19 Mayıs sabahı erkenden uyandım. Televizyon kanallarında
günün anlamına uygun programlar aradım, ama nafile. 19 Mayıs’ta “demokratik
davranma(?)” adına Atatürk karşıtlarını sabahın köründe ekranları çıkartmak
nasıl bir anlayıştır? Ulusal bir bayram gününde Atatürk’ün Cumhuriyet’in
aleyhinde yayın yaptırmanın, sözde tarihçileri uzmanmış gibi kamuoyuna sunmanın
bilim, yayın, toplum ahlakıyla ilişkisi var mıdır? Bilgi ve belgeye dayanmadan
söylentilerle bir ulusun tarihini karalamaya çalışmak ve bu düşünceleri
ekranlardan yaymak işbirlikçiliğin su katılmamışıdır.
Bir yandan anlı şanlı(!)
tv kanalarının “ileri demokrasi(?)” yolundaki yayınlarını izlerken bir
yandan da kahvaltımı yaptım. Kahvaltı sonrası bilgisayarın başına geçtim ve “19
MAYIS ŞAHLANIŞI” başlıklı yazımı bir solukta yazdım. Acele etmeliyim. Çünkü
bugün önemli bir gün ve katılmam gereken mitingler var. Yazımı yayımlamak
üzereyken bilgisayarımda bilinmedik arıza. İvedilikle gidermeye çalışıyorum
arızayı. Teknik bilgim yetersiz. Büyük bir uğraşı içindeyim. En sonunda
başarıyorum, ancak Tünel’deki ilk mitinge yetişemiyorum. Trende, vapurda
ellerinde bayraklarla kalabalık gruplara rastlıyorum. İnsanların gözlerinde
sevinç ve umut var. Birçok kişiyle tanışıp söyleşiyoruz. Dudaklarda kararlılık
gösteren sözcükler. Yüreklerde Cumhuriyet kuşağı olmanın gururu. Gözlerde
mücadele azminin kararlılığı.
Mitingin kalabalık olacağını tahmin etmem zor
olmuyor bu görüntüler karşısında. Tünel’deki ikinci mitinge vardığımda saat
14.30’du. Mitingin düzenleyicisi TGB. Alan tıklım tıklım. Önceden buluşmak için
sözleştiğim arkadaşlarımın hiçbiriyle buluşamıyorum, çünkü mahşeri bir
kalabalık içindeyiz. Telefon konuşmaları duyulmuyor. Sloganlar, marşlar
yankılanmakta gök kubbede. Heyecanım bin kat artıyor. Boğazım düğümleniyor. En
önde Bandırma Vapuru var. Yanlarında mavi bezlerle dalgalar yaratılıyor, deniz
canlandırılıyor. Arkasında Ata’mızın
kalpaklı fotoğrafı. Gözleri çakmak çakmak, ufuklarda. Herkesin elinde bayrak ve
flamalar. Katılanların çoğunluğu genç. Küçücük bebekleriyle katılan çiftler de var.
Yürüyüş
yavaş ilerliyor. Her adımda insanlar katılmakta korteje. Esnaf ve turistler
alkışlıyor. Esnaf tedirgin değil, kepenk kapatan yok. Sağa sola saldıran yüzü
gözü örtülü kişiler yok. Yüzleri gülümseyen aydınlık insanlar, güven vermekte
esnafa ve çevredeki halka. Bu nedenle halkla gençlik el ele, kol kola. Yürekler
birlikte çarpmakta. Galatasaray Lisesi’ne yaklaşmaktayken bir binanın üst
katından devasa bir poster sarkıtılıyor: Kubilay ve altında “Kubilay gibi
hazırız, yeni ortaçağı yıkacağız.” yazmakta. Büyük bir alkış tufanı kopuyor. Gözler
buğulanıyor, yürekler daha hızlı çarpıyor. Az sonra yeni bir pankart: Deniz
Gezmiş. “Biz Türkiye’nin ikinci Kurtuluş Savaşı savaşçılarıyız.” Ardından
Sivas’ta yakılan aydınlarımız görünüyor İstiklal Caddesi’nin coşkusunda.
“İnsanlık suçunun zaman aşımı olmaz.” yazıyor pankartta. Sırasıyla Uğur Mumcu,
Nazım Hikmet ve Silivri tutuklularının fotoğraflarının yer aldığı pankartlar
coşkuyu zirveye çıkarıyor. Taksim’e iki saatte geliyoruz. Silivri tutuklularının
fotoğraflarının altında “Duvarlar yıkılacak” yazmakta. Bandırma Vapuru
ilerlemekte. 19 Mayıs’la halk arasına örülmek istenen duvar paramparça.
Taksim
“Ya istiklal, ya ölüm; tam bağımsız Türkiye!” haykırışıyla çınlamakta.
Taşkınlığın yerini vakar, anlamsız slogan yarışının yerini bütünlük alıyor.
Ağır adımlarla Gümüşsuyu’na yöneliyoruz. Dolmabahçe karşımızda. On binler sel
gibi akmakta. Mitinge katılan Suriyelilerin ellerinde Atatürk posterleri,
dillerinde ABD’yi kınayan sloganlar. 19 Mayıs; Suriye, Filistin, Mısır,
İsviçre, Almanya, Ürdün ve Lübnan’dan gelen gençleri Türk gençliğiyle
birleştirmekte, tıpkı 1919’da olduğu gibi.
TGB
mitinginde olumluluk adına her şey vardı. Yaratıcılık ve sağduyu ön plandaydı.
Alışagelmişin ötesinde bir miting. Katılanları her adımda heyecanlandıran bir
düzenleme. Bu gençler çok farklı… 1968 ve 1978 deneyimlerinden ders çıkaran,
çağı iyi yorumlayan bir gençlik var karşımızda. Bundan sonra daha başarılı
işler yapacaklarından eminim. Türkiye’yi birleştirecek ulusal ruh, TGB’lilerin
yüreğinde bağımsızlık ateşi olarak alev alev yanmakta. Bu ateşin sönmesi
olanaksız.
TGB’nin
bu görkemli mitingini görmezden gelen yandaş, liberal ve sözde cumhuriyetçi
medyayı da kınamak gerek. Son yılların en büyük toplumsal olayının haber değeri
yok mudur? Bu durum, basınımızın nasıl bir teslimiyet içinde olduğunun
göstergesi.
“Birinci
vazifen AKP’yi yıkmak!” haykırışı kulaklarımda hala. Önümüzdeki günler çok
şeylere gebe. Siyasal gelişmeler hızlanacak. Türkiye’yi yolundan döndürmek
isteyenlere en büyük yanıtı halkımız verecek. Türkiye’nin ufkundan doğacak
güneş, tüm mazlum ulusları ısıtıp aydınlatacak. TGB mitinginin rüzgârı,
gökyüzünü kaplayan sisi dağıttı. Güneşin doğacağı aydınlık günler çok uzak değil.
Adil Hacıömeroğlu
20.05.2012
Atatürk'ün hitabettiği gençlik; dip dalgasının güçlü rüzgarlarıdır onlar. Ata'larının verdiği görevi yerine getiriyorlar. Bizlere düşen, onların ardından dayanışmayla yürümektir.
YanıtlaSilNice 19 Mayıs’lar buluşmak dileğiyle.!
Sil.
YanıtlaSilBizler 19 Mayıslarda coşuyorsak,
Bayrağı alıp alanlara koşuyorsak.
Atatürk’ü yüreğimizde yaşıyorsak,
Tinerci oluyormuşuz biz öyle mi ?
TİNERCİYİZ LAN O ZAMAN.....VAR MI DİYECEĞİNİZ !!!
TGB büyüyor, gelişiyor.. Tıpkı olması gerektiği gibi...
YanıtlaSilTGB nin bu hareketi umutsuz yüreğime su serpti.umarım bu hareket giderek olgunlaşır,büyür,meyvelerini verir.hepsini kutluyorum,
YanıtlaSilsizin de kaleminize sağlık,sizi de kutluyorum Adil bey...
bakalım bu yıl ortaya çıkan çoşku 'yu oluşturan sivil toplum kuruluşlar ve aydınlar ileri ki yıllarda bunu devam ettirebilecek mi ?
YanıtlaSilPaylastıgınız için size tesekkuler. Ulu Onderimiz Mustafa Kemal Atatürk ileri goruslu ve cok zeki bir liderdi. Sanırım bu vasıf herkeste olmadıgı ıcın de malum kedi ve uzanılamayan cıger hırsı olacak ınsanlarda!!! Ancak bizler bize emanet edilen Vatanımızı Ulu Onderimizin Genclige hitabesinde soyledigi gibi "ilel ebet muhafaza ve müdafaa edecegiz". Kimsenin endisesi olmasın.
YanıtlaSilDışarıda bunlar yaşanırken, ülkenin resmi kanalı TRT 1 de naklen yayınlanan devlet törenimizde de bir bayan teğmenimiz Rus bandosundan esinlenmiş olsa gerek rengarengarenk şarkısıyla bir o yana bir bu yana dans ediyordu. Ne istiklal marşı, ne de milli marşlarımızdan bir eser. Kahvaltımı bitirmeye bile sabredemedim. Genel kurmayın internet sitesine girip en yakın milli bayramımızın 30 Ağustos ta olduğunu, bu bayram için de kutlamaların türküler ve oyun havaları eşliğinde yapılmasının da uygun olacağını düşündüğümü yazarak genel kurmaya içinde başka kınamalarında yer aldığı bir kutlama yazısı yamıştım. Bu bağlamda gençlerin bu örgütlülüğüne gıpta etmiştim o zaman. Gönlümüz ve yüreğimiz onlar için çarpıyor şimdilerde. Sağlıklar...
YanıtlaSilAdnan Yiğiter
Yüreğimi hoplatan, gençleri anlatırken içimi umutla dolduran bu yazınızı yayınlayalı on yıl olmuş meğer. Bugün o gençler de bizler de yılgın ve yorgunuz. Her resmî bayram öncesi diken üstünde “acaba nasıl davranacaklar” düşüncesi ile çok yordular bizi. Hakaretlerini, silmeye, unutturmaya çalışmalarının yorgunluğunu da ekleyince bazen hiç umudum kalmıyor inanın.😟
YanıtlaSil19 Mayıs Atatürk’ ü A nma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.🇹🇷🇹🇷🇹🇷19 Mayıs 1919 ,milletimizin bağımsızlık mücadelesinde atılan ilk adımdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün Samsun’ a çakarak başlattığı bu büyük mücadele gençlerimize olan inancının ve güveninin bir ifadesidir.Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı bu anlamlı günü 19 Mayıs ruhuyla Anıtkabir ‘ de coşkuyla kutladık.🇹🇷Adil Öğretmenim yüreğinize sağlık , varolunuz .👏🙏🏻🌺✍️Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil