CHP Kurultay’a giderken
yöneticilerinin siyaset konusunda bir kafa karışıklığının olduğu da görülmekte.
Geçmişin siyasal yanlışlarının tam belirlenememesi nedeniyle bir türlü doğru
yol bulunamıyor. Doğru yol bulunamayınca da işin kolayına kaçılıp iktidar
partisi taklit ediliyor.
Bazen kişi, doğru
mu, yanlış mı yaptığını karşıtının, eğer Kemalist ise Cumhuriyet düşmanlarının
tavırlarından, bakış açılarından anlayabilir. Söylemleriniz, politikalarınız
Cumhuriyet yıkıcısı AKP-PKK’dan ve dünyanın kan emicisi ABD emperyalizminden
takdir görüyorsa; halk tarafından beğenilmiyorsa demek ki yanlış yoldasınız.
Cumhuriyet yıkıcısı basın, politikalarınızı manşetlere çıkarıp övgülerde
bulunuyor ve yol gösteriyorsa bin kez düşünmelisiniz. Düğün değil, bayram
değil; bu sevgi niye? Yıllarca Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlıklarını, CHP
nefretiyle birleştiren kimi kiralık kalemlerin bugünkü CHP sevgisi düşündürücü
değil mi?
Bir şeyi
taklit etmek aslını güçlendirir. Bu nedenledir ki AKP’nin anayasa değişikliği
halk oylamasında yüzde elli sekiz; 2011 genel seçimlerinde yüzde elli oy alması
iyi değerlendirilmeli. Laiklik konusundaki duyarlılığın zayıflaması, AKP’ye,
tarikat ve cemaatlere dayalı bir demokrasi(!) kurmaya çalışanlara cesaret
verir, onların yolunu açar. “Türk toplumu muhafazakârdır.” biçiminde bir algı
halkın bilinçaltına ustalıkla yerleştirilmekte. Bu konuda uyanık davranılmalı,
günlük yaşam tarzımıza damgasını vuran laik ve çağdaş etkileri küçümsememeli,
bunu savunmalıyız. Sokaklara çıktığımızda, aile yaşantısına baktığımızda, insan
ilişkilerini değerlendirdiğimizde tutuculuktan çok, çağdaşlığın egemenliğini
görürüz. Küresel emperyalistler ile onların ülkemizdeki uzantıları bilinçli bir
biçimde muhafazakârlığın topluma egemen olduğu düşüncesini yaymaktalar. Bu propaganda
tersine çevrilmeli.
Küresel
merkezler ve onların işbirlikçisi medyanın yaydığı bir yalan da CHP oylarının
(Kemalist oylar kastedilmekle bu anlatımla) geleneksel olarak yüzde yirmi
civarında olduğudur. Bu, inanılmaz bir saptırmadır; toplumu koşullandırmaya
yönelik bir propagandadır. Amaç, CHP’yi altıok çizgisinden saptırmak, küresel
güçlerin istediği çizgiye getirmektir. Bu tür yönlendirmeler, teslimiyetçilik
içeren planlar boşa çıkarılmalı.
Parti
kadrolarının oluşturulmasında sağ kökenli politikacılara değil, altıoku
anlayan; ülkemizin kurtuluşunu küresel reçetelerde aramayan, ülke gerçeklerinde
arayan yurtsever kişilere gereksinim vardır. AKP medyasının süsleyip püslediği, allayıp
pulladığı, hiçbir konuda düşüncesi olmayan; ama yıllarca siyasetten geçinme
becerisi(?) göstermiş kişilerden CHP kurtulmalı. Özellikle “Genel başkanım ne
görev verirse yaparım. Ben bilmem, genel başkanım bilir.” Biçiminde ve benzer
sözlerle genel başkanı tanrılaştırma eğilimi gösteren siyasal asalaklardan
partiyi arındırmalı. Bu kişiler, daha önceki genel başkanlarına da aynı
misyonları yüklemişler, ancak putlaştırdıkları liderlerini bir gecede ortada
bıraktıkları da unutulmamalı. Kişisel tatminlerini, çıkarlarını toplumun
geleceğinden üstün tutanların halka ve CHP’ye vereceği bir şeyleri yoktur.
Kurultayın
altıoku yeniden canlandırıp şahlandırma atılımı olması en büyük dileğimiz.
Kemalizm’in dünyanın değişik ülkelerinde yaşam bulduğu bir dönemde Atatürk’ün
kurduğu bir partinin sağa sola sapmasının bir anlamı yok. Ülkemize ve
komşularımıza barışın gelmesi için CHP’nin tarihsel köklerine sıkıca sarılması
gerek.
Adil
Hacıömeroğlu
16
Temmuz 2012
Çok güzel bir yorumdu Adil bey. Ellerinize, yüreğinize sağlık. Bu kötü ortamda bunları yazdığınız ve toplumu bilgilendirdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. saygılar.
YanıtlaSil