2
Haziran 2016 günü Almanya Meclisi, 1915 olaylarının soykırım olduğunu kabul
etti. Hem de neredeyse oybirliğiyle bu kararı verdi Federal Meclis. Bir ret,
bir çekimser oy var. Alman başbakanı ve dışişleri bakanı yok oylamada. Bu
durum, hükümetin de yasa tasarısını desteklediğini göstermekte. Zaten iktidarın
büyük ortağı ve Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi de yasaya olumlu oy
verdi. Yani iktidarıyla ve muhalefetiyle Alman Meclisi, sözde Ermeni
soykırımını tanımış oldu. Bu da sözde Ermeni soykırımını kabul etmenin bir
devlet operasyonu olduğunu göstermekte.
Peki,
Alman Meclisi neden bunca yıl bekledikten sonra Ortadoğu’da ABD emperyalizminin
geri çekilmek zorunda kaldığı bir dönemi seçti? Bu durum, bir rastlantı mı?
Bizce rastlantı değil... PKK’nın hendeklere gömüldüğü, Türkiye’nin Rusya ve
Suriye ile yakınlaşmakta olduğu içinde bulunduğumuz koşullarda Atlantik
ittifakının Ortadoğu’da gerilemekte olduğu herkesçe kabul edilmekte.
Atlantik’in en büyük projesi, Akdeniz’e Kürt koridoru açmaktı. Rusya’nın doğru
zamanda müdahaleleri, Esat yönetiminin güçlenmesi, Türkiye’nin PKK’nın belini
kırmasıyla Kürt koridorunun açılamayacağı anlaşıldı. Ancak bu konuda, kilit
ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle dayanışma içine girmesi,
Avrasya’ya yaklaşması Atlantik’in hesaplarını bozar. Bu nedenle de Atlantik
ittifakı, Türkiye’yi farklı cephelerden sıkıştırmayı denemekte.
ABD,
son bir yıldır ve özellikle de 24 Temmuz 2015’ten sonra Türkiye’ye türlü terör
örgütleriyle savaş açtı. Türkiye’nin PKK’ya saldırarak terör örgütünü
hendeklere gömmesi demek, ABD ile savaşması demektir. ABD’nin Ortadoğu’daki
kara gücünün yok edilmesi, Atlantik’in bölgedeki egemenliğini sona erdirmek
anlamındadır.
Cephede
savaşı yitiren ABD, Türkiye’ye saldırısını diplomatik alanda sürdürmekte.
Diplomatik ataklarla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmakta. Bu işte de
Türkiye’nin en büyük ticari ortağı Almanya’yı kullanmakta Amerika. Önümüzdeki,
günlerde bu kervana ABD eseri olan Atlantik’in oyuncağı birkaç uydu devlet de
katılabilir. Amaç, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı olduğu algısını yaratmak.
Alman
Meclisi’nin aldığı soykırım kararı, Avrupa hukukunu hiçe saymakta.
İsviçre-Perinçek davasıyla ilgili AİHM kararı görmezden gelinmekte. “Hukuk” ve
“demokrasi” sözcüklerini dilinden düşürmeyen Alman siyasetçiler, efendileri
ABD’den buyruk aldıklarında bu sözcükleri unutuyorlar. Ayrıca Avrupa’nın devrimci
geçmişini bir kalemde silip atmaktalar.
Alman
Meclisinin hukuk kurallarını hiçe sayarak Türkiye aleyhine aldığı soykırım
kararından önce Türk siyasetçilerinin aymazlığı anlaşılır gibi değil. Vatan
Partisi, haftalar öncesinden eyleme geçti. Tüm parti ve derneklere çağrı
yaparak eylem birliği içinde davranılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de Alman
temsilcilikleri önünde gösteriler yapıldı. Berlin’e gidildi, Alman Meclisi
önünde yurttaşlarımızla bir araya gelinerek bu hukuksuzluk dile getirildi.
Alman milletvekilleri, alacakları kararın yanlışlığı konusunda uyarıldı.
Almanya’nın
hukuksuz bir biçimde aldığı soykırım kararı, Almanya’yı mağdur edecektir. Bu
kararı bayram sevinciyle karşılayan Ermenistan da mağdurdur. 1915’te
emperyalizmin oyununa gelerek maceraya atılan bazı Ermeni gruplar, tarihten
ders almamışa benziyor.
AKP
hükümeti, ne yazık ki baştan beri dış sorunları zamanında algılayıp çözümleme konusunda
yetersiz ve yeteneksiz. AİHM kararı, önemli bir hukuksal kazanımken bunu
yeterince kullanamaması anlaşılır gibi değil.
AİHM’in
Perinçek kararı, yalnızca AKP yöneticilerinde değil; CHP ve MHP yöneticilerinde
de bir eziklik, kıskançlık yaratmakta. Bu nedenle de siyasal çıkarlarını,
ulusal çıkarların üstünde tutarak Türkiye’nin haklarını savunmada aymazlık
içindeler. Doğu Perinçek’in Avrupa’daki hukuk zaferini görmezden gelerek
akıllarınca Vatan Partisi’nin önünü kesmeye çalışmakta bu üç parti. Siyasal
ufuksuzlukları nedeniyle Türk Milleti’ne zarar vermekteler.
ABD’nin
Almanya üzerinden Türkiye’ye diplomatik saldırısı ülkemize güç kazandıracaktır.
Neden mi? Türkiye, kendi gerçeklerini anlayacak bu kararla. AB’nin Türkiye için
bir hayal ve Atlantik’in avuntusu olduğu açıkça anlaşıldı. Ulusalcıların
yıllardır anlatmaya çalıştığı bu gerçek, iktidarıyla muhalefetiyle geç de olsa
kavranacak. Türkiye’nin yerinin AB değil de Avrasya olduğu apaçık ortada.
Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinin düzelmesi hızlanacak. Rusya ile aradaki
buzlar eriyecek ve ülkemiz olması gereken yerde konumlanacak.
Atalarımız:
“Her şerde, bir hayır vardır.” diye boşuna dememiş.
Adil
Hacıömeroğlu
7
Haziran 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder