Gazeteleri okurken ilginç bir haber ilgimi çekiyor. Okuyunca içim "Cızzz!" ediyor, bir şeyler kopup gidiyor benden. Yıllarca görgü, terbiye, alçakgönüllülük, erdemli olmakla ilgili öğrendiklerimi, bildiklerimi bir bir düşünüyorum. Hiçbir şeye uyduramıyorum, yani hafifletici neden bulamıyorum.
Olay şu: Manisa'nın Yağcılar Beldesi'nde hayırsever yurttaşımız Nebahat Ölmezoğlu'nun yaptırdığı ilköğretim okulunun açılış törenine geç kalan AKP Milletvekili Mehmet Çerçi için, 85 yaşındaki Mehmet Yağcılar'dan yerinden kalkması istendi. İsteyen kim? Eski TBMM başkanı Bülent Arınç'ın danışmanı. 85 yaşındaki dedeyi ayakta bırakacak davranış, dünyanın neresinde hoş görülebilir ki? Protokol denen zevattan bir "Müslüman" çıkıp da dedeye yerini verme nezaketini gösteremedi mi? Yaşlısına, yurttaşına saygı göstermek insan olmanın gereği değil mi? Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen, şimdi de bizim öğrettiğimiz: toplu taşım araçlarında yaşlılara, hamilelere, hasta ve özürlülere, kadınlara yer vermek gerektiği değil midir? Toplumun önünde bulunanlar, topluma doğru örnek olmalıdırlar. "Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar." atasözümüzü hiçbir zaman unutmamalıyız.
Türkiye bu protokol komedisine bir son vermelidir. Obama'nın yemin töreninde Eski, yeni ABD başkanlarının, başkan yardımcılarının, bakanlarının... eşleri ve çocuklarıyla ayakta içten söyleşilerini izledik. İçlerinde asık suratlı olanını, duracağı yeri (oturacağı yer değil) beğenmeyenini gördünüz mü? Hepsinde özgüvenli, kendiyle barışık insan tavrı vardı. Demek ki el alem dünyayı yönetme becerisini protokol koltuklarından almıyor. Kişiyi büyüten koltuk değil, aklı ve yüreğidir. Eğer kişi büyükse oturduğu koltuğu değil,kırık dökük sandalyeyi bile dağ gibi yapar.
Yemekli toplantılara, açılışlara ... katılıyoruz zaman zaman. Toplantıya katılan zevatın anons edilmesine başlanıyor; dakikalar, saatler alıyor. Adı okunan, kalkıp el sallıyor davetlilere. "... Bey gecemize katılarak bizi onurlandırdılar." Aynen böyle anonslar yapılıyor. O bey katılmasaydı aramıza, mahvolacaktı onurumuz öyle mi? Hele birisi unutlagörsün, kıyamet kopar. Şiddetle protesto edilir düzenleyiciler. Toplantıyı terk etmeye kadar vardırılır eylem. Adının okunması için türlü düzenbazlıklar da yapılır. Örneğin, sunucunun cep telefonuna ileti gönderilerek adının okunması istenir. Çağdaş, ilerici, cumhuriyetten yana dernek ve kuruluşlara bu konuda bir önerim var. Toplantılarda bir tek anons yapılmalı, şöyle denilmeli: "Cumhuriyetin eşit yurttaşları hoş geldiniz. Birlikte olmaktan; cumhuriyet yurttaşı olmaktan onurluyuz." Buna benzer sözler... Neden eşit yurttaş, özgür birey olmak bizi tatmin etmiyor? Yoksa, dilim varmıyor söylemeye ama, yüzyılların kulluğunu, ezilmişliğini içimizde koruyup özgüven eksikliğimizi, kendimizi birilerinden üstün göstererek mi maskelemek istiyoruz?
Karşımızdakine saygı göstermek zorunluluktur, insanlık görevimizdir. Yalnızca insana değil, doğadaki tüm canlılara saygı göstermeli. İnsanı insan yapan, yüreği ve aklıdır. Yüce gönüllü, erdemli insanlarla insanlık anlam kazanır. Bu topraklar Yunus'la, Mevlana'yla, Hacı Bektaş Veli'yle, Köroğlu'yla,Dadaloğlu'yla, Karacaoğlan'la, Pir Sultan'la, Atatürk'le, Nazım'la, Yaşar Kemal'le... anılıyor. Yani evreni yüreklerine sığdıranlarla. Koltuklarla büyüyenleri, yaşlı başlı yurttaşlarına el öptürenleri, gönlüne sevgi yerine para dolduranları, üç kuruş vergiyi almak için halkına zulmedenleri anımsayan var mı? Sahi, anımsayanınız var mı?
