Türkiye’nin
Suriye konusuna bulaşması; insani, siyasi sorunların yanı sıra ekonomik külfet
de getirmekte. Gerek Suriye ile ticaretin yok olması gerekse sığınmacılara ve
sınır güvenliğine yapılan harcamalar Türkiye bütçesini zorlamakta.
Yaklaşık
iki milyon olan Suriyeli sığınmacıların beslenme, barınma, giyinme, sağlık ve
diğer giderleri Türkiye’nin bütçe olanaklarını zorlamakta. Önümüz kış... Bu
giderlere ısınma da eklenecek. Sığınmacılara yapılan bu masraflar, Türk
halkının vergilerinden karşılanmakta. Oysa Türkiye’de, sosyal yardımlara
gereksinim duyan milyonlarca insan var.
Türkiye’nin
Suriye konusunda ikinci masraf kalemi ise askeri harcamalar. Birçok birliğin
sınır bölgesine sevk edilmesi önemli bir masraf kapısı. Ayrıca uçakların ve
kara araçlarının her gün hareket durumunda olması da askeri giderleri
artırmakta.
Sınırda
güvenlik önlemi almak için kazılan hendekler, çekilen dikenli teller de parayla
olmakta.
Angajman
kuralları gereğince ateşlenen her silah para kusmakta.
Kendi
ülke güvenliğimizle ilgili hiçbir sorun yokken bunca askeri masrafı yapmak
niye?
Suriyeli
işsiz sığınmacıların bir bölümüne çalışma izni verilmesi büyük yanlış. Zaten
Türkiye’de işsizlik oranı yüksek. Suriyeliler, ucuz işgücü olarak çalışma
yaşamında yerlerini alacaklar. Bu da haksız bir rekabet oluşturacak. Tabi bu
durum, yurttaşlarımızın aleyhine işleyecek. Böylece Türkiye’de işsizlerin
sayısının artması kaçınılmaz.
Türkiye’de
çalışma izni alan sığınmacılar, zamanla kendi sosyal düzenlerini
oluşturacaklar. Birçoğu burada kendine göre bir düzen kuracak. Daha sonra
Suriye düzelse bile bu insanlar memleketlerine gitmez, Türkiye’de kalırlar.
Suriye
ile Türkiye arasında ticaret son yıllarda gittikçe artmaktaydı. İlişkilerin
gerginleşmesi, önemli bir ticaret kanalının kapanmasına neden oldu. Bunun
faturasını da halkımız ödemekte.
AKP
hükümetinin düşünmeksizin yaptığı Suriye hesapları baştan sona yanlış. Suriye
konusu, siyasal alanda olduğu kadar ekonomik alanda da Türkiye’yi zorlamakta.
Güvenlik
konusuna gelince...
Bu
günler, iyi günlerimiz... Önümüzde felaket olarak adlandırılacak günler var.
“Zararın
yarısından dönmek kârdır.” demiş atalarımız. Akıl, duyguya galip gelip bu
siyasal aymazlıktan kurtulmanın zamanı daha gelmedi mi?
Adil
Hacıömeroğlu
16 Ekim 2014
İkinci Kurtuluş Savaşı na doğru gidiyor Anadolu, bu sefer işgalcileri İzmir den değil Hakkari den kovmak gerekecek
YanıtlaSil