PKK’lıların
ve bölücü örgütün siyasal uzantılarının dillerinden düşürmedikleri üç sözcük
var: Barış, demokrasi, kardeşlik... Neredeyse her tümcelerinde bu sözcüklerden
biri yer alır. Tüm siyasal propagandalarını da bu sözcükler üzerine oturturlar.
PKK
ve yandaşları “barış, kardeşlik, demokrasi” sözcüklerini içtenlikle mi
kullanırlar; yoksa içlerindeki şiddet duygusunu örtmek için mi?
Atalarımız,
“İş, kişinin aynasıdır.” sözünü boşuna söylememişler. Bu nedenle PKK
yandaşlarının sözlerine değil, uygulamalarına bakmak gerekli.
PKK
militanları, HDP Genel Başkanının çağrısıyla sokaklara çıktılar. Yaktılar,
yıktılar, taşladılar, yağmaladılar, öldürdüler...
Yakıp
yıkana “Dur!” diyen bir PKK ya da HDP yöneticisi çıktı mı? Çıkmadı... Demek ki
yakıp yıkmayı yöneticiler de istediler.
Dükkânları
yağmalayanları engelleyen PKK ya da HDP’den bir yöneticiyi gören oldu mu?
Olmadı... Bu demektir ki bölücü örgütün kuracağı düzen yağma ve talan
üzerinedir.
Gelelim
can alıcı noktaya...
PKK’nın
ayaklanması sırasında onlarca yurttaşımız yaşamını yitirdi. Bu yurttaşlarımızın
önemli bir bölümünü, PKK’lılar öldürdü. Görüşü ne olursa olsun her insanın
yaşama hakkına saygı gösterilmeli. Hele silahsız kişileri hunharca öldürmek
bağışlanamaz.
Kurban
bayramının dördüncü gününde yurttaşlara et dağıtan dört Hizbullah (Görüşlerinin
hiçbirine katılmam.) yandaşının öldürülme biçimleri kabul edilemez. Bu konuda
basında çıkan iddialar var. Biri elli yerinden bıçaklanmış, üçüncü kattan
atılmış, sonra da arabayla ezilmiş.
Diğerleri
hem silahla vurulmuş hem de bıçaklanmış. Yine üçüncü kattan atılan bu kişilerin
başları ya taşlarla ya da arabayla ezilmiş.
Öldürmek, bir kişiye işkence yapmak insanlık ayıbı ve suçtur. Hele
insanları işkence ederek öldürmek asla kabul edilemez. Üstüne üstlük işkenceyle
ölen kişiye işkence yapmak vahşetin doruğa çıktığı noktadır.
Peki,
işkenceyle öldürmeler sokaklarda yaşanırken PKK/BDP yöneticileri neredeydiler?
Karşıtını
işkence yaparak öldürme duygusuyla dopdolu, vahşeti bir savaşım biçimi olarak
benimsemiş kişilerin ağzına “barış, kardeşlik, demokrasi” sözcükleri hiç
yakışır mı?
Halkımızın
önemli ve güzel gelenekleri var. Can korkusuyla kaçarak kendisine (evine,
işyerine, toprağına) sığınmış bir kişiyi, düşmanı dahi olsa, onu korur, teslim
etmez.
“Sığındıkları
evdeki kadın onlara karışmamış; fakat eşi saldırganlara telefon açıp
‘IŞİD’çiler burada.’ demiş. (Habertürk gazetesi, 16 Ekim 2014)” Bu sözler ölen
gençlerden birinin babasına ait.
Ne
oldu bu toprağın güzel insanlarına? Evine sığınmış insanların öldürüleceğini
bile bile onları hangi duyguyla haber veriyor bölücü örgüte?
Gözünü
kırpmadan insanlara işkence yaparak öldüren militanlar hangi nefret
tarlalarında yetiştiler? Onları bu duruma getiren siyaset anlayışı, düşünce
yapısı nasıl oluştu? Öldürmeyi yaşam biçimi olarak benimseyen bu anlayışla
uzlaşmak, demokratik kurallar içinde yaşamak olanaklı mı?
Hizbullah,
domuz bağıyla işkence yaparak öldürüyordu karşıtlarını. IŞİD, kafa keserek yok
etmekte beğenmediği düşüncede ya da inançta olanları. PKK da akla gelmeyecek
işkencelerle hunharca öldürmekte kendinden olmayanları. Ne farkları var
bunların birbirlerinden? Vahşette yarışmakta bu tür örgütler, insanlık da
değil.
Barış,
kardeşlik, demokrasiyi savunmak kim; siz kimsiniz? Bu kadar büyük vahşeti
örtecek cilalı söz hiçbir dilde yok! Yıllardır kandırdığınız kişilerin uyanma
zamanıdır.
Adil
Hacıömeroğlu
17
Ekim 2014
HDP'nin çağrısı ile ülkemizi kana bulayan PKK kalkışması , 38 kişinin ölümüne , yüzlerce kişinin yaralanmasına ; akıl almaz yakmalarla , yağmalarla ülkenin savaş alanı olmasına yol açtı. Bu insanlık düşmanı eylemi gerçekleştirenler , ağızlarına yakışmayan KARDEŞLİK , BARIŞ , DOSTLUK savsözlerini kullanıp , bunların tersini yapmışlardır hep. Haklarını savunduklarını ileri sürdükleri Kürt halkına zarar vermekten , o kesimden yurttaşlarımızı öldürmekten de geri durmamışlardır. Artık Kürt halkının da uyanma ve bu terör örgütlerine karşı durma zamanıdır. IŞİD , HİZBULLAH , PKK terör örgütlerinin kendi çıkarları için ülkeye ve halka verdikleri zararı görme ve onları dışlama , engelleme zamanıdır. Bu konunun ayrıntılı anlatımını bizlere sunmuş Saın A. Haciömeroğlu .. Teşekkürler !
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Terör ve demokrasi kelimelerinin aynı cümlede bile kullanılması abestir. Öte yandan ortada çok ciddî bir ihmal ve mağduriyet var. Doğu Anadolu yu toprak ağalarına ve feodaliteye teslim edenlere lanet olsun...
YanıtlaSil