Toplumumuz, son yıllarda her türlü ayrımcılık tohumları ekilerek birbirine düşürülüp bölünmek istenmektedir. Ayrıca gittikçe yoksullaşan kesimlerle varsıl kesim arasındaki kopukluk ve yabancılaşma da artıyor. Sıkıntı çekenin derdine ortak olmak gibi bir kaygıdan hızla uzaklaşıyor toplum egemenleri.
Çocukluğumun ilk günlerinde doğup büyüdüğüm köyümde öğrendiğim bir geleneği ve bu gelenekteki duyarlılığı anlatarak yazımı sürdürmek istiyorum. Doğu Karadeniz’in güneye bakan şirin bir köyüydü burası. Çocukluğumda halkın asıl geçim kaynağı fındık, fasulye ve mısırdı. Zamanla bunların yerini çay aldı.
Fındıklar içlenip yenecek duruma gelince biz çocukların da bayramı başlardı. Onları toplayıp harmanlayacağımız, sonra da ayıklayacağımız günleri iple çekerdik. Fındığı dişimizle kırmamayı öğrendik ilkin. Sonra da “kardeş payı”nı. Fındığı kırınca çok nadir de olsa içinden ikiz meyve çıkar. Fındıktan ikiz iç çıkınca çok sevinir, bunun büyük bir şans ve tanrısal lütuf olduğunu düşünürdük. Fındıktan çıkan meyvelerin ikisini birden yemeyi ayıp sayar, hatta haram yemekle eşdeğer kabul ederdik. Bu da büyük bir vicdan azabı demekti. Fındık içlerinden birini, fındığı kıran yer; diğerini ise yanında bulunan birisine “Kardeş payı!” diyerek sevinçle uzatırdı. “Kardeş payı!” sözü ağızlardan sevgi, coşku, mutlulukla çıkar; törensel bir büyünün tılsımını taşırdı. Tercih edilen kişi de büyük bir mutlulukla ikramı kabul edip ağzına atardı. Yan gözle birbirimize bakar, adeta yarış içinde fındıkları kırarak bir an önce “kardeş payı”na ulaşmayı amaçlardık. Daha çok ikiz fındık içi, daha çok kardeş demekti; daha çok kardeş de daha büyük mutluluk ve paylaşmanın iç rahatlığı. Paylaşmanın, kardeş olmanın hazzını defalarca tatmak kadar güzel bir şey yoktur sanırım.
Yıllar su gibi akıp gitti, yarım yüzyılı devirdik kısacık ömrümüzde. Yaşamımda birçok şey değişti acısıyla, tatlısıyla. Ancak değişmeyen de birçok şey var. Bunlardan birisi de “kardeş payı”. Kuruyemişçilerden kabuksuz ve kavrulmuş fındık alıp yemeyi sevmem. Oldum olası kabuklu fındıkları kırarak yemek, bana keyif verir. Fındıkları her kırışımda merakla ikiz içlerin çıkmasını beklerim. Çıkınca da çocukluğumdaki coşkuyu aynen yaşarım. Yanımda kim varsa “Kardeş payı!” diye haykırarak hakkını veririm. Bazen birden fazla kişi olunca, onlara da: “Bekleyin, sizin şansınıza da ‘kardeş payı’ çıkacak” der ve fındıkları kırmayı hızlandırırım, daha çok kardeş ve “kardeş payı” için.
“Kardeş payı” alışkanlığı yaşamımı da biçimlendirmiştir. Önemli ve vazgeçilemez yaşamsal ilkeyi benimsememde bu halk geleneğinin büyük bir etkisi olmuştur. Dünya nimetlerinin de fındık içi gibi olduğunu düşünür, bunları tek başıma tüketmenin ayıp, hatta haram olduğunu aklımdan çıkarmam. Çocukluğumda bilincime işlenen “kardeş payını yememe” anlayışı yaşamıma yön verir.
