İngiliz
ve Fransızların Çanakkale’yi denizden geçme düşünceleri, 18 Mart 1918’de suya
düştü. Bu nedenle karaya çıkarma yapmaya
karar verdiler. 24 Nisan 1915 akşamı
düşman güçleri hazırlıklarını bitirmiş, Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapmak için
sabahı bekliyorlardı. Akşam askerlerin tümüne sıcak yemek verildi. Her asker üç
günlük yiyecek ve 200 fişek yanına aldı. Birleşik düşman donanması da hazırdı.
Önce kıyılar donanmanın ateşiyle dövülecek, Türk direnişi yok edilecekti.
Ardından da karaya ayak basacaktı düşman çizmeleri.
25
Nisan sabahı düşman, ordumuzu yanıltmak için farklı yerlere yalancı çıkarmalar
yaptı. Amacı, askerimizi farklı yerlere dağıtarak gücünü bölmek, kafaları karıştırmaktı.
Asıl çıkarmayı, Arıburnu ve Seddülbahir’e yaptı düşman. Mustafa Kemal, başta
ordu komutanı Mareşal Liman Von Sanders olmak üzere komuta kademesini ısrarla
buralara çıkarma yapılacağı konusunda uyarmıştı. Ne yazık ki kıyıları savunması
gereken birlikler çok uzaktaydı. Liman Paşa, düşmanın karaya çıkmasına izin
verilmesini ve onları karada yenmeyi düşünmekteydi. Yarbay Mustafa Kemal ise
düşmanı karaya ayak bastırmamanın gereği üzerinde durmaktaydı.
Mustafa
Kemal’in 19. Tümen’i ihtiyattı. Yani yedekteydi Buna karşın Mustafa Kemal Bey,
çıkarmanın yapıldığı sabah, 57. Alay’la Arıburnu’na doğru hareket etti. 1. ve 3
taburlar sağında solunda dizilerek çalılar arasından ilerliyordu. Dağ bataryası
gelmekte gecikmişti. Buna karşın beklemedi, kıyıyı gözetleyerek ilerledi. Hızlanmak
için askerlerin sırt çantalarını bırakmalarını istedi. Askerler yanlarına yedek
mermilerini, matara ve ekmek torbalarını aldılar. Ayrıca temiz iç çamaşırlarını
alarak ekmek torbalarına koydular. Dört tane ağır makineli tüfek de
yanlarındaydı.
Çalıların
arasından ilerleyen taburları düşman göremiyordu. Emir Subayı Asteğmen,
komutanını uyardı fundalıklara bakması için. Askerler kirli çamaşırlarını
çıkarıp çalıların diplerine saklamışlardı. Temiz çamaşırları giyerek Allah’ın
huzuruna çıkmak için hazırdılar. Çünkü hepsi, şehit olacağını biliyordu. Bu
durum, herkesi çok duygulandırdı.
Mustafa
Kemal, ivedilik gösterdi. Bir an önce Arıburnu’na ulaşmak istiyordu. Atından
inerek alayı bırakarak yanında emir subayı, başhekim ve topçu komutanıyla hızlı
adımlarla yürüdü. Conkbayırı’na ulaştığında Arıburnu’ndaki düşman savaş ve
çıkarma gemilerini gördü. Düşman çıkarması başlamıştı. Saat, 10.00’du.
Elleri
yüzleri yara bere içinde, giysileri yırtık bir grup askerin koşarak
yaklaştığını gördü.
Askerlerden
biri: “Düşman efendim!” dedi heyecanla.
Askerlerin
arkalarından bir Anzak birliği gelmekteydi. Aralarında bir kilometreye yakın
uzaklık vardı. Conkbayırı, düşmanın eline geçmemeliydi. Henüz 57. Alay gelmemişti.
Askeri süngü taktırıp yere yatırdı. Düşman birliğinin komutanı bizimkilerin
ateş açacağını düşünüp kendi birliğini de yere yatırdı. Saatler 10.25’i
gösterirken öncü bölük yetişmişti. Hemen saldırı için emir verdi ve savaş
başlamış oldu. Hızır gibi yetişen bölüğümüz, direnmeye çalışan düşmanı süngüyle
yok etti.
