Cumhurbaşkanı
ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 8 Mart 2018 Kadınlar Günü nedeniyle Aile ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının düzenlediği toplantıda ilginç açıklamalar yaptı.
Bu açıklamalar, ne yazık ki kamuoyunda gerekli desteği bulmadı. Siyasetin
günlük polemikleri içinde gerekli, doğru tartışmalar yapılmadı konu ile ilgili
olarak.
“Son
günlerde bakıyorsunuz din adamı olarak ortaya da ne yazık ki kadınla ilgili çok
farklı açıklamalarda bulunup dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı kendine
göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyor ortaya. Anlamak mümkün değil. Yani
bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar; çok farklı dünyada, zamanda yaşıyorlar. Çünkü
İslam’ın güncellenmesi gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz,
İslam’ı on dört, on beşinci asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün
uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok!” demekte Erdoğan.
Erdoğan’ın
sözünü ettiği kişiler, kendilerinin İslam bilgini(!) olduğunu söyleyen birtakım
hocalar… Bu sözleri de onlar söylemekte. Toplum yaşamına, yaşadığımız çağa,
insanlık değerlerine uymayan bu hocaların açıklamaları kamuoyunun neredeyse her
kesiminde tepkiyle karşılandı. Akla,
vicdana sığmayan bu açıklamaların çoğu, toplum tarafından sapıklık olarak
görüldü. Din adına yapılan bu sapıkça yorumlar, yüreğinde İslam sevgisi olan
içten Müslümanları son derece rahatsız etmekte. Toplumun vicdanı bu
sorumsuzluğa, Allah ile aldatmaya “Dur!” diyecek yetkililer, bilginler,
aydınlar aramaktaydı.
“İslam’ın
güncellenmesi” demek, Ortaçağ hurafelerinin yok edilmesi demek. İslam’da
olmamasına karşın ne yazık ki zaman içerisinde bir ruhban sınıfı oluştu.
Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel… çıkarlar elde eden bu ruhban sınıf,
toplumun geri kalmasında, çağdaş kurumların oluşamamasında en büyük etken.
Yoksul halkı sülük gibi emen bu ruhban sınıf, en büyük zararı da yine
yoksullara vermekte.
Erdoğan’ın
“İslam’ın güncellenmesi konulu açıklamasından sonra birçok ilahiyatçının yazılı
ve görsel basında bu doğrultuda düşüncelerini söylemeleri olumludur. Bu,
hurafeyle savaşın çok yoğun geçeceğinin belirtisi.
“İslam’ın
güncellenmesi” daha açık bir söyleyişle reformu, hurafelerden toplumu kurtarma
isteğinin hem iktidar hem de muhalefetçe desteklenmesi gerekmez mi?
Hurafeci,
Allah’la aldatıcı birkaç basın organı ve kişinin Erdoğan’ın açıklamasına sert
karşı çıkışları olağandır. Deli raporlu fesli meczubun, ak-it denen paçavranın,
Nur tarikatının önde gelen bir isminin “İslam’da güncelleme” sözünü işitince
ayağa kalkmaları, Erdoğan’ı eleştirmeleri anlaşılır. Ancak laik, çağdaş çizgide
olduklarını savlayan partilerin ya da kişilerin karşı çıkışlarına ne demeli?
“Birileri
İslam’ı güncellemekten bahsediyor, Bence güncellenecek İslam değil, asıl
kendilerini güncellemeleri gerekir.” Bu sözler, İyi Partili Yusuf Halaçoğlu’nun
sosyal medya paylaşımından.
İyi
parti sözcüsü Aytun Çıray ise konuyla ilgili olarak “Tövbe, tövbe
estağfurullah, bizim güncellenecek dinimiz yok!” demekte.