Milyonlarca insanın açlıktan öldüğü dünyamızda, yüz binlerce kişinin açlık sınırında yaşamak zorunda bırakıldığı ülkemizde “kardeş payı”nı çok az insanın düşündüğünü biliyoruz. Bu da bizi kaygılandırıp üzüyor. Nerdeyse nüfusun yarısının asgari ücretle çalışmak zorunda bırakıldığı ve birtakım kişilerin de “deveyi havutuyla yuttuğu” ülkemizde “kardeş payı”ndan söz edilebilir mi? Özelleştirmeler sonucunda işinden kovulan ve “ikramiye” olarak da cop ve biber gazı reva görülen işçilerimizin, yöneticilerimizce nasıl bir “kardeşlik duygusuyla kucaklandığını” hayretler içinde izlemiyor muyuz? Ürününü satamayıp isyan eden köylüye gösterilen davranıştaki zalimliğin, yürekleri nasıl burktuğunu görmüyor muyuz? Şehit ailelerinin gözyaşlarına, gözyaşlarımızı katmadaki toplumsal ve yönetimsel cimriliğimizin, toprağımızı nasıl da kuruttuğunun farkında değil miyiz? Kuruyan, verimsizleşen, çoraklaşan topraklarda kardeşlik tohumlarının yaşam bulup gelişemeyeceğini anlayamıyor muyuz?
Toplumda adil bir paylaşımı sağlamak, zayıfı korumak, zalime fırsat vermemek için “ayıp” ve “haram” kavramlarının sözde kalmayıp yüreklere kazınması gerekir. Hakk’a inancın da, saygının da temlinde bu vardır. Haksızca bir iş yapanın, insanları dolandıranın, adaletsizliği adaletmiş gibi topluma sunanların; toplumda kabul görmesi felaketlerin en büyüğüdür.
O zaman bize ne oldu da böylesine güzel, birleştirici, insanlık dolu geleneklerimizi ve yaşam alışkanlıklarımızı terk edip zalim bir düzenin esiri olduk? Üç kuruş için birbirini boğazlayan, insanların gözünün içine baka baka türlü yalanlarla cambazlık yapanlar nereden geldiler? Yüreklerden “kardeş payı” anlayışını nasıl yok ettik?
Yukarıdaki sorular daha da çoğaltılabilir. Bunları yanıtlamak ise çok kolay. Amerikalı kovboyların ve Suudi Vahabiliğinin hoyratlığı egemen oldu ülkemize. Yıllardır bizi biz yapan, bizi insan yapan değerlerimiz tartışmaya açıldı ve onlara saldırıldı. Vahşi kapitalizm ve ortaçağ karanlığı, ahtapot gibi çelik kollarıyla her yanımızı sardı. Bizleri mekanik aygıtlara dönüştürme çabası içindeler. Sömürü düzeninin önündeki en önemli engeller ise insanlık değerleridir. Bu yüzdendir ki insanlığımıza ve değerlerimize saldırıyorlar.
Yurdumuzun her köşesinde “kardeş payı”na benzer birçok gelenek olduğunu biliyoruz. Bu yüzdendir ki yıllardır ayrım gözetmeden türlü inanç ve kültürler bu topraklarda kardeşçe yaşamıştır.
Keşke ülkemizin her yanı fındık bahçeleriyle dolsa, biz de harman zamanı fındıkları kırıp yerken “Kardeş payı!” diyerek her yana haykırabilsek…
Adil Hacıömeroğlu
7 Ocak 2010
11 Ocak 2010 tarihli Ulus Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Not: Yazılarımı http://adiladalet.blogspot.com adresinden okuyabilirsiniz.
Ne güzel söylüyorsunuz Adil bey : " kardeş payı".
YanıtlaSilAynı davranışı biz de yapardık çünkü. Evde kardeşler arasında veya sokakta arkadaşlar arasında , çerezlerimizi bir sana , bir bana yapardık. önemli olan yiyeceğimizde başkasının gözü kalmamasıydı .Öyle yetişmiştik. Hala , ender bulunan birşey elime geçtiğinde paylaşmak isterim.
Haklısınız , "çıkar" kelimesi 80 lerde okyanus ötesinden ithal edildi.Daha önce kullanmazdık pek bu kelimeyi ...sonrasında da olanlar oldu.
Allah "seviniz" diyor , biz birbirimizin boğazına sarılıyoruz.
Bugünkü küresel sistemde , hakça paylaşıma yer yok . Zengin ve fakir arasındaki fark her geçen gün artmakta sistem kendi kendini zora sokmaktadır...teşekkür ederim ...
