CHP’SİZ BİR TÜRKİYE Mİ?

AB, ABD sözcüleriyle AKP yöneticileri fırsat buldukça Atatürk ve Cumhuriyet’imizin kuruluş tarihiyle ilgili eleştiri adı altında karalama kampanyaları açarlar. Atatürk’ü diktatör, Cumhuriyeti de halka karşı bir yönetimmiş gibi gösterme çabaları var. “Tarihimizle yüzleşelim!” adı altında şanlı bir tarihi karalama gayretleri sinsice sürdürülmekte.

“Tarihle yüzleşme”nin sınırı nedir? Nereye kadardır? “Tarihimizle yüzleşeceğiz.” diye tarihe mal olmuş konuları deşerek yeni düşmanlıklar yaratmanın kime, ne yararı vardır?

Atatürk ve Cumhuriyet’e karşı saldırı kampanyasının zamanlaması ilginçtir. RTE’nin Suriye seferine hazırlandığı, Van depremiyle hükümetin enkaz altında kaldığı, Silivri tutuklularının ani ölümlerinin olduğu bir dönemde “Dersim” imdada yetişti. Böyle bir dönemde iktidar partisinin gündemi değiştirmek adına farklı konuları dile getirmesi olağandır. Kamuoyu, AKP’nin gündem saptırma taktiklerini çok iyi biliyor. Ancak bir CHP milletvekilinin Dersim konusunu gündeme taşıması AKP’ye can simidi olmuştur. Ama en önemlisi, açıklamanın içeriğinde yer alan sözlerdir.

“Dersim katliamının sorumlusunun devlet ve o dönemin CHP iktidarı olduğunu” söylüyor CHP’li vekil. Sonrasında da şöyle sürdürüyor sözlerini: “Mustafa Kemal Atatürk'ün katliamdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını da dile getiren Aygün, ‘Bu dönem boyunca izlenen bütün politikalarda Atatürk devletin başındadır.’ (Zaman Gazetesi)” Nedense Cumhuriyet’in kuruluş dönemiyle ilgili konuşan CHP’liler, hep Zaman Gazetesi’nde manşet oluyorlar, dikkat çekici değil mi? Hem de 10 Kasım’da bu sözler söyleniyor. Bir CHP’li milletvekilinden 10 Kasım’da beklenen; Atatürk’le ilgili saygı çerçevesinde, onun hizmetlerini anlatan konuşmalar yapmasıydı. Hatta gerici çevrelerden Atatürk’e yapılacak karalama ve çamur atmalara karşı durmaktı.

Dersim olayları bir katliam değil, isyanın bastırılmasıdır. Anti emperyalist, anti feodal bir siyasal anlayışla kurulmuş ve modernleşmeyi amaçlamış genç Cumhuriyet’e neden isyan edilir? 1937 öncesi Tunceli’nin ekonomisi neye dayalıydı, halkın asıl geçim kaynağı neydi? Aşiretlerin modernleşmeye karşı tepkilerinin sosyolojik nedenleri nelerdi? 1937 öncesi bölgeye yabancıların ilgisi hangi düzeydeydi? Amacı bağcıyı dövmek değil de üzüm yemek olan sorumlu siyasetçilerin, yurttaşların üzerinde düşünmesi gereken bu ve benzer soruların yanıtlarıdır.

Yine aynı konuşmada Aygün’ün başbakana atfen söylediği elli bin kişinin öldürüldüğü yolundaki sözlerse bilgisizliğin insanı nasıl bir duruma getirdiğinin resmidir. Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.” Bir şeyler söylemeden önce sağlam, belge niteliği taşıyan bilgiler edinilmelidir. Birçoğu abartmalara dayanan duyumlardan, söylencelerden hareketle düşünceler ortaya atmak bilgisizliktir. Tunceli’de 1937’de ölen kişi sayısı 1737 (bin yedi yüz otuz yedi)’dir. 1938’de ise 6868 (altı bin sekiz yüz altmış sekiz)’dir. İsyanın olduğu iki yılda toplam 8605 kişi yaşamını yitirmiştir. Bunların büyük bölümü de hastalıklardandır (İçişleri Bakanlığı verilerine göre). Çocuk ölümleri bu rakamın önemli bir bölümünü oluşturmakta. Kısacası, ölümlerin büyük bir bölümü doğal yollarla olmuştur. Tunceli’nin 1935’te nüfusu 101.099’dur. 1940’ta 94.039, 1945’te ise 90.446’dır. Nüfusun eksilmesinde yurtiçi göçlerin (zorunlu iskânın) önemli bir etkisi bulunmakta. Kamuoyuna yanlış bilgiler vererek yanlış yönlendirmeler yapmak bizi iyi bir sonuca götürmez.

Aygün’ün bu açıklamalarına Atatürkçü yurttaşlarımız tepki gösterdi. Tepkiden öte hayret ve şaşkınlık içinde söylenenlere inanamadılar. Cumhuriyet’in kurucusu olan bir partinin içinden Atatürk’e ve O’nun eserine karşı yapılan bu hücumun ne anlamı olabilirdi? Ardından CHP’li on iki milletvekilinin açıklaması geldi. Bu milletvekillerinin; Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve CHP’ye sahip çıkmaları umut verici ve takdire değerdir. Aygün’e en önemli desteği ise RTE, Bitlis’teki konuşmasında verdi. Bir olayın sonucuna bakarak o olayın kimlere hizmet ettiğini anlayabiliriz. Eğer RTE bu olayın arkasında durmuşsa, var gücüyle de destekliyorsa başka yoruma gerek var mı?

CHP tarihsel misyonu olan önemli bir Cumhuriyet kurumudur. Bu parti, Türk tarihinin en büyük projesi olan Cumhuriyet Devrimini (Türk Devrimi) Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirdi. İşgal günlerinin umutsuzluğundan doğup umut oldu, Kurtuluş Savaşı ile büyüyüp gelişti. Tüm ezilen uluslara örnek oluşturdu. Bu nedenle CHP’de görev yapan kişiler bu tarihsel sorumluluğu taşıyacak nitelikte olmalılar. CHP’nin misyonuyla, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiyle, Atatürk’le ve Türk Devrimi ile çatışacak kişilerin bulunması gereken yer, burası değildir. Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, devrimlerin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin CHP’liler eliyle yok ettirilme oyununun bozulması gerekir.

Bir kısım medyanın AB, ABD ve AKP eliyle “CHP’de değişim” adı altında uyguladığı baskıya boyun eğilmemeli. Değişimin olması doğal bir süreçtir. Ancak bu, emperyalist projelerin yedek aktörü olmak değildir. Öncelikle CHP yönetimi; Atatürk, Cumhuriyet, devrimler ve partinin tarihi konusundaki görüşlerini açıkça kamuoyuyla paylaşmalı. Ayrıca ABD ve AB ile ilişkiler, Türkiye’nin Ortadoğu’daki politikasının nasıl olması gerektiği konusunda görüşlerini açıklamalılar.

Atatürk’ten, CHP’nin tarihinden utanan siyasetçilerin CHP’de yerlerinin olmadığını söylememe gerek var mı acaba? CHP’siz bir Türkiye oluşturma gayretlerine, parti içinden destek verilmesi çok acıklı bir durum değil mi?

Her kademedeki CHP’linin önünde iki seçenek var: ya emperyalist bir baskının dayattığı değişime boyun eğip BOP’ un destekçisi olacaklar; ya da Sivas Kongresi’nin bağımsızlıkçı, devrimci ruhuyla tüm ezilen uluslara örnek oluşturacak bir biçimde köklerine sahip çıkacaklar. Unutulmamalıdır ki köklerinden koparılan ulu ağaçlar kurumaya mahkûmdur.

Adil Hacıömeroğlu
19 Kasım 2011
Not: Yazılarımın tümünü http://adiladalet.blogspot.com dan okuyabilirsiniz.

19 yorum:

  1. CHP'siz bir Türkiye düşünemiyoruz ...biz partiyi takım tutar gibi tutmuyoruz,,,dilerim Türkiye'nin Tam Bağımsızlığı için mücadele edecek bir ekip Partiye sahip çıkıp yoluna devam eder... Kaleminize sağlık Adil Bey...

    YanıtlaSil
  2. CHP'nin içine sızma var şeklinde bir çok yorum yapıldı. Süreç içerisinde yapılan açıklamalar doğrultusunda, bu sızmaların olduğu gayet net olduğuna göre, derhal ihraç kararları gündeme getirilmelidir. Zor durumda kalıp sıkışan hükümete, bu açıklamayla nefes aldıran kişi, derhal ihraç edilmelidir.

    YanıtlaSil
  3. Rahmetli Ahmet Taner kışlalının dediği gibi '' Atatürke saldırmanın dayanılmaz hafifliği' bunu muhafazakarlar yıllardır yapıyordu , Cumhuriyetin kurucusu CHP 'de böyle bir çatlak ses çıkması üzücü adı geçen şahsiyet adam olsa 10 kasımda Atatürkü över Cumhuriyetin faziletlerinden istifade eden muhafazakarların öz be öz Harzem Türkü olan Dersimlilerin mezhep inançlarının tanınmadığını söylerdi ama oda akp.nin çanakçısı olmuş , çok yazık , ..

    YanıtlaSil
  4. 1935 te 101.000 nüfusu olan DERSİM,1940 SAYIMINDA 94.000 KİŞİDİR.Aradaki fark 7.000 dir.Nufus artışıyla dikkate alınacak olursa 8.000-10.000 kişi arasında bir azalma vardır.Toplam 8.000 kişinin öldüğü bu isyan ateşinde öyle 50.000 kişilik bir katliam senaryosu uyduruktur.Nitekim 1945 sayımındada bu rakam 90.000 e düşmüştür.Yani bölgeden göç ve sürgünler olmuştur.Bu sayı da 5-6.000 civarındadır.İsyan var bölgede ve zoraygıtı devreye girmiştir elbette sonucunda bu süreç yaşanacaktır.Şimdi o sorumlu bu sorumlu derken 1994 den hatta 1984 den beri doğu güneydoğuda 30-40000 insanımız ölmüştür.sürgünler faili meçhuller çabası.D ÜZEN KURMAK ADINA DEVLET DERSİMDE ÖNCELİKLE DERSİME ÖZGÜ YASA ÇIKARARAK İMAR VE İHYA HAREKETLERİNE GİRİŞİYOR.DİYAP AĞALAR,HAYDAR AĞALAR ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER ÜSTLENİYORLAR.ÜLKEMİZİN ENÇOK AYDINI ÇIKAN KENTİDİR TUNCELİ.ŞİMDİ HESAP SORULSUN DENİYOR.EL İNSAF.BÖLGEDE HARP OLMUŞ DARP OLMUŞ MİLİTARİZMİ SAHNEYE KOYANLARIN HİÇ Mİ SUÇU YOK Kİ.SEYİT RIZALARIN BAYTAR NURİLERİN HOZAT KONGRELERİ NE İÇİNDİ Kİ?YÖRÜK MEHMET.

