı içten içe yiyip bitiren bir kurt. Çoğu zaman öfke, insanı insanlıktan çıkarır, benliğinden uzaklaştırıp uçurumdan düşmekte olan kendi çocuğunu bile bu tehlikeden çekip çıkaramaz. Hele öfke, karşı tarafa düşmanlığa dönüşmüşse doğruyu, olması gerekeni, kendi çıkarlarını, çocuğunu, evini, dolayısıyla kendini savunmayı bile anlaması olanaksız duruma gelir. Bu durum, kişiye benliğini yitirtir, tanınmaz olur, kendine yabancılaşır.

Ekran bağımlısı çocuk ya da genci, bu tuzaktan kurtarmanın yolu, öncelikle aile içi sorunları gidermekten geçiyor. Sorunları büyüten değil, çözen bir anlayış ekrana yapışık çocuk ya da genci, bağımlılık tuzağından kurtarmanın ilk önemli adımı. Ev içindeki sevgisizlik, saygı yoksunluğu çocuk ya da genci ekran bağımlılığının kucağına iter.

Sevgi ve saygı, öncelikle anne ve babadan öğrenilir. Çocuklar; büyüklerinin davranışlarını, tavırlarını, sözlerini, insanlarla ilişkilerini, olaylar karşısında gösterdikleri tavırlarını kopyalar genellikle. Ev içindeki olumsuzlukları ölçüsüz bir biçimde abartmak, olumlulukları görmezden gelmek çocukları sürekli olumsuz düşünmeye iter. Bu da zamanla çocukta özgüven yitimine, duygusal kırılmaya neden olur. Onun yaşamdan zevk almamasının yolunu açar. Ev ortamının karışıklığı, onu yalnızlaştırır. Böylece yaşamdan uzaklaşır. Yalnızlığını gidermek, yaşamdan kopasının yerine bir şey koyma gereksinmesini karşılamak için tek sığınağı, ekran olur. Oysa çocuğun sığınacağı yer, ekran değil; evi olmalı.

Su, çatlağı bulduğu yerden sızar. Sızıntı arttıkça karşısındaki duvar, bent, toprak yapı dayanamayıp yıkılır. Bu nedenle çocuğun çatlaktan sızan su örneğinde olduğu gibi ev içi sorunlardan yararlanıp bağımlılığa yönelmesi önlenmeli. Evdeki duygusal çatlaklar kapatılmalı. Çocuk, anne ve baba için en değerli varlık. Büyüklerin yaptıkları sorumsuz davranışlar, öfkeyle dolu intikamcı tavırlar, anlamsız inat, eve egemen olan karşılıklı saygısızlık sızıntının kaynağı.

Unutmayalım ki çocuk sevgiyle büyür, saygıyla kişilik kazanır. Kendisine saygı duymayan kişi, karşısındakine de saygı duymaz. Saygı, toplumsal yaşamın temel direği. Bu direğin yıkılmasına izin verilmemeli. Duygusal kırılmalar, saygının olmadığı yerde boy atar.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  21 Ocak 2025

1 yorum:

  1. Değerli Adil Öğretmenim.,

    Çocuk ve gençlerde ekran bağımlılığının duygusal ve sosyal etkilerini ele aldığınız,. yazıda, aile içi çatışmalar ve duygusal destek eksikliğinin, çocukların ebeveynlerinden uzaklaşarak dijital dünyaya yönelmelerine neden olduğu bir gerçek . Aile içi sorunların çözülmesi, sevgi ve saygı ortamının sağlanmasıyla bu sorunun önüne geçilebileceği düşüncesindeyim Aklınıza, ruhunuza , yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz. 🙏🏻Saygılarımla.Fulya Kırımoğlu👩

    YanıtlaSil