Trabzon
Dernekler Federasyonu (TDF) Gençlik Kolları, federasyonun Cerrahpaşa’daki
Trabzonevi’nde, 18 Ocak 2025 günü kalandar (yılbaşı) kutlaması düzenledi. Kalandar,
13 Ocak’ı 14 Ocak’a bağlayan gece kutlanır. 13 Ocak gecesi, hafta içine
rastladığından kutlama, cumartesi yapıldı. Ben de bu kutlamaya katıldım.
Çocukluğumda yaptığımız yeni yıl kutlamalarını yeniden yaşadım. Heyecanlanmadım
desem yalan olur.
Önce
gençlik kolları başkanı Emirhan Gökmen, kısa bir konuşma yaptı. Ardından
federasyon başkanı İsmail Şatıroğlu konuştu. Önümüzdeki günlerde yapacakları
işlerden söz etti. İstanbul’da bir kız yurdu yapacaklar öğrenciler için.
Kızlara sahip çıkmak çok önemli. Bu nedenle böyle bir girişim, diğer yerdeş
derneklerine de örnek olur. Trabzon’da yaşlılar için bakımevi yapma düşünceleri
güzel. Toplumumuz gittikçe değişmekte. Bu nedenle aile ilişkileri de erozyona
uğramakta. Bu nedenle yaşlılara sahip çıkmak toplumsal bir görev.
Şatıroğlu,
Katar ve Azerbaycan’da Trabzon günleri yaparak kentimizin tanıtılacağını
belirtti. Kuşkusuz bu tanıtım günleri, Trabzon’un turizmine büyük katkı yapar.
Bu tür tanıtımlar, zamanla daha çok ülkede yapılmalı.
Trabzon’un
24 Şubat’taki kurtuluş gününün İstanbul’un Anadolu yakasında olacağını muştuladı
İsmail Bey. Ayrıca İstanbul’da sokakta kalandar kutlanacağını söylemesi çok
önemli. Bu, Trabzon kültürünü, geleneklerini, değerlerini tüm ulusa mal etme
konusunda atılacak güzel bir adım. TDF, “Bize her yer Trabzon” düşüncesini
yaşama geçirmekte. Kendilerine başarılar dilerim, yolları açık olsun.
Trabzonlu
gençler, yaptıkları işi ciddiye aldıkları belli. Önceden hazırlanmışlar geceye.
Kalandar gecesi gençler, komşularının kapılarına giderler kılık değiştirerek. Ellerinde
tas bir şeyler isterler. İstedikleri genellikle fındık, ceviz, kuru
meyvelerdir. Burada amaç komşularla paylaşmaktır. Bu nedenle çocuklar ve
gençler terslenip geri çevrilmez. Kapılara giden gençler, maniler (Kalandar
gecesi/ Devlet bacası/ Doldurun tası/ Olmayın asi) söylerle günün önemine dair.
Bu manilerim çoğu doğaçlamadır. Aslında yapılan geleneksel Türk tiyatrosunun bir
parçası.
Gençlik
kollarının yaptığı kalandar canlandırmasında yüzleri isle boyalı üç erkek
pamuktan yaptıkları sakalları, kavuklarıyla eski yılı temsil ettiler. Aralarında
yöresel giysiler içinde bir genç kız vardı. Bu kız, yeni yılı simgelemekte
güzelliği ve gençliğiyle. Delikanlılardan ikisi, kızın iki yanında; üçüncüsü de
arkasında durarak onu koruma altına almışlar. Birinin omuzunda tüfeği…
Trabzonlunun olmazsa olmazı Sürmene bıçağı da diğerinde… Kötücül kişiler, kızı
kaçırmak için saldırırlar. Ancak saldırdıklarına bin pişman olurlar. Çünkü üç
delikanlı kale duvarı gibi savunurlar genç kızı (yeni yılı), kız yapışır
tüfekli delikanlının koluna. Böylece kendi güvenliğini sağlar. Bir an olsun
bırakmaz o kolu. Bırakmadığı o kol geçmişi, ataları, toprağıdır. Saldırganlar,
amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayınca güce boyun eğerler. Birden kemençe sesi
işitilir ve horon başlar; el ele, omuz omuza. Yine de horona kapılıp kızın,
yani yeni yılın güvenliği elden bırakılmaz. Kız, horonun sonuna dek
koruyucusunun kolundadır. Diğer yanında da diğer koruyucusu gözüne dört
açmakta. Böylece horon büyür. Gençlik, güzellik, umut, gelecek kötülüğe,
kötülere, uğursuzluğa kurban edilmez. Bu koruma onun içindir. Geleneksel oyunun
verdiği bir diğer ders de zorbalık ve kaba güçle bir amaca ulaşılamayacağı
gerçeği. Zorbalık, halkın birliği ve dayanışmasıyla defediliyor.
Horonun
büyümesi demek, ulusun çoğalıp kök salması bulunduğu toprağa. Kol kanat germek yaşadığın
yere. Horonda akıtılan ter toprağı sular. O terdir toprağa bereketi getiren.
Heyecanla yere vurulan her tepik toprağın canlanması için.
Horan
oynamak erkeklere çok yakışıyor, kadınlara ise daha çok. En güzeli, en yakışanı
ise kadınla erkeğin birlikte oynaması.
Horonun
kaçgöç olmadan kadın erkek el ele oynanması, Türk toplumunda cinsiyet
eşitliğinin önemli bir göstergesi. Ayrıca horon kadın ve erkek dayanışmasının
güzel bir örneği. Kadın olmadan erkek, erkek olmadan kadın olamaz. İkisi bir
elmanın iki yarısı. Elmayı ikiye bölsek, her parçayı bir yana atsak ikisi de
çok geçmeden çürür. Çürüyen varlık da bir işe yaramaz. Bu nedenle kadın ve
erkek yan yana olmalı kendi sağlıkları ve toplumun geleceği için. İşte, horon
bu toplumsal gerçeği yüzümüze çarpar her oynandığında.
Gençlerin
canlandırdığı kalandar gösterisi, aslında hem Trabzon’umuzda hem de ülkemizde
sağlam ve sürekliliği olan aile bağlarının simgesel anlatımı. Eski yılı
simgeleyen yaşlı erkekler aile büyükleri, yeni yıl ise gençlik ve gelecek… O da
en çok genç ve güzel bir kıza yakışır. Her zaman toplumuzda deneyimli,
güngörmüş yaşlılar; gençleri ve çocukları korur. Onlara tehlikeler karşısında
kol kanat gerer. Bu durum, kuşaklar boyunca sürüp gider. Böylece ailenin ve
toplumun sürekliliği, ulusun varlığı, yurdun bütünlüğü güvence altına alınır. Ayrıca
simgesel oyunlarla ve sevgiye, saygıya, güvene dayanan büyüklerle küçüklerin
ilişkisi deneyimlerin kuşaklar boyunca aktarılmasını sağlar. Burada anlatılmakta
olan genç kızın korunması özelde Trabzon, genelde tüm ülkemizin erkeklerinin
namusları saydıkları kızlarını ölüm pahasına korumasıdır.
Kalandar
gecesi canlandırması bittikten sonra yöremizin tanınmış kemençe sanatçısı Yusuf
Cemal Keskin, sahneye çıktı. Türküleriyle coşturdu salonu. Ardında genç
türkücüler çıktı sahneye.
Kalandar
gecesi yedi evden un ve tuz toplanır. Yedi çitten mertek (tahtadan yapılan çit)
sökülür. Yedi çeşmeden su alınır. Un, tuz ve sudan hamur yoğrulur. Merteklerle
ateş yakılır. Yapılan tuzlu hamur pişirilir bu ateşte. Böylece tuzlu kalandar
çöreği yapılır. Bu çörekler; büyük küçük, genç yaşlı, uzak yakın demeden tüm
komşularla paylaşılır. Çöreğin bereketi, yaşamı simgeler. Çöreğin ununu,
tuzunu, suyunu, odununu toplayıp getirmek ortak emek gerektirir. Ortak emekse
paylaşma ve dayanışma duygusunun toplumda yerleşmesini sağlar. Bir toplumu
ayakta tutan, onu ulus yapan, geleceğe güvenle bakmasını sağlayan paylaşma ve
dayanışman geleneği değil mi? Bu nedenle paylaşma ve dayanışmayı kişisel çıkarlara,
bencilliğe kurban etmeyelim. Dayanışma ve yardımlaşmanın yitip gittiği uluslar,
zamanla çözülür. Bu da ulusun felaketi olur.
Yeni
yıl kutlamaları, Türklerin yaşadığı her coğrafyada yapılır. Bölgesel ve
iklimsel koşullara göre birtakım değişiklikler görürüz bu kutlamalarda. Tarihin
derinliklerinden gelen bu güzel geleneğimizi, ideolojiye dönüşmüş yozluğa, yurtsuzluğa
kurban etmeyelim. Toplumu ayakta tutan kültürüdür.
Kalandar
gecesinde birçok yerdeşimiz, dostumuz ve komşumuzla bir arada aynı duygu ve
düşünceyi yaşadık. Söyleştik. Bir arada olmanın sevinç ve mutluluğu içinde
söyleştik.
Kalandar
gecesinde bizleri çocukluğumuza götüren izlencenin hazırlanmasında emeği geçen
başta TDF Genel Başkanı İsmail Şatıroğlu olmak üzere, federasyon yönetim
kurulunu, kadın ve gençlik kollarına binlerce teşekkür… Yeni kalandar
gecelerinde yerdeşlerimizle buluşmak en büyük dileğimiz.
Adil
Hacıömeroğlu
19
Ocak 2025
Değerli Adil öğretmenim ,Kalandar kutlaması,etkinliği Karadeniz kültürünü tanıtmayı ve yaşatmayı amaç edinmiş.Birlikteliğin dayanışmanın geleneklerin önemi büyük..👏👏Etkinlikte konuşmalar, ninni söyleme, kostümlü ziyaretler, kültürel temsiller ve horon gibi geleneksel adetler misafirrlere sunulmakta🍀Adil öğretmenim , öyle güzel anlatmışsınız ki , kutlamayı hissettirdiniz .Ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Karadeniz ‘in geleneklerini çok beğeniyorumSürdürülebilirliğin devam ettirilebilmesi dileğiyle 🙏🏻💐🍀Var olunuz.Fulya Kırımoğlu👩
YanıtlaSil