19 Ekim günü Çukurca’da yirmi dört vatan evladı hain tuzakta can verdikten sonra basın organlarının büyük çoğunluğundaki yayınlar, ulusumuzun moralini oldukça bozdu. Hemen hemen her gün şehit verdiğimiz son bir ayda hala PKK’ya övgüler düzen kimi yorumcuların varlığı halkımız arasında öfke birikimine neden olmakta. Ben de öfkemi içime gömüp şehitlerimizin acısını yüreğimin orta yerinde duyumsayarak televizyon ekranlarındaki saçmalıkları izlememeyi yeğledim. Burada yapılmak istenen, dünyanın en eli kanlı örgütünü aklama çabasında.
Uykusuz geçen bir gecenin sabahında birkaç gazete (Ne yazık ki iktidar güdümünde olmayıp gerçekleri yazan gazete sayısı çok az.) alarak yollara düştüm. Trafik çilesini hafifletmenin en iyi yolu, yolculukta bir şeyler okumak. Gazetelerde şehitlerimizin ilginç yaşam öyküleri var. Hepsinin benzer,hüzün dolu kısa geçmişleri. Sanırım en acıklısı da Şehit Çavuş Birol Elmas’ın Adapazarı’nda yaşayan ailesinin yürek burkan yaşamı. Elektriği kesik bir barakada biri özürlü üç çocukla verilen bir yaşam kavgası. Devlete meydan okuyanların kaçak elektrik kullanım bedelleri, tüm Türkiye’deki tüketicilerin faturalarına yansıtılırken Çukurca’da hain pusuda bölücü örgütün kurşunlarına hedef olan Birol’un barakası kapkaranlık. Tüm yoksulluğa ve olanaksızlığa karşın isyan yolu yerine, vatan hizmetini seçen kocaman yürekli canların ışıldattığı derme çatma barakada yaşama tutunuş.
Gazetelere dalmış gitmişken Bakırköy’e geliyorum. Birkaç arkadaşla ayaküstü sohbet ediyoruz. Zaman hızlı akmakta. Geç kalacağım kaygısı... Saat on bir olmadan hızlı adımlarla uçarcasına Ataköy 5. Kısım Camisine ulaşıyorum. Yoğun güvenlik önlemleri alınmış. Cami avlusuna girmek yasak. Arka kapıdan caminin ağaçlıklı bahçesine giriyoruz. Her yaştan, her sınıftan insanlar, çok geçmeden her yanı dolduruyor. Herkeste üzüntüyle karışık bir öfke. Ancak cami avlusunda yurttaşın cenaze namazı kılması yasak. Şehit cenazelerinin muhalif gösterilere dönüşmemesi için özel bir gayret gösterilmekte. Hele cuma ve cenaze namazını kıldıran imamların “alkış yapılmaması ve slogan atılmaması” yolundaki telkinleri dikkat çekici. Cami avlusunda şehit aileleri ile protokole mensup kişiler var. Şehit cenazelerinde AKP yöneticileri halkla temastan özellikle kaçınmaktalar.
Cami avlusundaki kadınların sayısı, neredeyse erkeklerden çok. Protestolarda kadınlar daha etkin. Anneler, eşler, yavuklular… Mehmetçikleri bağırlarına basıyorlar. Hemen herkesin elinde al bayraklar.
Şehitlerin cenazesinde en ilgi çekici katılım liselilerden. Çoğu okul üniformalarıyla gelmişler. Bir ağacın altında bir kız öğrenci grubu dikkatimi çekiyor. Telaşla geri dönüş paralarını denkleştirmekteler. Avcılar’dan gelmişler. Ailelerinin haberi yok, okul idaresi izin vermemiş. Çok heyecanlılar. Ayaküstü söyleşiyoruz. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e bağlılıkları göğsümü kabartıyor. Az ötedeki liseli erkek öğrenci grubuna yaklaşıyorum. Onlar, Kocasinan’dan yürüyerek gelmişler. Harçlıkları olmadığından yine yürüyerek dönecekler evlerine. Bakırköy’ün çeşitli liselerinden öğrenciler doldurmuş her yanı. Hepsi pırıl pırıl, yurt sevgisiyle dolular.
Liseliler cenaze bitiminde toplanarak “Anne üzülme, evlatların yanında!” sloganını haykırıyorlar; saf, temiz, taze sesleriyle yürekten.
Yakamda Şehit Asteğmen Bilal Özcan’ın ve Şehit Er Eyüp Çolakoğlu’nun fotoğrafları durmakta. Gencecikler… Cennet bahçesindeki melekler gibi temiz yüzlerinden, insan bakışlarından ayıramıyorum gözlerimi. İçim öfke ve isyanla dolu. Böylesine güzel insanlara nasıl kıydınız kör olasıcalar, diyorum. Gözümde Bilal ve Eyüp’ün bakışları, kulaklarımda liselilerin haykırışlarıyla eve dönüş yolundayım. “Acaba!”, diyorum kendi kendime: “Adapazarı’ndaki şehit Birol’un barakasındaki elektrik, borca takılmadan ne kadar daha yanacak?” Ortadoğu’daki petrol savaşı ve ülkemiz siyasetçisinin gafleti önümüzdeki günlerde kaç tane daha fidanımızı toprağımızdan söküp götürecek?
Kadınların, gencecik liselilerin her yaşta yurttaşın sahip çıktığı şehitlerin koruduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak o kadar kolay mı sanıyorsunuz?
Adil Hacıömeroğlu
21 Ekim 2011
Not: 24 Ekim 2011 tarihli Kent Yaşam Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazılarımın tümünü http://adiladalet.blogspot.com’dan okuyabilirsiniz.
bu millet.. Doğru birdir söylemini dillendirmeye tüm benliğince devam edecektir. bundan kimsenin şüphesi olmasın.doğruların içinden hain zihniyetler ancak bu şekilde temizlenebilir..saygıyla
YanıtlaSilŞehit ölümleri arttıkça halk birbirine daha çok kenetlenmekte.Asla yıkılmayacağız daha çok kin ve öfkemiz ABD ve AB soysuzlarına çoğaldıkça bizlerden Atatürk 7-70'şe gençliğinden korksunlar.Milyar kişi Obama milyar kişi Hitler gelse karşımıza,onbinlerle yine kazanırız.Kanımızdaki asil kan,duruşumuzda ki asalet tek vucut olduğumuzda nükleer bombaya eş değerdir.Hodri Meydan.Biz kazanacağız,Türkler kazanacak.Ey..Yüce Türk Ulusu duruşunu bozma;bir Türk Dünya'ya bedeldir.Ne Mutlu Türk'üm Diyene...
YanıtlaSilEline sağlık yanlız şehit sayısı 24 değil 60 kara hareke ile bunları yavaş yavaş tamamlayacaklar.
YanıtlaSilDownload: eType1.com/f.php?FcQO9H
TEŞEKKÜRLER ADİL HOCAM.
YanıtlaSil.
BU OLANRDA PAYI OLAN TÜM MAKARNACILARA,AKPKK LILARA GELSİN BU BEDDUAM….AMİİİN DEYİN BE DOSTLARIM.
Gemiciğinizi batırsın,uçağınızı da düşürsün
Ocağınızı söndürsün Allah defterinizi dürsün.
Şehit acısı nasıl olur evlatlarınız da görsün,
Yetmez amaaaaaaaa,Allah belanızı versin.........
Kaleminize ve yüreğinize sağlık şehitlerimimiz acısını yüreğimizde hissediyoruz... Bu kaçıncı şehit 9 yıl iiçin yanılmıyorsam 980 şehit vermişiz... Artık gitgide acımızı bile sessiz yaşamamız isteniyor... DURSUN ARTIT YETER diye bağıramıyoruz tepkimizi bile kısıtladılar...
YanıtlaSilYasaklı bir ülkede şehit aileleri ne acılarını ne de tepkilerini gösterbiliyorlar...Fakirin fukaranın çocukları hepsi sanki seçilmişler ölüme gönderilmek üzere bıktık bu siyasetçilerden , bıktık ...Aklını kullanmayanların başına pislik yağmaya devam ediyor...Yeterki yalnış syaset yapanları görüp birlik olalım ...Teröre çzüm bulmayan bir yönetim istemiyoruz...Halkını hergün ağlatan bir yönetici istemiyoruz...