YARIYIL DİNLENCESİ


İlk ve orta dereceli okullar, 17 Ocak 2025 Cuma günü birinci dönemi sonlandırdı. Öğrenciler karnelerini aldı.  Böylece öğrenciler, yarıyıl dinlencesine girdi. Bu dinlencenin amacı, öğrencilerin dinlenmesini sağlamak az da olsa.

Peki, öğrenciler dinlenebilecek mi? Bazıları için dinlenmek çok zor… Çünkü öğrencilerin büyük çoğunluğuna ödevler yüklenmiş soluk alamayacakları kadar. Kimileri dersaneye gidecekler dinlence boyunca. Bundan da anlaşılacağı üzere çocuklara rahat yok!

Cuma günü karneler verilecek ya, günler önce televizyonlarda kayak yapılan yerlerden, tesislerden görüntüler yayımlanmaya başlandı. Kayak tesislerinin dinlenceye girecek öğrencileri beklediği anlatılmakta ballandıra ballandıra. Karnesini lamadan kayak yapmaya giden ailelerin, çocukların görüntüleri yayımlanıyor. Onları çok mutlu gösteren söyleşiler, evlerinde ekran başındaki çocukların gözlerine sokulmakta adeta.

Televizyonların derdi, dinlenceye giren çocukların mutlu, yararlı bir zaman geçirmesi değil; dağlardaki otellerin dolması. Sanki dinlenceye giren çocukların hepsi kayak yapmaya gidecekmiş gibi bir yayın var televizyonlarda. Aileler kayak bölgelerine gitsinler diye çocuklar resmen kışkırtılmakta.

Ülkemiz büyük bir ekonomik bunalımdan geçmekte. Ailelerin çoğu, çocuklarının önüne temel besin kaynaklarını getirememekte. Beslenme yetersizlikleri üst düzeyde. Eve ekmek alamama kaygısıyla sabahleyin uyanan anne ve babalar, televizyonlardan kayak yerlerine gitme haberleri onların yüreklerini erim erim erimekte üzüntüden. Çocuklar, anne ve babalarına herkesin kayak yapmaya gittiğini, kendilerinin niye evde oturmak zorunda olduklarını ağlayıp sızlayarak sormakta. “Çocuk yoktan anlamaz.” atasözümüzü uslarına bile getirmiyor yayıncılar. Çocukları tinsel sağlığı umurlarında bile değil.

Ekmek bulamakta zorlanan öğrenciye dağlardan kayak görüntüleri göstererek içlerini yakan televizyonlara ne demeli?

Belki de öğrencilerin yüzde birinin kayak yapma olanağı bulabildiği bir ülkede, böyle bir yayıncılık anlayışı hangi vicdana sığar? Toplumun çok azı varsıl mutlu azınlıktan oluşmakta.  Halkımızın çoğu yoksulluğun pençesinde debelenmekte.

Ülkemiz gerçekleri göz önüne alınarak yayıncılık ilkeleri belirlenmeli. Gerçeklerden uzak bir yayınla olanaksızlıklar içinde yaşama tutunmaya çalışan çocukları, mutsuz etmek niye?

Beklerdik ki televizyonlar, ülkemiz koşullarını düşünerek öğrencilere dinlenceyi yararlı ve verimli geçirmeleri için usçu öneriler sunup yarıyıl dinlencesini zehretmesinler. Onlara bu kısa dinlencede kitap okuma alışkanlığı, doğayı tanıma fırsatı, var olan olanaklarıyla spor yapma alışkanlığını kazandırma, bilimi sevme, arkadaşlarıyla hoş zaman geçirme, ailesiyle paylaşmanın mutluluğunu yaşamaları için önerilerde bulunmak en doğru yol değil mi?

Çocukları düşlerinde bile göremeyecekleri bir kayak dinlencesine özendirmekteki amaç ne? Bunun o çocuklar üzerinde yaratacağı tinsel sorunları, özgüven yitimlerini düşünmemek yakışık alır mı? Bir yayını yaparken bunun topluma yapacağı olumsuz etkileri düşünmemek nasıl bir sorumsuzluk?

Çocuklar, ekranlardaki kayak görüntülerine baktıkça içleri eriyip gidiyor. Çok üzülüyorlar. Onların bu durumunu gören anne ve babaları ise çocuklarının üzülmeleri karşısında mahvoluyorlar. Dinlence, dinlence olmaktan çıkıyor; ailecek derin üzünçlerin yaşandığı bir cehenneme dönüyor.

Öğrenciler bizim, ülkemizin çocukları… Onların eğinsel, tinsel sağlıklarını korumak hepimizin görevi… Televizyonlar da kendilerini bu görevin dışında tutamaz. Çünkü Türkiye’nin olanaklarıyla var oldular. Çocuklar, geleceğimiz… Geleceğimize zarar vermek, bir yayıncılık izlencesi olamaz.

Öğrencilerimizin tümüne mutlu, yararlı, verimli, sağlıklı dinlenceler dilerim.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  18 Ocak 2025

 

3 yorum:

  1. Değerli Adil öğretmenim,

    Türkiye’deki yarıyıl tatilinde öğrencilerin aşırı ödevler ve maddi kısıtlamalar nedeniyle dinlenememesini yanlış buluyorum.. Medyanın, çoğu ailenin erişemeyeceği kayak gibi pahalı aktiviteleri teşvik etmesini sorguluyor ve daha erişilebilir etkinliklerin desteklenmesini öneriyor. Yazınızda okuma, doğayı keşfetme ve aileyle zaman geçirme gibi anlamlı faaliyetlerin tatilde teşvik edilmesi gerektiği deneyimlerinizle öneri de bulunmuşsunuz.Temennilerim benimde aynı görüşte …Adil öğretmenim çocuklar sevdikleri sporları yapacaklar hem beyinleri, hem de bedensel , tinsel durumlarına iyi olacak . Sosyal aktiviteler , arkadaşlık, özgüvenleri artırır..Elinize, ruhunuza , usunuza, yğreğinize sağlık👏👏📚🍀💐Varolunuz .Saygılarımla🙏🏻Fulya Kırımoğlu🙋‍♀️

    YanıtlaSil
  2. Cok guzel konulara deginmissiniz ,Çocuklarimiz ogrenlerimiz tarafindan ödeve bogulmuş ,dersaneler bir hafta hizlandirilmis egitim programi baslatmıs,ara sinif ogrencilerimiz kurstan kursa kosturuluyor ,bu nasil bir dinlence anlamis degilim . Zaten egitim yok,,ogretim de bitmis maalesef.

    YanıtlaSil
  3. hocam orta ve dar gelirli ailelerin çocukları inanın o görüntülerden etkilenmez.çünkü bilir babasının ekonomik durumunu ve gerçekçi olmayan hayaller kurmazlar.Ben de öğretmen cocuguydum.Babama yük olmamak için ihtiyaç dışı talebim hiç olmazdı.Gerci devir değişti ama tüm çocuklar bilir ailesinin durumunu.

    YanıtlaSil