FORETİKA

Doğu Karadeniz’e özgü olan foretikaya, Of ya da Rize bezi de denir. Farklı ilçelerde değişik adlarla anılır. Foretika, Of yöresindeki adıdır yöreye özgü bezin. Foretikadan genellikle iç çamaşırı yapılır. Türkiye’nin kapitalizmin hışmına uğramadığı dönemlerde köylerde yaşayan halk, neredeyse tüm yiyecek ve giyeceğini kendisi üretmeye çalışırdı. Çok temel ve yaşamsal maddelerin dışında çarşıda, pazarda alışveriş yapılmazdı, para harcanmazdı.

Yetiştirilen ürünlerin, kişilerin günlük gereksinmelerini karşılayacak nitelikte olmasına özen gösterilirdi. Yetiştirilen ürünlerin fazlası satılırdı. Komşular arasında daha çok ürün değiş tokuşu yapılmaktaydı. Çoğu zaman cepte para olmadığından komşunun ürettiği bir malı almak için, o malın karşılığında birkaç gün çalışmak zorunda kalınırdı. Fazla mal üreten kişi de komşusunun derdini anlar; onu kazıklama yerine, onun gereksinimini karşılama yolunu seçerdi. Bu nedenle komşuya kolaylık göstermek önemliydi.

Foretika, kendir liflerinin ip durumuna getirilmesiyle yapılırdı. Kendir, tarlaların daha çok sulanabilir bölümlerinde gereksinimi karşılayacak miktarda ekilirdi. Kendirler boy atıp olgunlaştıktan sonra dipten kesilirdi. Kendir lifleri, bitkiyi ince bir kabuk gibi sarar. Lifler, özenle bitkinin sert ve içi delik bölümünden soyulur. Bu lifler yumuşacıktır. Bu lifler, su dolu bir kaba batırılarak daha da yumuşatılır. Daha sonra elde eğrilerek iplik durumuna getirilir. Kendir iplikleri, başta foretika ve sicim olmak üzere birçok alanda kullanılırdı. Foretikaları, daha iyi ağarsın diye taşların üzerinde güneşte kurutulurlardı. Deniz kıyısında oturanlar bu işi, çakıl taşlarının üzerinde yaparlardı. Ara sıra bezleri deniz suyuyla yıkarlardı. Tuzlu su, foratikaları apak yapardı. Böylece de bezler daha parlak ve güzel görünürlerdi. Bu da foretikaların pazarlanmasını kolaylaştırırdı.

Kendir gövdesinin içi boydan boya delik olan kısmına ise kunci adı verilirdi. Kunciler çok enerji veren bir yakıt değildi. Dumanı bol, ısısı azdı. Ancak kurumuş kunciler ateşi tutuşturmak için kullanılırdı. Ayrıca kunci ile yoğurt içmek alışkanlıktı çocuklar için. Günümüzde kullanılan plastik pipetlerin atasının kunci olduğunu söyleyebiliriz. Bu buluşu da Doğu Karadenizlinin keskin zekâsının hanesine yazsak fena olmaz.

Foretika yapılacak kendir iplikleri, daha güzel olsun diye o dönemin nadir ithal ürünlerinden olan İngiliz pamuk iplikleriyle karıştırılarak el tezgâhlarında bez durumuna getirilirdi. Foretikadan yapılan iç çamaşırları, aile üyelerinin gereksinimini karşıladıktan sonra fazlası satılırdı. Foretika, alıcısı çok olan bir bezdi. Özellikle sıcak iklimi olan bölgeler ve ülkeler foretika iç giyimleri yeğlerlerdi. Çünkü foretika, teri çekip çabucak kuruma özelliğine sahipti. Bu nedenle de sıcak yaz günlerinin vazgeçilmez, sağlıklı giyimiydi.

Doğu Karadeniz’de neredeyse her evde foretika ören tezgâhlar vardı. Birçok kadın, foretika örmeyi bilirdi. Dışa açılmayan, kapalı ekonomilerde halkın kendi kendine yetmesi ekonomik olduğu kadar, yaşamsal bir zorunluluktu. Bu nedenle evde foretika yapan bir tezgâhın olması ve ev kadınlarının bu konuda uzmanlaşması aile ekonomisine büyük bir katkıydı.