“Allah
ayetlerini sorgulamak cumhurbaşkanının işi değil, Erdoğan’ın işi değil. Uyarmak
benim işim değil, ayetler sorgulanamaz. Ayetleri sorgulamak kulların işi
değil.” Bu sözleri söyleyen de YCHP’li Engin Altay. Hazret, tüm siyasetini RTE
düşmanlığı üzerinden yürütüyor ya, “İslam’ın güncellenmesi” konusunu iyice
çarpıtarak fanatik dinci gruplara selam gönderiyor. Aklı sıra böyle konuşarak o
çevrelerde oy devşirecek.
İki
muhalefet partisinin sözcüleri de din üzerinden siyaset yaparak toplumun iyice
gerisine düşmekteler. Allah ile aldatanları kışkırtarak AKP iktidarını
yıkacaklarını sanmaktalar. Bunu yaparken de bazı tarikatçılarla aynı yerde
durduklarını önemsemiyorlar bile.
Ey
muhalefet, siz Türkiye’nin ve diğer İslam ülkelerinin günümüzün çağdaş hukukuyla
mı, yoksa yedinci yüz yılın hukuk sistemiyle mi yönetilmesini istiyorsunuz?
Sözü saptırmadan öncelikle bu soruya yanın verin.
Cumhuriyet
değerlerine bağlı bazı dostlarımız, “İslam’ın güncellenmesi” sözünü, Erdoğan
söyledi diye karşı bir duruş göstermekteler. Böyle sakat anlayış olur mu? Kim
söylerse söylesin bu sözü, toplumumuzun hem de yaşadığımız çağda böyle bir
gereksinimi var mı, yok mu? Sen, bu sorunun yanıtını ver.
“İslam’ın
güncellenmesi” konusu, ilerde daha çok tartışılacak. Çünkü yaşam bunu zorunlu
kılmakta. Yaşamın zorunluluklarına karşı çıkmak, boşa kürek çekmektir. İslam
dünyasının içinde bulunduğu Ortaçağ’dan kurtulmasının tek yolu, dinsel
hurafeleri bir kenara bırakmakla olacaktır.
Not:
Aşağıda linklerini verdiğim iki yazım okunursa konu daha iyi anlaşılır sanır.
DEVRİMCİ
BİR ÖNCÜ, YAŞAR NURİ ÖZTÜRK https://adiladalet.blogspot.com/2018/03/devrimci-bir-oncu-yasar-nuri-ozturk_9.html?spref=tw
TÜRKİYE’NİN
HOCASI YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
https://adiladalet.blogspot.com/2017/07/turkiyenin-hocasi-yasar-nuri-ozturk.html?spref=tw
İslam hakkında yaptığım araştırmalar sonucu şunu rahatlıkla söyleyebilirim.İslamı bir okyanus gibi düşündüğümüzde,insan bu okyanusdan ne kadar faydalanıyor. Bir pamuğun okyanusa batırılıp ,çatlayan dudaklara damlatılıp ıslatılacak kadar insan islamdan istifade edebiliyor. Allah "Bugün dininizi tamamladım " derken,bizim islamın güncelleştirilmesinden bahsetmemiz,hayır Yarabbi! Sen yanılmışsın,dini tamamlamamışsın anlamına gelir. Demek ki bu dini anlamamışız.Bizim yaşantımız,Kuran'sız müslümanlık.....Kendimizi islama göre güncellememiz gerekir. Yani dinde reform olmaz,olsa olsa form olur,güncelleme zayıf-sahih hadislerin,Kuran'a göre çed edilerek,düzenlenmesi olabilir.... İslamı anlıyamamızdaki örnekler o kadar fazlaki,bu örnekleri insan derleyip ,toparlayıp ayağının altına koysa belki başı arşa değer. Bir örnek olarak,Kadının dövülmesini neredeyse farz gören grup varken,bakın bu konuda Peygamberimizin ne buyuruyor. "Eşini döven erkekde hayır yoktur;eşini idare edemeyen,en ufak tartışmada işi boşanma noktasına getiren kadında da hayır yoktur."
YanıtlaSil