Adil Hacıömeroğlu
09.02.2009
SAĞCISI,SOLCUSU,İLERİCİSİ GERİCİSİ,DEVLETÇİSİ DEVLETSİZİ:BİR OROTOKOL VE ÖNDERLİK SALGININA TUTULMUŞ Kİ SANKİ HERİFÇİOĞULLARI GÖKTEN ZEMBİLLE İNMİŞLER.BULUNMAZ HİNT KUMAŞI.ÖNSIRALAR PROTOKOL .YAHU BU BİR BİLGİ,İLGİ,SORUN ,SRADAN TOPLANTI DÜĞÜN HALK ARASINDA BULDUĞUN YERDE DURSAN NEOLUR Kİ?ŞANINI MI KAYBEDERSİN ÜNVANINI MI?ŞARK ADETLERİMİDİR NEDİR BİLİNMEZ AMA KENDİ KENDİNİ ADAM YERİNE KOYDURTUYORLAR HABİRE.SONRADA ŞEYHLERDEN,DERVİŞLERDEN,DEDELERDEN YAKINIRIZ.ASLINDA KENDİMİZ YARATIYOR,SONRA DA TAPIYORUZ.SAYGI AYRI,PROTOKOL ABARTISI APAYRI?
YanıtlaSilYAŞAMA HOYRATCA SARILMAKTIR SEVGİ.
YanıtlaSilEMEĞİNİ DOST MECLİSİNDE ,
KATRAN KARASI GECELERDE ÜLEŞMEKTİR SEVGİ.
...
HANİ DERLERYA BİR'DE;
US'UNUZDAN YÜREĞİNİZE SÜZÜLENLERİ,
PAYLAŞMAYA KIYAMADIĞIMIZ,
YARİN YANAĞINA KONDURULAN,
SICAKLIKTIR SEVGİ...
SEVGİ KAZANACAK...
DEYİMLER,ATASÖZLERİ,HALK ARASINDA SÖYLENEN SÖZLER BUNLAR HEP SÖYLENİR.AMA HEP LAFTA KALIR.ZAMAN İLERLEDİKÇE TOPLUM İÇERİSİNDEKİ SAYGI VE SEVGİ AZALIYOR.NE ACI Kİ DURUM BU.SAYGI YERİNİ PROTOKOLE BIRAKMIŞ KİMİ DURUMLARDA SİZİNDE BELİRTTİĞİNİZ GİBİ.BÜYÜK OLMAK DEMEK ERDEMLİ OLMAK.SEVGİYİ SAYGIYI GERÇEK ANLAMDA BİLMEKTİR
YanıtlaSilSAKİNE ÖLGÜN
Hayır,onları anımsamıyoruz.Biz aşağıdaki anıda adı geçen kahramanları anımsıyoruz,biz kendine,köylüsüne,yaşlısına,halkına saygı duyan ATA'mızı anımsıyoruz.
YanıtlaSilGazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu:
- Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle:
- Merhaba dedi.
- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp
- Neden sordun ki dedi. Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi:
- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır.
Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı:
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşa'mızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Ben de gün demeyip mıhtara anlatınca o da bana bilet alıverip saldı Angara'ya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim
Vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı.
Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?
Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşa'yı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi.
Bana dönerek:
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır. Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum: Anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.
Ikisi de ağlıyordu. Iki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü Ata'nın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı:
- Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.
Oradakilere şu emri verdi:
"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun."
"Asilin yükü ağırdır" (Balzac)Bu yükü taşıyamayanlar 85 yaşındaki kişiyi de yerinden kaldırır,hastaları,özürlüleri hamileleri de yerinden kaldırır.Demek ki yumurta atılmayanlara da hem yumurta hem domates atılmalı az bile.Kümese tıkılacağı günlere az kaldı.
YanıtlaSilShow dünyası gibi yaşamaktayız sanki hayatımızın geri kalan kısmını, reyting uğruna yapıllan her türlü saygısızlık özel hayata tecavüz, seçim uğruna yapılan gösterişler ve 85 yaşındaki dedemizin yaşadığı maduriyet, büyüklere gösterilmede azalan saygı ve ilgi çocuklara ve gençlere gösterilen sevgi ve yitirilmekte olan güven, diğer canlılara ise hiç bağışlanmayacak derecede uygulanan şiddet, kaybedilmeğe yüz tutmuş manevi değerler, içim üşüdü yazınızı okurken çok yazık...Belman Aydoğan.....
YanıtlaSilMAALESEF SOLCUSUNDA DA SAĞCISINDA DA BU HASTALIK VAR.GEÇENLERDE İZMİRDE YAPILAN GENİŞ KATILIMLI BİR TOPLANTIDA BİRBAKTIM MURAT KARAYALÇIN SALONUN EN ARKASINDA OTURUYOR YANINA GİTTİM ELİNİ SIKTIM :HAYRET DEDİM,ONCA PROTOKOL TUTKUNU ÖNLERİ HINCAHINÇ DOLDURURKEN SİZ ARADA,BURADA KALMIŞSINIZ.GÜLDÜ,ÖYLE OLSA KEŞKE DEDİ.KEŞKE OLABİLSE?YÖRÜK
YanıtlaSil