Öncelikle keyifle okuyacağım fikir insanlarından bir tanesine daha ulaştığıma inanıyorum. kardeş payı inanan ve ya inanmayan insanlar için hakkıyla ödendiğinde asıl "şeriatin" -ki bence şeriat Yüce Mevla'nın insanların bedeninde ve ruhunda var olan değerliliğidir- göstergesidir.Yazık ki şu an devletin gelirlerini akrabalarına ve yandaşlarına kardeş payı yapan ve her kelimeye besmeleyle başlayıp hamd ile bitiren zihniyet tarafından yönetilmekteyiz. onlar kardeş payını bilemezler onlar Allah'ın peygamberini bilemezler onlar sonradan görme hırslarının kendilerine kazandırdığı hırsızlık ve daha da ahlaksız bir karakterle Tanrı'yı oynayan firavun gibiler. Ergenekon ya da manas ya da bir gün diriliş destanı gerçek olacak kanaatindeyim güzel günler için umudumu yitirmiyorum. Bir gün insanlar Allah'ın kendilerine bahşetmiş olduğu insanlığı iyice anlayacak ve bunu felsefe yapıcak. Tekrar teşekür ediyorum kaleminize ve özünüze sağlık. Baki saygılar. Deniz OTLU
YanıtlaSilSevgili öğretmenim, yazınızı çok duygulanarak okudum.Bende de çok anıları çağrıştırdı.Ço cuklarım küçükken muzlar büyük olduğundan paylaştırıp veriyordum. Küçük kızım iki yaşında,resimli kitaptan nesneleri gösteriyor soruyorum,nedir.Sıra muza geldi bu nedir? Küçüğüm kesin bir dille "paylaşılan"dedi.Ben onlara paylaştırırken dememişim bu muzdur.Paylaşın demişim.
YanıtlaSilSelam ve sevgiler Arzu Baydur Sariyer
işte özlenen manzara yazınız, kardeş payı yıllarca paylaştık nedense son yıllarda kardeşlik anlayışımıza gölge düşürdüler bizleri birbirimize karşı sağır ve kör ettiler iç hesaplaşmaların dış hesaplaşmaların gebeliklerin kucağına ittier ve bunada açılım dediler neyin açılımıysa maalesef bazı kesimerde bu olumsuzluklara destek vermekteler en güzel şarkılarımızı en güzel paylaşımlarımızı gelin alıp damat verdiğimiz kardeşliğimizi darbelemeye çalışmaktalar yüreğim ürpermekte oynanan oyunlara sessiz kamanın acısını yaşamaktayız...Belman AYDOĞAN...
YanıtlaSilBen sizin kardeş payı olarak örneklediğiniz ve daha sonra paylaşıma ağırlık verdiğiniz yazınızı duygu yoğunluğu yaşayarak okudum. İnsan sosyal bir varlıktır. Toplumda paylaşabileceği değerleri vardır. Paylaşmak kişiye mutluluk verir ve insan olmanın gereğidir. İster özel yaşamımızda, ister toplumsal yaşamda paylaşmak güzelliklere ve üzüntülere, mutluluklara ortak çıkmak demektir.
YanıtlaSilDüşünsenize, özel yaşamımızda, çalışan eşlerin birinin bütün sorumlulukları üstlenmesi, yerine getirmesi, diğerinin hiçbir paylaşım göstermemesi ne kadar acıdır. Bu tip ailelerde çocuklara paylaşım konusunda ne kadar model olunabilir ki? Paylaşım konusuna ilk önce ailede yer verilmelidir. Paylaşım, yalnızca belli şeylerin değil, insan hayatına damga vuran her konuda yapılmalıdır. Paylaşmak aile yaşamına ne kadar damgasını vurursa topluma da çok sağlıklı bir şekilde yansır. Ama biz geleneksel TÜRK AİLESİ olarak evdeki hâkimiyeti tek kişiye yüklemişiz. Çocuklara ve kadınlara yeteri kadar söz hakkı tanımamışız. Hele çocuklarımızı ortak kararlarımıza katmamışız, onların düşüncelerini bizimle paylaşmalarını engellemişiz. Eee… Burada paylaşım yüzeysel birtakım ifadelerle sınırlıdır. Bu gerçek anlamda bir paylaşım asla değildir, bu kişinin diğer kişiler üzerinde tahakkümüdür. Sizin kardeş payı örneklemeleriniz gerçekten çok güzel.
