HAŞHAŞLI ÇÖREK VE BÜKME


İsabey, dolayısıyla Çal yöresinin en önemli damak tatlarından biri haşhaşlı çörektir.

Haşhaşlı çörek, mayalı hamurdan yapılır. İnsanın laboratuvarlarda yozlaştırmadığı buğday unudur temel maddesi. Doğa ananın insanlara sunduğu en büyük nimetlerden olan buğday, su değirmenlerinde öğütülüp un yapılır.

Ekmek gününde, önceden mayalanan hamurdan yufkadan kalın, bazlamadan çok daha ince yassı ekmekler yapılır. Bunlar kızgın sac üzerinde pişirilir. Önceden taşla iyice ezilip bir sahan içinde pekmezle karıştırılan haşhaş, pişmiş sıcak ekmeğe sürülür. Ekmek dürüm biçimine getirilir.

Haşhaşlı dürülmüş ekmekler, sırayla önce çocuklara verilir. Haşhaş ve pekmezle lezzetlenen sıcacık ekmek, lezzetin doruğudur.

Haşhaşlı ekmek, aslında küçük bir toydur.

Ekmeğin buğdayı, alınteriyle tarlalardan gelir. Haşhaş bin bir emek ve güçlükle tarlada yetiştirilir. Pekmez de Çal’ın lezzeti tescillenmiş üzümlerinden yapılır. Anlaşılacağı üzere her şey bağın, bahçenin, tarlanın, emeğin ürünüdür.

Aynı hamurdan bükme yapılır. Bükme hamuru, yarım ay biçimine getirilir. Hamurun üstüne genellikle kavurma, seyrek de olsa varsa pişmiş kuşbaşı et konur. Etin yanı sıra mevsimine uygun olarak soğan, kabak, domates, biber ve türlü yeşil sebzeler konur.

Varsıl bir görünüme kavuşan bükmeler çifter çifter kızgın sacda pişirilir. Dumanı üstünde tüten bükmelerin kokusu her yanı kaplar. Önce yemek için ivedilik gösteren çocuklara verilir bükmeler, adına uygun olarak ikiye bükülerek. Lezzeti de adı güzel… Adı Türkçe… İçine konan her şey Anadolu’nun bin bir bereketli toprağından soframıza gelmekte.

Günümüzde güya çağdaşlaşma adına terk etmekteyiz doğa ananın bize verdiklerini. Buğdayın ve diğer ürünlerinin gelenekleriyle oynanıyor. Onların doğası, tadı değiştiriliyor. Adı yabancı olunca ilgi gösteriliyor bilinçsizce. Bükme, çörek dendiğinde burun kıvıranlar var. Hem anadilimiz Türkçeden hem de analarımızın el emeğiyle üretilen tamamen doğal yiyeceklerden uzaklaşmaktayız aymazlıkla.

Haşhaşlı çörekleri, bükmeleri çocuklara uzatırken gözleri ışıl ışıl parlayan, dudaklarında gülücük eksik olmayan kadınlar hep gözlerimin önünde. Çörek ve bükmeleri yedikten sonra bakışları ve dilleriyle teşekkürün binlercesini yapan güngörmüş aile büyüklerinin gururlu duruşlarını unutmak olanaklı mı? 

İtalya’dan gelen pizzanın anasıdır bükme.

Ayaküstü hazır yiyeceğin piridir bükme ve türlü türlü çöreklerimiz.

Toprağına, ekinine, insanına, ülkesine, kendine yabancılaşmanın doruğundayız. Neredeyse her alanda bir yabancı hayranlığı var sorgulayıp düşünmeden.

Bir gün haşhaşlı çörek ve bükme yeme düşümü hep canlı tutmaktayım tıpkı çocukluk günlerimdeki gibi. Neden olmasın?

                                                                                   14 Şubat 2021

 

3 yorum:

  1. Bir dönem dürüm denilirdi. Dürmek fiili de dürümle beraber unutuldu, yerine krep geldi. Şimdi sosyetik arkadaşlarla İstanbul Nişantaşı veya Taksim'de bir mekana oturup dürüm sipariş ederseniz, krep yiyen kibarlık budalalarının ilginç bakışlarına maruz kalabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Acıktım yahu. Yazıyı okuyup acıkmamak mümkün değil. Özlemle gerçekleşmesini diliyorum bu olağanüstü tatlara kavuşmayı.

    YanıtlaSil
  3. Hamur işi yememeye çalıştığım şu günlerde, içimden “Keşke şimdi orada olsaydım, o şahane bükmelerden tatsaydım” diye geçirerek okudum yazınızı. Tv larda sık sık, glütensiz beslenmemizi, dolayisiyla buğdaydan uzak durmamızı salık veren bolca diyetisyen mevcut. Ata tohumlarla tarım da yapılmıyor, nedenini hepimiz biliyoruz. Geride bize kalan genetiği değiştirilmiş tahıl olunca, yaş da kemale erince, bari şimdi biraz dikkat edelim diyerek ekmek yemeyi azalttık, maalesef.
    Şimdi de gözümün önünde, bahsettiğiniz haşhaşlı bükmeler dans ediyor Adil bey, n’aptınız bize.😂

    Şükran Balekoğlu Yamak

    YanıtlaSil