Kapitalizmin toplumsal ve ekonomik ilişkilere egemen olmasıyla el sanatları yok olmaya başladı. Foretika tezgahları, evleri işgal eden gereksiz aygıtlar olarak görülmeye başlandı. Birkaç kuşağı sağlıklı bezlerle giydirip donatan emektar tezgâhlar bir bir söküldü. Foretika gömleklerin yerini önce pamuk atletler, daha sonra ucuz naylon giysiler aldı. Yaz günü foretikayla serinleyen bedenler, naylonla yandı pişti. Sağlıklı kendir beziyle ferahlayan vücutlar, naylon karışımlı iç çamaşırlarla hastalıklardan kurtulamaz oldu. Para hırsı, sağlığı yok etti. El tezgâhlarında ustalıkla foretika ören usta eller, dünyadan bir bir göçmeye başladı.

Alınterinin aktığı foretikalar, bölgede bilinmez oldu. Rüzgârda tarlaların kıyısında nazlı kızlar gibi salınan kendirler yetiştirilmez oldu. Kunci mi? O da tarih oldu kendirle birlikte. Artık günümüz çocukları, yoğurdu kunci ile içmemekteler. Çünkü ne kunci var ne de annelerinin mayaladığı yoğurt.

                                                                        Adil Hacıömeroğlu

                                                                        11 Mayıs 2016

 

2 yorum:

  1. Feretiko ve fildikoz diye iki farklı dokuması vardır fildikoz parlak olur ve genellikle hanımlar gömleklik olarak kullanırdı feretiko ise içlik ,gömleklik ve havlu yapımında kullanılırdı.

    YanıtlaSil
  2. Geleneksel el dokumacılığı, yörelerimizde ihtiyaçlara göre geçmişten günümüze yapılagelmiş. “Foretika “adıyla müstesna ne güzel sağlıklı,insanın ömrünü uzatıyor . Günümüzde maalesef yeni nesil pamuk, keten ürünlerine dikkat etmiyor , giyilenler sentetik , polyester naylon karışımı boyalar kök boya değil hastalıklar çoğalıyor. Giyimde özen yok gıda kadar , sağlıklı giysilerde önemli ..Değerli Adil Öğretmenim Karadeniz’ in yöreye özgü üretilen bezlerini , yöresel adlarıyla sayenizde bilginenip öğreniyoruz.Kunci isimi yaşıyor ev yoğurtları lezzetli, kokusu tadı başka sizin yazınızla o günleri yaşadık sanki Karadeniz Of , Rize ‘ yi gezindik bereketli toprakları doğayı Sağolunuz 👏👏🙏🏻🍀
    Anadolu’ da son yıllarda bazı yerel yönetimlerin teşviği ile yöre halkının bu konunun önemini anlaması sonucunda Anadolu el dokumacılığı bazı yörelerde canlanmaya başladı.
    D
    okumacılığın geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir insanın biyolojik yapısı gereği kendinle yaşadığı ortama ve olumsuz doğal koşullarından korumak için daima örtünmek zorundadır ve bunun içinde ihtiyaç doğmuştur çeşitli el tezgahlarında iki veya daha çok iplik grubunun çeşitli düzenlemelerle (altından , üstünden) ipin birbirinin arasından geçirilerek kenetlenmesi ile oluşan ürünlere el dokuması denir.Tezgahtan Hayata Ankara Sof Kumaş Dokuma Projesi”kapsamında Ankara ili Kızılcahamam İlçe Halk Eğitim Merkezi’nde 400 saatlik sof kumaş dokuma kursuna katıldım daha sonra 408 saatlik de “KUTNU” dokumaya gittim.Kutnu bezinin dokumasına “kutnu”denir. Ankara tiftik keçisinden elde edilen sof kumaş üretimi geçmişte yapılmıştır.Biz de dernek olarak hayata geçirmek istiyoruz Bende nacizane , halı dokuma sınavına girip “Ustalık” belgesi “aldım.Allah nasip ederse gelecek kuşaklara köylerde yeniden yaşatmak istiyorum.Fulya Kırımoğlu👩

    YanıtlaSil