Güzel değerlerimizin yerini kin, nefret, ihanet, çıkar çatışmaları aldı. Bırakın paylaşmayı, insani duygularımız yok edildi. Her gün iç karartan haberlere baktığımızda yozlaşmış, değerlerini yitirmiş, güdülen, iradesini kullanamayan bir toplumla yüz yüzeyiz. İnsanlar anlık birbirlerini yok etme girişimlerinde bulunabiliyorlar. Adına SEVGİ dediğimiz kutsal duygu yok ediliyor. Sevginin olmadığı yerde paylaşım asla mümkün olmayacaktır. Öncelikle sevginin, ailede ve okullarda kesintisiz öğretilmesi gerekmektedir. Saygı ve teşekkürlerimle güzel yazınızdan çok etkilendiğimi belirtmek istiyorum.
Şüphesiz ikiz fındıklar bir simge.. bize unutulan iyi şeyleri çağrıştıran.. ülkenin ne var ne yok bütün nimetlerine de böyle bakan ve yaklaşan adil bir biçim arıyoruz.. önce ülkemizde herşey bizim için kardeş payı olacak sonra da bütün dünya ie kardey payı yapacağız, veya ikisi birden..
YanıtlaSilSÖZ SIRASI GELDİĞİNDE MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN KARDEŞİDİR DERLER VE SİSTEMALOJİK BİR MÜSLÜMAN KARDEŞLER SİYASETİYLE MUHAFAZAKAR DEMOKRATLIK İDDİASINDA BULUNURLAR.KARDEŞLİK GERÇEKTEN AİLEDEN BAŞLIYARAK VERİLEN ÇEVRE VE DOST ENTEGRASYONUYLA BÜYÜYEN BİR OLGUDUR.SADECE YOLDAŞLIKLA KURULMAYA ÇALIŞILAN BİRLİKTELİKLERDE POLİTBÜRO BENZERİ DARKADROCULUK EGEMENLİĞİ VE MEVKİİ GÜÇLÜLÜĞÜ YARATILMIŞTIR.DİNSEL DE OLSA İKTİDARLARIN DA VERDİĞİ BUNDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR YANİ TANRI,ALLAH AŞKINA?TANRISAL PAYDA HEP BEŞPARMAK BOYU AKLA GETİRİLİR VE ADALETSİZ BİR DAĞITIMLA HAK YERİNİ BULUR.SİZİN KARDEŞ PAYINIZDA DA FINDIK HARMANINDAKİ TANRISAL TESADÜFÜ İKİZLERİN ÇIKMA ORANINDAKİ PAYDIR ANCAK.KEŞKE KURBAN ETLERİNDEKİ PAYLAR HAK OLSAYDI.YARISI AİLEDE KALMAK KOŞULUYLA EŞİT PAYLARA BÖLÜNEN HAKLAR İHTİYAÇ SAHİPLERİNE VERİLİRKEN HATTA EVDE KALAN ET HAKKINDAN YAPILAN ETLİ YEMEKLER TÜM KÖYHALKINA DAVETLE YABANCILAR DA DAHİL ZİYAFETE GİDERDİ BENİM KÖYÜMDE BU SOSYAL PAYLAŞIMI UNUTAMAM ARTIK KURBAN KESEN DE AZALDI PAYEDEN DE ZİYAFET ÇEKENDE?YÖRÜK
YanıtlaSilKalemine, yüreğine sağlık. Günümüzde bitirilen değer yargılarımızdan olan kardeşçe paylaşım konusunu yaşadığın olaylarla kaleme alman güzel olmuş...Emperyalizmin vahşice saldırıp yok etmeye çalıştığı ülkemizi ve değerlerimizi bugün eskisinden daha fazla sarılıp savunmamız gerekmektedir...bu yazınız insanlarımıza ışık tutup safiyane duygularımızın tekrar filizlenip gelişmesine ve büyüyüp koca bir ağaç olması dileği ile.....
YanıtlaSilAdil abi ne hoş geliyor biliyormusun kardeş payı söylerken, içimde birşeyler oluyar kardeş ya,keşke bunu daha yukarlara cıkarabilsekte kardeşden yakın olmaz ama bu sözü insanlık payı deyip insanlar birbirini sevmeyi, saymayı,paylaşmayı öğrense.