    YanıtlaSil
  5. Adil bey bu anlamlı ve doyurucu yazınız için sizi kutlarım, benim duvarımda da paylaştığınız için teşekkür ederim...CHP'siz bir Türkiye'yi düşünmek mümkün değil... olmamalı da, şu an bile ana muhalefet partisi olmasına rağmen bölük pörçük, cılız, etkisiz ve tutarsız politikalar ile malesef olması gereken yeterlilikle muhalefet yapılmıyor !...kendi içindeki didişme,hesaplaşma,gruplaşma vb. olumsuzları yenemediği kökünden silip atamadığı sürece iktidar olma şansı hiç yok!...mevcut iktidarın öylesine profesyonel ve sistematik bir yapılanma ile hareket ettiği bir ortamda CHP'nin hala amatör ve takım ruhu taşımayan amaçsızca kurulmuş toplama kadrosu ile siyaset arenasında çıkacağı maçları kazanması mucizelere bağlı gibi bir şey !... sahte Atatürkçüler, Kemalistler Ulusalcılar ve malesef vatan hainleri nankörlerin bölücülerin uzantıları bir an önce ayıklanmalı..."İŞİMİZİ YAPACAK ADAMLARI İŞ YAPACAK ADAMLARA TERCİH ETTİĞİMİZ SÜRECE NE BU CHP DÜZELİR NE DE BU MEMLEKET DÜZELİR !!!..." ATATÜRK'ÜN KURDUĞU PARTİ OLARAK ANILAN CHP 'DE TUNCELİ MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN AYGÜN'Ü KORUMAYA ALIP KOL KANAT GERENLER, CHP VE ATATÜRK'E İHANETİ GÖRMEZLİKTEN GELİP İVEDİ OLARAK GEREĞİNİ YAPMAYANLAR YANACAK OLAN ATEŞTE KÜL OLUP GİDERLER !!!...

    YanıtlaSil
  6. Parti Örgütü bir kenara atılarak her şeyin tepeden belilendiği bir yönetim tarzının sonucunda, CHP'nin bu hale düşmesine pek şaşmamak lazım. Parti Meclisi tepeden belirlendi, milletvekili adayları tepeden belilendi, Parti yönetimleri atama yoluyla tepeden belirleniyor.Böye bir yönetim şeklinin farklı bir sonuç vermesi mümkün müdür acaba?

    Tepeden atananlara bakınca, atananların bir kısmının maalesef CHP'li bile olmadıkları anlaşılıyor? Hatta yeterince siyaseti bildikleri bile söylenemez. Bunlar; önce CHP'li olacaklar, akabinde siyaseti öğrenecekler ve de o zaman belki CHP'ye bir faydaları dokunacak! Tabii böyle bir niyet ve istekleri varsa eğer...

    Bir Örgüt'ün hata yapma oranı, bir kişinin ve küçük bir ekibin hata yapma oranından her zaman için çok daha düşüktür. Bu kişileri Örgüt seçseydi, elbette o zaman da bazı hatalar olurdu ama; hiç bir zaman bu kadar çok hata olmazdı.

    Bu durumdan sorumlu kişiler; Örgüt'ü bir kenara atarak böylesi kişileri seçen CHP yöneticilerdir. Bence, en azından özeleştiri yapmaları ve Örgüt'ten özür dilemeleri gerekir.

    Bugün, CHP olarak muhalefette olup da, oy oranını düşüren bir Parti olmayı başarmış bulunuyoruz! Yazık oldu CHP'ye...Ne hale geldik...

    Bunları derken, sorumlu olarak sadece şimdiki yönetimi görmedğimi de belirtmek isterim. Maalesef bu yönetimden önceki yönetimin de Parti'nin bu hale düşmesinde çok büyük hataları olmuştur. Zaten hatalar önceki yönetimden devam etmektedir.Bence bundan önceki yönetim, Parti'nin kendi kendisini yenilemesinin önünü tıkayan monarşik bir yönetim şeklini uygulamak yerine, parti içi demokrasiyi uygulasaydı: Parti bu hale düşmezdi.

    Çıkış yolu; CHP Örgütü'nün adam yerine konmasından geçmektedir.

    CHP Örgütü'nün hakları geri verilmelidir. İlk hak da: üyelerin katılımıyla yürütülecek olan "ön seçim" hakkıdır. Parti'deki aday saptamalarında artık ön seçimin dışında başka bir yöntem uygulanmamalıdır. Ön seçim uygulansaydı eğer, bu kadar üzücü durumlar meydana gelmezdi.

    CHP Üyeleri'nin sadece ÖDEVLERİ yoktur: HAKLARI da vardır! CHP Üyeleri artık, sadece seçimlerde çalışmaya ve toplantılarda kalabalık etmeye yarayan bireyler olarak görülmemelidir.

    CHP Üst Yönetimi, önce Parti içinde demokrasiyi ve sosyal adaleti uygulayarak işe yeniden başlamalıdır. Onun için bir üye olarak: ÖNCE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE ÖNCE PARTİ İÇİ SOSYAL ADALET diyorum! Örgüt iradesinin tecelli etmesinin önüne hiç bir engel konmamalıdır diyorum! Parti Yönetimi, önce kendi üyelerine inandırıcı olmalıdır. Bu Ülkeyi iyi ve adil yönetebileceklerine, önce kendi üyelerini ikna etmelidirler. Bunun yolu da, söz konusu ilkeleri evvela parti içide uygulamaktan geçer.

    Özetle,işin esası; Parti'nin sağlıklı sekilde yönetilmesidir.

    Bu hiç bir zaman unutulmamalıdır ...

    Saygılar,
    Mehmet YILDIRIM
    CHP Bakırköy İlçesi Üyesi.

    YanıtlaSil
  7. Sayın hocam sizinde işaret ettiğiniz gibi CHP'de birşeyler iyi gitmiyor, bu durum hiçte iyi değil. Çok beğendiğim eski siyası liderlerden bence en biyüğü ''CHP'siz bir meclis olmamalı'' demişti. Haklıydı.Haklı olduğunu bu gün daha iyi anlıyoruz.Hainlik olduğuna ihtimal vermek istemiyorum ama BALIK BAŞTAN KOKAR!!!!!

    YanıtlaSil
  8. teşekkürler Adil bey mükemmel bir yazı....CHP'SİZ BİR TÜRKİYE OLAMAZ.....ATATÜRK TÜRKİYE'Sİ İÇİN BUNA MECBURUZ......CHP YÖNETİMİ ATAMIZIN EMANETİNİN DAHA FAZLA ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN TÜM OLANAKLARINI ZORLAMALI....ZAMANIMIZ SEN BEN OLMAMALI......!saygılar.....fatma öztürk...

    YanıtlaSil
  9. bugün DERSİM üzerinden Cumhuriyeti wurmak isteyen zihniyetin asıl amacı geçmişin ya da bugünün yanlışları değil....war olan TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ne zaman we nasıl yıkılacağıdır.....çiğdem özbek....

    YanıtlaSil
  10. Geçmişi ile hesaplaşacak kadar ömürleri olmayan sağ partilere göre iç çatlakları görünebilen bir var oluş mücadelesi ile bugünlere gelebilmiş CHP bu durumunu Mustafa Kemal'e ve nitelikli oylarına borçludur...

    YanıtlaSil
  11. Tespitleriniz ve önerileriniz çok yerinde Adil bey ancak şunu da göz ardı etmemek gerek. "Söz Konusu Vatan İse Gerisi Teferruattır" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçek takipçileri olarak temennim CHP içinde hala mevcut Kemalistlerin CHP'yi bir an önce "Hakimiyeti Milliye "çizgisine çekmeleridir.Selam ve saygılarımla.
    Mehmet KAPTAN

    YanıtlaSil
  12. Celal KURUHASANOGLU / FR.

