Uzun
süredir HDP’nin kapatılması tartışılmakta kamuoyunda. PKK ile siyasal ilişkisi
tartışma götürmeyecek bir durumda olan bu partinin siyasal yaşamımızda olması
demokrasinin kamburudur. Ayrıca bölücü örgütün kanlı eylemlerinin birçoğu HDP
tarafından türlü gerekçelerle savunularak kamuoyunda, bölücü eylemler konusunda
olağanlık sağlanmakta. Bu olağanlık zamanla başka siyasal parti yönetici ve
yandaşlarınca bir desteğe dönüşmekte.
HDP
örgütleri, bir yandan PKK propagandası yaparken diğer yandan da bölücü örgüte
eleman ve lojistik destek sağlamakta. HDP’li birçok yönetici, dağdaki teröriste
yaşam gereçleri götürürken yakalandı. Teröristlerin dağdaki mağaralarda yaşamak
için gereksinme duydukları tüm araç ve gereçler, HDP örgütlerince sağlanmakta.
HDP
örgütlerinin PKK’nın asker alma bürosu gibi çalıştıklarını neredeyse bilmeyen
kalmadı. Birçok çocuk ve gencin parti lokallerinde kandırılarak bölücü örgütün
kamplarına götürüldüklerini bilmekteyiz. Bunu bilen aileler, evlatlarını dağdan
indirerek geri almak için Diyarbakır’da HDP il binası önünde aylardır
beklemekteler. Bu eylem, gittikçe başarılı olmakta ve bazı ailelerin çocukları
PKK’nın elinden kurtulmaktalar.
PKK,
yalnızca gençleri terör kamplarına götürmüyor. Bu kamplara götürdüğü kişilerin
çoğu çocuk. Oysa dünyanın neredeyse her yerinde çocuklar korunur, çatışma
alanlarından uzak tutulur. Bölücü örgütün çocukları kaçırıp silahlı eğitimden
geçirerek savaştırması büyük bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunun
işlenmesinde PKK’ya, yardım ederek çocukların kaçırılmasında aracılık eden
HDP’dir. Yeri geldiğinde kadın ve çocuk haklarını savunma şampiyonu olan
HDP’nin bu konuda hiç de duyarlı olmadığı çok açık. Kadın ve çocuk haklarını
savunma nedeni, bu konuda işlediği ağır suçu bastırmak ve suçunu kamuoyundan
saklamak içindir.
HDP,
başta TBMM olmak üzere her türlü siyasal ortamda PKK’yı cansiperane savunmakta.
Hatta TBMM koridorlarında PKK marşlarını söyleyecek kadar ileri gitmekte bu
partinin vekilleri. Birçok kentimizde PKK’nın kanlı eylemlerde HDP
yöneticilerinin kitlesel kışkırtmalarını açıkça gördük.
PKK,
HDP aracılığıyla bazı muhalefet partileriyle üstü kapalı seçim işbirliğine girerek
bu parti tabanlarında meşruluk kazanmakta. Çoğu kez bu muhalefet partilerinin
yönetici ve yandaşları iktidar partisine karşı HDP’nin en olmadık düşünce ve
eylemlerini savunmaktalar. Böylece PKK, bu siyasal kutuplaşma içinde kendisine
propaganda ve düşüncelerini benimsetme alanı bulmakta. Millet İttifakı içindeki
muhalefet partileri, siyasal açıdan HDP’yi etkileyemiyorlar. Onları terör
örgütü ile bağlarını gevşetecek bir konumda değiller. Ancak HDP, Millet
İttifakında yer alan partileri zaman içerisinde değiştirerek onlara kendi
politikalarını benimsetmekteler. Bu da PKK/HDP’ye siyasal destek ve
politikalarını anlatacak geniş alanlar yaratmakta. PKK’nın en kanlı
eylemlerinde bile Millet İttifakı partilerinden usulen bir kınama dışında,
teröre karşı güçlü bir ses işitilmemekte. Bunun en canlı örneği, Gara’da elinde
silah olmayan on üç yurttaşımızın kıyımında gördük. Bundan da anlaşılıyor ki
HDP, siyasal yaşamımızı olağanüstü kirletmekte. Bu kirlilik, demokrasimizi de
ulusal bütünlüğümüzü de güvenliğimiz de tehlikeye düşürmekte.
PKK/HDP,
Cumhuriyet’imizin kuruluş ilkelerine ve Kurtuluş Savaşı’mızın yapılma
nedenlerine kaşı savaşım vermekte. HDP; Kurtuluş Savaşı’mızın lideri,
ulusumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyet’imizin kurucusu, devrimlerimizin öncüsü
Atatürk’e derin bir düşmanlık duymakta. Çünkü Atatürk, yaptığı her şeyi
emperyalizme karşı savaşarak gerçekleştirdi. Bu nedenle emperyalizmin
düşmanıdır. Böyle olunca da emperyalistler de Atatürk’e düşmandır. HDP de
efendilerinin yolundan giderek Atatürk düşmanıdır. Burada siyasal kutuplaşma
yüzünden gerginleşen politik ortamda Atatürk’e karşı sevgisi, saygısı
tartışılmayacak CHP ve İP tabanları, HDP’nin bu Atatürk düşmanlığını görmezden
gelmekteler. Bu da devletimizin kurucu değerlerinin aşınıp unutulmasına neden
olmakta.
HDP,
özellikle Güneydoğu illerimizde PKK’nın tehdit ve yıldırmalarıyla yüksek
düzeyde oy almakta. Bu tehdit ve yıldırmaları Güneydoğu’nun dışında kalan bazı
illerimizde de görmekteyiz. Kürt kökenli yurttaşlarımız, kendi evlatlarını
kaçırıp öldüren, kalkınmalarını engelleyen, güvenliklerini tehlikeye düşüren
bir siyasal partiye canlarını kurtarmak için oy vermekteler. Burada HDP’nin
mahalle baskısının da oy vermede etkili olduğunu belirtmeli.
HDP
kapatıldığında PKK’nın asker alma şubeleri ortadan kalkacak. Bölücü örgüt
militanlarına, yaşam gereçleri sağlayan örgüt yok olacak. Böylece PKK’nın
dağlarda kalması olağanüstü bir biçimde zorlaşacak. Bu da ülkemizde yurttaşlarımızın
kanının dökülmesini önleyecek.
HDP’nin
yokluğunda Kürt kökenli yurttaşlarımızın özgürleşeceği kesin. Özgür
iradeleriyle sandığa gidecek yurttaşın oyu değerli olacak. Özgür iradeli
yurttaşın yeğlediği siyasal partiler, daha sorumlu davranacaklar. Böylece
ülkemiz, ulusal birliğini sağladığı gibi demokrasisini de rayına oturtacaktır.
HDP’nin
kapatılması yalnızca Kürt kökenli yurttaşlarımızı özgürleştirmeyecek, Millet
İttifakı’nın seçmenlerini de özgürleştirecek. Özellikle CHP ve İP tabanları
parmaklarıyla oy hesabı yaparak değil, parti programlarını tartışarak siyaset
yapacaklar. Bu da Cumhuriyet değerlerimizin sağlamlaşmasına ortam hazırlayacak.
HDP’nin
bir daha açılmamak üzere kapatılması hem Kürtleri özgürleştirecek hem ulusal
bütünlüğümüzü güçlendirecek hem de Cumhuriyet’imizin sağlam temellerini ortaya
çıkaracak. Ayrıca Kemalist Devrimin tamamlanma sürecini hızlandıracak.
Dünyanın
hiçbir ülkesinde o devleti yıkacak bir düşüncenin örgütlenerek siyaset
yapmasına izin verilmez. O zaman ne duruyoruz? O halde Cumhuriyet yargısı hemen
harekete geçmeli, gereğini yapmalı.
20
Şubat 20121
Umarım "Altı milyon oyu var ama" diye edebiyat yapan çıkmaz yorumlarda 😀
YanıtlaSil