YanıtlaSilçok güzel bir yazı aslında gerçekler soğol abi
YanıtlaSilSeverek sıkılmadan okudum yazınızı.
YanıtlaSilBenide o eskilere fındık yerken kardeş paylarına götürdü. Fındıkta bu eş payı kesinlikle yemeyip mutlaka yanımızdaki ile paylasirdik. Sanki bu kardeş payını yiyince haram yemiş olurduk.
Sağlıcakla kalın.
Adil Öğretmenim,
YanıtlaSilkeşke ben de sizin doğup büyüdüğünüz o köyde yaşayıp
"Kardeş Payının" mutluluğuna erişebilseydim.
Bir dileğim olsaydı kendime bir erkek kardeş dilerdim
Kardeş payı , bereket fındığı ... Paylaşmanın sevincini anlatan çok kıymetli simgeler.Çok küçük de olsa insanca paylaşmanın miktarının olmadığını anlatıyor aslında .Yazınızın tarihi on bir yıl önce , bugüne gelindiğinde değil kardeş payı , kardeşin kardeşi görmediği birçok paylaşımın ortadan kalktığı, bencilliğin had safhaya vardığı günlerden geçiyoruz . Yediği , içtiği , gezdiği ile çevresini ezmeye çalışan bir gûruh oluştu ki içler acısı ... Bir sihirli değnek olsa ve fındık kabuğunun içine sığan kardeş payı yeniden kalplerde yerini bulsa ... Kaleminize sağlık öğretmenim .
YanıtlaSilHocam yüreğinize sağlık, ne güzel adetlerimiz var , annem anlatır evde olan lara rahmetli dedem paylaştırırmış…,Önce anneleri vefat eden kardeş çocuklarına sonra annem ve dayıma bu geleneği kardeş payı olarak anlatır annem , rahmetli babaannemde de .hatırlıyotum çok küçüktüm , leblebileri paylaşım yapardı.Gördüklerimiz , yaşadıklarımız bizlere paylaşmayı kardeş payının ne kadar önemli olduğunun küçük bir nesne , ya da yiyecek olsun hala bu alışkanlığımız devam ediyor . Ayrı şehirlerde olsakta 4 ‘ e böler paylaşırız.Sizin yüreklere dokunuşunuz ,anlatılınız keşke herkeste olsa neyi paylaşamıyoruz .Herşey sevgiyle paylaşılınca artar , insanı mutlu eder.Hocam Var olunuz.Sağlıkla kaleminize sağlık✍️👏🧿💐💙🙏🏻👩Fulya Kırımoğlu
SilDüşman vura vura bitirilmez ama vere vere bitirilir.
YanıtlaSilkardeş payı çok güzel bir kavram. insanların bölüşmesi paylaşması dayanışma ruhunu da arttırır. fakat sizin geçmiş zamandaki çocukluğunuz dönemindeki anılarınızda yaşattığınız bir fındığı paylaşma saflığı güzelliği maalesef yetişkin olunca insanlarımız içerisinde hakim olmuyor. tabii geçmiş dönemin koşulları ile bu dönemin koşulları da çok farklı maalesef şu anda yaşadığımız dönem bireyselleşmeyi ortaya çıkaran bir dönem. bireyselleşme ise insanların paylaşma duygusunu körelten bir hadisedir. düşünsenize siz çocukken bir fındığın içerisinden çıkan ikiz fındığı dahi paylaşırken maalesef şimdi nerede Karadeniz bölgesinde çok sıkça rastladığımız miras yüzünden o toprak kavgalarını hatta davalık olacak kadar ciddi boyutlara taşındığını hepimiz gözlemliyoruz. maalesef günümüz tüketim toplumu o geçmişin çocukça saflıklarını güzelliklerini bir kenara koymuş ve maalesef bencilliği ve açgözlülüğü ortaya çıkarmıştır. oysa bölüşmek paylaşmak adaletli olmak insanı insan yapan değerlerdir. bu yazınızda bu değerlere vurgu yapmanız beni çok mutlu etti. keşke yazınızı binler on binler yüz binlerce insan okusa. bir fındığın içerisindeki 2 fındığı paylaşma erdemliğini güzelliğini duygusunu tüm insanlar hissedebilse. hissedebilse de bencilce açgözlülük duygularından arınabilse
YanıtlaSil