BİR KİŞİ, TELEFONA NİYE YANIT VERMEZ?

 

Telefon, günümüzün önemli bir iletişim aracı… İnsanları birbirine bağlar. Kişiler arasında iletişimi sağlar. Çoğu zaman telefonda duygular, düşünceler, olaylar, istekler, haberler, karşılıklı gereksinimler paylaşılır.

Kimi zaman telefonla yardım istenir akraba, dost ve arkadaş bildiklerinden. Sorununa umar ararsın karşı uçta sesini işittiğin kişiden. O sesi işitmediğinde umarsız kalırsın. Ancak beklersin telefonuma döner diye. Bir türlü dönmez dost sandığın. İşitemezsin bir sıcak dost sesini kızgınlıkla karışık bir özlemle.

Bir isteğin olur seyrek de olsa. Ararsın en yakın sandığın birini. Telefon çalar aralıksız. Yanıt alamazsın ondan. Yine de umudunu korursun. “İşi vardır, bakamamıştır telefona, bunca işinin arasında.” ya da “Günün yorgunluğu içinde işitmemiştir zil sesini.” dersin kendi kendine. Karşındakini bir kez dost bildin ya, konduramazsın ona vurdumduymazlığı, ilgisizliği, umursamazlığı. Saatler, günler geçer beklediğin telefon sesi bir türlü gelmez kulağına.

Bazı telefonlar, yardım çığlığıdır. Yakınım bildiğin birinden yardım istemek için çevirirsin numarayı. Ancak ne yazık ki karşındaki kişi telefonundaki çığlığı işitmez, seni yüreğinde duyumsamaz. Bir gün yüz yüze görüştüğünüzde çok işi olduğu için bir türlü geri dönemediğini söyler utanmazca. Bu yalana inanacağını sanır. Çünkü yalanların söylenmesi bile bir zekâ ölçüsünü gösterir. Çok işi olduğunu söyleyen kişi, sanır ki bu dünyada yalnızca onun işi var. Başkaları ise işsiz güçsüz dolaşmakta orta yerde. Herkesin işi, kendine göre çok önemli. Önemsizlik, kişinin bencilliğinde… Bu kişiler yaptıkları iş nedeniyle kendilerini alçak yerde dağ sanan tepecikler.

Kimi zaman telefon açarsınız birine bir mutluluğunuzu paylaşmak için. Heyecanlısınız. Önünüzde kapı duvar olur örneğinde olduğu gibi telefon tinsizleşir. İstediğiniz mutlu, sevecen, içten sesi bir türlü işitemezsiniz. Mutluluğunuz olgunlaşmamış bir ayvadan kestiğiniz parça gibi boğazınızda kalır. Yutkunamazsınız bir türlü. Paylaştıkça çoğalacak mutluluğunuz, dost sandığınız kişinin ilgisizliği yüzünden üzüntüyle karışık bir burukluğa dönüşür.

Bazı zamanlar insanın içine bir sıkıntı oturur. Ne yapsanız gitmez içinizden. Giderek sekiz kollu ahtapot gibi sarıp sarmalar içinizi. Bir türlü o kollardan kurtaramazsınız kendinizi. Soluğunuz kesilir. Bu sıkıntı içinde bir dost eline gereksinim duyarsınız ahtapotun kollarını çözecek. O el, bir türlü çıkmaz ortaya.

Birinin telefonunu yanıtlamak ya da işimiz varsa sonradan geri dönmek bir insanlık görevi. İnsana değer vermenin bir göstergesi… Değer veren, değer bulur; sözünü unutmamak gerek. İnsanoğlu bir ayna… Bakar kendini görür. İnsanlara değer vermeyen karşısındaki aynada kendi değersizliğini görür. Kısacası, karşımızdakine verdiğimiz değer, kendi değerimizin göstergesi.

Son yıllarda duygudaşlığımızı yitirmekteyiz adım adım. Telefonlara yanıt vermek de bir duygudaşlık, değerbilirlik, alçakgönüllülük işi. Atalarımız: “Başak olgunlaştıkça başını aşağı salar.” atasözünü tam da bu durumlar için söyledi. Demek ki olgun başak olmalı. Olgunlaşmak da bilgi ve yaşam deneyimi ister.

Afra tafra, kibir kişiye yakışmaz. Günümüzde afra tafra, şişinme ve göze çarpan kibirle yeteneksizliğini ve yetersizliğini kapatmaya çalışanlar çok. Bu kişilere: “Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar.” atasözümüz yol göstermekte.  Nasıl da yüz yıllar öncesinden günümüze ışık tutmakta.

Kişinin iki eli kanda olsa koşmalı karşısındakinin çağrısına. Yaşam boyu insanlık ülküsü için savaşmıyor muyuz?

İnsanın değeri, yaptığımız hiçbir işle ölçülmez. İnsan olmadan tek başına bir yaşam olmaz. Bu nedenle insana değer vermeli. Kişi, toplumun bir parçası. İnsan da toplumsal bir varlık değil mi?

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       20n Nisan 2025

 

 

5 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan öğretmenim,

    “İletişimde saygının önemini vurguladığınız yazınız, arayan kişiye cevap vermemek, gerçekten görgüsüzlük olarak algılanabilir;acil durumlarda benim hassas olduğum bir konudur.Telefona cevap verip, vermemek görgü kuralıdır”Altında ince bir nezaket anlayışı vardır..Değer verdiğimiz kişiye duyduğumuz saygıdır.Hatır sorup aranmak kişiye verilen önemdendir.Telefonun sadece bir iletişim aracı olmanın ötesinde, insanın değerini ve toplumsal sorumluluğunu gösteren bir araç olduğunu unutmamak gerekir.Telefonlara yanıt vermemek, insanların duygusal bağlarını zayıflatarak, sadece kendi işlerine odaklanmaları, toplumsal duyarsızlığa yol açmaktadır.
    Bir kişinin telefonuna yanıt vermek, ona değer verdiğimizi ve insan olarak saygı gösterdiğimizi gösterir.İnsanlar, toplumsal bir varlık olarak birbirlerine karşı sorumluluk taşırlar ve bu sorumluluğun bir göstergesi de iletişimdeki duyarlılıktır,
    Telefonla iletişimin sadece bilgi alışverişi değil, aynı zamanda insan olmanın ve toplumsal sorumluluğun bir göstergesi olduğunu hatırlatıyor. İletişimsizlik, sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ele alınmalıdır.Değerli Adil öğretmenim, güzel yüreğinize sağlık👏👏Kaleminiz tükenmesin 🙏🏻Var olunuz👩

    YanıtlaSil
  2. Aradığım insan 24 saat içinde bana dönüş yapmazsa kesinlikle telefonunu siliyorum

    YanıtlaSil
  3. Telefonlar hayatımızın bir parçası oldu maalesef. Ancak iki tip arama var günümüzde. Birincisi eş, dost ve akrabanın araması, diğeri ise mesleki ve işle ilgili aramalar. Sanırım biz doktorlar ikinci hususta fazlasıyla yıldırmaya uğruyoruz. Bundan ötürü bazen aramalarına kısıt getirdiğim insanlar da oluyor.

    YanıtlaSil
  4. İnsanlar arasında iletişimi sağlayan araçlardan biri de telefondur. Telefonu çok değişik amaçlarla kulllananlar olduğu gibi sadece haberleşmek sohbet etmek için de kullananlar mevcuttur. Yine de görüşmenin kısa olanı makbuldur. Uzun konuşmak istiyorsak bu baştan karşıdaki kişiye hatırlatılmalıdır. Karşıdakinin meşguliyeti olması, yada zamansız bir zamanda aranmış olması görüşmeyi çıkmaza sokmakta istenmedik şekilde sonlanmaktadır.
    Kibirlenmek, kendini pahalıya satıp yüksek mevkilere sokmak için telefona bakmak o kişiyi küçültür. Arama olmuşsa mutlak cevap verilmeli ya da bir süre sonra geri dönülmelidir.
    Değerli Adil Adalet hocam güzel yazınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  5. Günlerce ruh esenliğim yerinde olmadığında açmadım, açamıyorum. Yorgun bitkin isteksiz olabiliyorsunuz. Anlatamayacağınız şeyler olabilir. Eğer yaşamsal bir neden taşımıyorsa açılmamasına pekte takılmamalıyız düşünüyorum.

    YanıtlaSil