    Adil bey, baslik çok dusundurucu "Chp'siz Turkiye'mi dusunuluyor?" Kim dusunuyor! Emperyalist ABD'mi? AB'mi? BOP dogrultusunda ortadoguda'ki planlarini gerçeklestirmek için, her ulke'ye çeki-duzen vermek istiyorlar. Tabii ki bundan Ulke'mizde nasibini aliyor. CHP'de bunun disinda kalamaz, kalmiyor da. Goruldugu gibi chp için de bile bir birliktelik saglayamiyor. Orgutu hiçe sayarak, seçimde basarili olmak adina iyi hesap edilmeden, milletvekilleri adaylari belirlendi. Yararli olacaklar bile aday gosterilmedi. Seçimde %30'un altina dusersek istifa ederiz sozunu bile tutamayan bir baskan var karsimizda. Halk'in gozunde bile guven duyulmayan koltuk sevdalisi. Seçimden sonra istifa edip kongreye gitmeliydi. Ben boyle yorumluyorum seçim sonrasini ama bu soylediklerim chp'lilerin çogunun dusundugu ama seslendiremedikleri dusuncelerdir. Chp'yi bizler tum aksakliklara ragmen terketmemeliyiz. çunku zaman ikilik çikarma zamani degildir. Abdulmecit'in kutalamasinin yapildigi bir zamanda Cumhuriyet'in kutlanmadigini da dusunursek, Cumhuriyet'ten yana tum guçlerin birlikte hareket etme zamanidir. Nûans ayriliklari bir tarafa birakilmalidir. çok sey anlatmaya gerek yok. Tum olaylari kendi lehine çeviren bir basbakan'a karsi çok dikkatli olmak gerekir. çunku o'nun akil hocalari (danismanlari) kisaca emperyalizmdir. Onun için Chp ve Cumhuriyet'ten yana olanlar saflari siklastirmalidir. Herseye ragmen mucadeleye devam...

    YanıtlaSil
  13. NE CHP SİZ NE DE MHP SİZ BİR TÜRKİYE OLAMAZ. ATATÜRK'Ü SORGULAMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİL. ATATÜRK'Ü BEĞENMEYENLERİN NE İŞİ VAR CHP DE? DEFOLUP GİTSİNLER. YENİ CHP DİYENLERDE DEFOLUP GİTSİN YENİ BİR PARTİ KURSUNLAR.

    YanıtlaSil
  14. Toplumları tarihe taşıyan ana dinamikleri vardır. Bunların önemli bir kısmı CHP'dedir. İstiklal Marşı'nın bütününü okuyan beş yaşında çocuklarımız var. Türkiye'yi yok etmeye çalıştıklarında tüm dünya yok olur. Emperyalizmin hedefi şudur: Türkiye ne gelişsin ne geride kalsın. Denetimimizde olsun. Türkiye'deki tüm oyunlar bu plan üzerinedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün şiarı: Tam Bağımsız Türkiye'dir. Ne demişti: Bağımsızlık benim karakterimdir.

    YanıtlaSil
  15. Evet;CHP siz bir türkiye düşünemiyorum ancak bu günkü yönetim kademelerin'de CHP nin misyonunu ve de cumhuriyetin felsefesinden hiç mi hiç nasiplenememiş bir yığın siyasi provakatör'ün söz sahibi olduğu CHPyi de düşünemiyorum.Oluşan bu vahim tablo da partimizin öncelikli görevi ivedilikle olağan üstü kurultayı toplayıp yönetimi (Sn genel başkan da dahil)ATATÜRK ilkelerini özümsemiş,partinin tarihi misyonuna sahip çıkacak kadroların önünü açmak olmalıdır. Saygılarımla,AhmetÇavlı. (CHP Ayvalık ilçe teşkilatı üyesi).

    YanıtlaSil
  16. DERSİM İSYANI VE TÜRK KOMÜNİSTLERİ VE KOMÜNİST ENTERNASYONAL TESBİTİ
    21 Kasım 2011 Pazartesi, 18:38 tarihinde Mehmet Sezer tarafından eklendi
    Türk komünistleri ve Komünist Enternasyonal de isyana karşı çıktı

    O dönem Türkiye Komünist Partisi de Komünist Enternasyonal de Dersim isyanının feodal ve gerici bir ayaklanma olduğunu tespit etmişti:

    “İki ayı aşkındır Ankara Hükümeti, Dersim bölgesindeki Kürt aşiretlerinin yeni bir gerici ayaklanmasını bastırmakla uğraşıyor. Feodal unsurlar, Kemalist Parti tarafından gerçekleştirilen reformlara rağmen, bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesinde barınmayı başarmışlardır. Dersim, Türkiye’nin ulusal ekonomisinin dışında kalmaktaydı. Öyle ki başka bir vilayetten hiçbir tüccar, Dersim’de iş yapmayı göze alamazdı. Devletin Dersim’de askerlik yükümlülüğünü gerçekleştirmesi ve yasal vergileri toplaması, bugüne kadar mümkün olmamıştır. Dersim’in hakim tabakaları, yürürlükteki yasalara rağmen, kendi yasa dışı ayrıcalıklarını koruyabilmişlerdir. (…) Amacı, göçebeliğe son verme ve aşiret reisleriyle (şeyhler, beyler, ağalar ve seyyitler) onların kiralık adamlarını Batı Anadolu’nun modernleşmiş vilayetlerine sürme hedefini güden bir reform planını zorla uygulamaktı. Bugün, Kemalist hükümetin enerjik reformları yüzünden kendi iktidarlarını tehdit altında hisseden feodal unsurların ümitsiz direnişiyle karşı karşıya bulunuyoruz. İsyanın arefesinde Tapu Kadastro İdaresi, feodal aşiret reislerinin elinde bulunan halka ait malların incelenmesi ve saptanmasına ilişkin hükümet önlemlerini uygulamaya başlamıştı. Bu durumda feodalizm, kendi yasadışı egemenliğinin iktisadi temellerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hissetti. İşte, özellikle bu önlem, isyana yol açan neden olmuştur.”

    Komintern, 1925’teki Şeyh Sait isyanına da şu gerekçelerle karşı çıkmıştı: “Mustafa Kemal, genel olarak ulusal kurtuluş hareketini temsil etmekte ve Türkiye’nin demokratlaşması ve feodal kalıntılar ile Müslüman din adamlarının etkisinden kurtarılması için çalışmaktadır. Kemal’e karşı, ilk olarak emperyalizm, ikinci olarak feodal ağalar, üçüncü olarak din adamları ve dördüncü olarak liman şehirlerinin yabancı sermayeye bağlı ticaret burjuvazisi mücadele etmektedir.”YÖRÜK MEHMET

    YanıtlaSil
  17. BİLEREK YADA BİLMEYEREK MUHALEFETTE EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR AKP NİN. HEDEF ATAMIZ.AMA BİLMEZLER Kİ GÖNÜLDEKİ SİLİNİP ATILMAZ.BİZ ATATÜRKÇÜLER VAROLDUKÇA SİLEMEYECEKLER

    YanıtlaSil
  18. Nasıl bir Ata'sın ki, dışarıdan içeriden hatta canevinden yıkmaya silmeye çalışıyorlarda seni, ne yıkabiliyorlar ne silebiliyorlar,
    ellerine yüzlerine bulaştırıp duruyorlar.

    Pes!!!

    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  19. Adil Bey,
    Elinize sağlık. Ancak, haddim olmayarak birkaç konuya değineceğim:
    CHP'deki sorun bazı kişi ya da grupların yönetimde olması ya da olmaması değildir.
    Asıl sorun,Kemalist düşüncenin terkedilip yerine sosyaldemokrasinin konmasıdır. Lügatinde emperyalizm olmayan sosyaldemokrat bakış açısı, yanlış mevzilenmelere, yanlış değerlendirmelere, en kötüsü de en büyük güvencemiz olan yurtsever birikime büyük zararlar vermiştir, vermektedir. İç cepheyi zayıflatan, işimizi zorlaştıran budur.
    Atatürk'e sahip çıkan demeçler verilmekte, Atatürk'ün mirasıyla övünülmekte, ancak en kritik zamanlarda hep ülke zararına kararlar alınmaktadır. Günümüz CHP'sinin yolu ile, Kemalizmi aynı şeymiş gibi göstermek, (CHP'nin yurtsever kitlesini hariç tutarak) iyiniyetli bir hatadır. İyiniyetli de olsa, hata elbette hata olmaya devam etmektedir.
    Selam ve Saygıyla.

    YanıtlaSil