Çok
geçmeden 57. Alay üç taburuyla yetişti başlarında komutanları Binbaşı Hüseyin
Avni Bey’le. Mustafa Kemal kısa bir toplantı yaptı komutanlarla. Bulundukları
yerin savunmasının ne denli önemli olduğunu anlattı onlara. Alay, savaş düzeni aldı.
Askerlerin tümü ellerini temiz vatan toprağına ve tüfeklerinin kabzalarına
sürerek kuru abdest aldılar. Savaşın tüm yazgısını değiştirecek olan saldırıyı
başlattılar. Düşmanın sütüne indiler dalga dalga. Ölümden korkmuyorlardı. Çünkü
şehit olmaya inanmışlardı, ant içmişlerdi yola çıkarken can vermeye. 27. Alay
da Arıburnu direnişin ön safındaydı. İki alay omuz omuza verdi düşmana karşı.
“Allah,
Allah…” sesleri yeri göğü inletirken bir milletin sonsuza dek varlığı için
Conkbayırı’ndan Arıburnu’na doğru akıyordu Mehmetçik. Mustafa Kemal, kendine
bağlı 77. Alay’ı, 27. Alay’ın sol yanına yolladı. Savaş alanına yetişen 19.
Tümen’e bağlı 72. Alay’ın bir taburunu hemen 57. Alay’a destek olmak için sürdü
cepheye. Savaş, iyice kızıştı. Anzaklar, beklemedikleri sert bir direnişle
karşılaşmışlardı.
Gün
boyu sürdü savaş. Mustafa Kemal, akşama doğru tüm cepheyi gezdi. Emrindeki
birlikleri denetledi. Mevziler sağlamlaştırıldı. Bu denetlemeleri yaparken ateş
hattında olmaktan korkmuyordu. Bu durum, askerlerin gözünden kaçmadı.
Komutanlarının yürekliliği, askerin savaşma azmini daha da artırdı.
Mustafa
Kemal’in Çanakkale kahramanlığı, ilk gün başladı. Emrindeki 19. Tümen yedek
kuvvet olmasına karşın düşman işgaline kendi kişisel kararıyla karşı koydu.
Gözünü kırpmadan tehlikenin üstüne yürüdü. İşte, kahramanlık budur. Gerektiği
zaman vatanı için canını hiçe saymaktır. Tehlikeyi önceden görüp sorumluluk almaktır
kahramanlık ve liderlik.
Çanakkale
utkusunun 110. yılında başta Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi
saygıyla anıyorum.
Adil
Hacıömeroğlu
25
Nisan 2025
Kalemine Efendi Kalan , Değerli Adil öğretmenim,
YanıtlaSilAnlatımınızla yine tarihe yolculuk yaptık 👏👏Engin bilgeliğinizle ders niteliğinde , tarihsel anlatımınız muhteşemdi.Usunuza, emeğinize sağlık🙏Var olunuz
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.🙏🏻🌹🇹🇷
Ruhları şad, mekanları cennet olsun …❤️🇹🇷
Her daim vatan, toprak , bayrak sevdalılarına selam olsun🙏🏻😌❤️🇹🇷Fulya Kırımoğlu
teşekkürler paylaşım için
YanıtlaSil19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 25 Nisan 1915’te, Çanakkale Kara Muharebelerinin ilk günü 57. Alaya verdiği tarihi emir.
YanıtlaSil“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir."
Adil Adalet bey yine enfes bir yazı yazmış.Sanki mükemmel bir savaş filmi izlerken ki heyecan ile okudum yazıyı.Ne büyük kahramanlık ne büyük bir cesaret ne büyük bir yürek ne büyük bir destan işte bağımsızlık mücadelemiz Çanakkale Savaşı'nda başlamıştır. büyük kahraman eşsiz lider Mustafa Kemal'in zaferlerle dolu hayat hikayesinin belki de en epik olanıdır Çanakkale savaşı.