AKP’nin dördüncü olağan büyük kongresi, 30 Eylül Pazar
günü Ankara’da toplanacak. Medya, günler öncesinden kamuoyunun ilgisini çekmek
amacıyla gündemin başköşesine yerleştirdi kongreyi. Büyük beklentiler yaratıp
halkı merak içinde bıraktı AKP sözcülerinin ve yandaş köşe yazıcılarının
açıklamaları. Beklentilerin başında da yeni açılım paketleri gelmekte. Tabi ki
açılımın kılıfı da demokratikleşme.
AKP ülkemize demokrasiyi getiren parti, RTE de demokrasi
kahramanı ya… Bir kişinin ya da kurumun demokrat olup olmadığını anlamak için
yaptıklarına bakmak yeterli. Kongrede kimse, partinin hiçbir organına seçilmek
için aday değil. Neden mi? Her şeyi genel başkan bilir. RTE, günlerdir liste
üzerinde çalışıyormuş Demokrasiye bakın, tek kişinin kararıyla her şey oluyor.
Yani tek kişilik demokrasi… Ne kadar güzel değil mi? Kongreye katılan tüm
delegeler adına karar veren bir adam ve kimsenin sesini çıkarması olanaksız.
Kongre yalnızca bir gün sürmekte. Bu demektir ki kimsenin
hem parti hem de ülke sorunlarıyla ilgili tek tümce konuşması olanaksız. Çünkü
zaman yok. Zaten kongre gündemine bakıldığında yasal formaliteleri yerine
getirmenin yanı sıra RTE’ nin ağzından çıkacak sözler önemli.
RTE’ nin, AKP kongresinde beklenen konuşmasında neler
olacak? Öncelikle ülkemizdeki çeşitli siyasal grupların önemli isimlerinin
partiye katılımı ilgi çekecek. Bununla kamuoyuna her kesimi kucaklayan parti
görüntüsü verilecek. Bu yolla da bölücü anayasaya haklılık kazandırılacak.
“İşte, partimizi, tüm siyasal kesimleri temsil edenler destekliyor. Bu demektir
ki bizim politikalarımızı halkın çoğunluğu onaylıyor.” biçimdeki sözlerle
halkın kafası karıştırılacak. Bazı kişilerde omurga olmadığından tüm söylediklerinin
bugün tam tersini söyleyebiliyorlar. Yani tükürdükleri yanağı, dönüp kolayca
öpebiliyorlar. Buna da uzlaşmak, özveri deniyor. Nasıl bir özveri ve
uzlaşmaysa?
Günlerdir kamuoyunda Oslo görüşmeleri tartışılmakta. RTE
benzer görüşmelerin süreceğini söylemekte. AKP’nin sözcüleri, adeta
birbirleriyle yarışırcasına yaptıkları açıklamalarda Apo’ nun affının da
düşünülmesi gerektiğini açıklıyorlar. Tabi finali RTE yapıyor “Sürece İmralı dâhil
edilmelidir.” diyerek. “Bölücü örgütün uzantılarıyla (BDP kastediliyor.)
görüşmeyiz.” diyor başbakan. Peki, kimle görüşürsün? İmralı’yla…
RTE’ nin kongrede yapacağı konuşmayı herkes merakla
bekleyedursun. Biz ne söyleyeceğini şimdiden söyleyelim. Başkanlık sistemine
geçilmesi gerektiğini söyleyecek başbakan. Aylardır bazı yandaş lafazanlar
televizyonlarda başkanlık sisteminin nasıl demokrasi getirdiğinden söz
etmiyorlar mı? RTE de bunu, hafta içinde katıldığı bir tv izlencesinde söyledi
zaten. RTE ne cumhurbaşkanlığıyla ne de başbakanlıkla yetiniyor. Tüm yasama,
yürütme, yargı yetkilerini kontrol etmek istiyor. Devleti tek adam olarak
yönetmek amacı. Bu arada partisinden de elini çekmek istemiyor.
Başkanlık sistemi özerklik ya da federal sistem olmadan
uygulanmaz. Bu nedenle PKK’nın vazgeçilmezi olan özerkliğin de bu kongrede yolu
açılacak. Yerel yönetimleri güçlendiriyoruz adı altında özerklik gündeme
oturacak. Türkiye, özerk bölgelere ayrılacak. Böylece de Türkiye’yi bölme planı
gerçekleştirilmek istenecek.
Son günlerde artan terör olayları da özerkliği topluma
dayatmak içindir. Halka “Bakın, her yolu denedik, terör bir türlü durmadı. Tek
çözüm özerklik.” diyerek başka çıkar yolun olmadığı vurgulanacak. Böylece de bu
iş oldubittiye getirilmek istenmekte.
Türkiye’yi bölme planlarını, demokrasiymiş gibi halka
sunmak bir aldatmacadır. Bu konuda yurttaşlarımız uyanık olmalı. Kendisi ve
partisi demokrat olamayanların ülkeye demokrasi getirmeleri olanaksızdır.
Bölücülük zehrini, demokrasi şekerine sararak halkımıza içirmek istiyorlar.
Artık uyanma zamanı değil mi?
Adil
Hacıömeroğlu
29
Eylül 2012
RTE BASKANLIK SISTEMIYLE YASAMA YÜRÜTME YARGI TÜM YETKILERIN KENDINDE OLMASINI VE YEREL YÖNETIMLERE YETKILER VERMEK SURETIYLE BÖLÜCÜK YAPIYOR.EVET ARTAN TERÖR OLAYLARI BÖLÜNME PLANININ BIR PARCASI BARZANIYLE IMRALIYLA DIOLOG HALINDE OLAN BIR BASBAKAN HAIN DEGILDE NEDIR.
YanıtlaSilAh hocam ben artık RTE'nin ne yapıp ne yapmadığına bakmıyorum. Karşısındakilerin ne yaptığına bakıyorum. Bakıyorum, bakıyorum da beni umutlandıracak en ufak bir ışık göremiyorum. Bu bağlamda sizin hala bu halktan uyanma umudunuzun sürdüğünü gördüğümde size gıpta etmeden de duramıyorum. Benim ne bu halkın uyanacağından umudum var, ne de muhalefetten. Bu görüntüden sonra normal bir seçimde elindeki belediyelerin yarıdan fazlasını yitirme durumunda bir iktidar görüntüsü olmasına karşın, sırf karşısında alternatif olabilecek bir güç olmadığı için gene alıp başını gidecek son bir senede çok önemli gelişmeler olmadıkça. Ben bu arada Türk milletinin zekasından da endişe duymaya başladım. Şu beğenmediğimiz Araplar bile interneti nasıl kullandılar örgütlenme adına. Biz bir türlü beceremiyoruz buradan örgütlenmeyi. Hala bekliyoruz ki, Bu umutsuz vaka CHP akıllanacak da ülke adına bu örgütlenmeyi gerçekleştirecek diye. Yok işte yok. Ne CHP sinden ne MHP sinden hiçbirinden medet ummayacaksın. Kendi örgütlenmeni kendin becereceksin. Ne demiş ulu önder. SAHİP OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR diye. Her birimiz birileri birşeyler yapsın da ben de arkasından sebepleneyim diye beklersek bir gün bakmışız ki bekleyecek toprağımız bile olmayacak elimizde. SAĞLIK VE SEVGİLER
YanıtlaSilAdnan YİĞİTER
Gerçekten süper bir yazı olmuş yorum yapamıyorum.
YanıtlaSilTebrik ederim hocam güzel bir yazı!..
YanıtlaSilÜlkemizde padişahlarda bile bulunmayan yetkilerle egemenliğini kurmuş bir parti ( ! ) yöneticisinin diktası DEMOKRASİ ( ! ) diye yutturulmaya çalışılıyor. Ülkemizi dize getirmek isteyen terör örgütüyle görüşme niyeti , görüşecek olanın '' dize getirildiği '' izlenimi veriyor. Yönetimin başka zaaafları da var. Sayın Adil Hacıömeroğlu dostumuz bu gerçekleri etkili, güzel anlatımı ile sunmuş bizlere. Teşekkürler !..
YanıtlaSil