Türkiye’de
en çok konuşlan iki şey var: siyaset ve futbol... Neredeyse herkes; yetişkin
olsun, çocuk olsun siyasetin ve futbolun uzmanı sayılır.
Halkın
büyük çoğunluğu siyasette de futbolda da tuttuğu parti ya da takıma körü körüne
bağlanır. İyisiyle kötüsüyle sever partisini de futbol takımını da...
Bir
kişinin gönül verdiği bir futbol kulübüne normal düzeyde bir eleştiri yöneltmek
için kavgayı göze almalısınız. Çünkü çoğu kişide futbol takımı, neredeyse
kişisel kutsallar arasına girmiştir.
İnsanlar
hafta sonu dinlencesini bitirip pazartesi işe başladıklarında sabahın
mahmurluğunda futbol konuşur. İşyerinde şakalar, takılmalar futbol üzerinden
yapılır. Takım formaları yengiler alındığında gururla giyilir.
Genellikle
taraftarlar yenilgiyi kabullenemezler. Her yenilen golün onurlarına bir darbe
vurduğunu düşünürler.
Türkiye’de
spor denince uslara yalnızca futbol gelir. Futbolda ufak da olsa bir
uluslararası başarı kazanıldığında insanlar büyük küçük, yaşlı genç, kadın
erkek sokağa dökülür. Sabahın ilk ışıklarına değin korna sesinden uykular
kaçar. Diğer spor dallarında kazanılan başarılarının farkına bile varılmaz.
Toplumun
büyük çoğunluğu düzenli spor yapmaz. Türkiye’deki lisanlı sporcu sayısı
gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. Spor yapmayız, ama futbol için canımızı
veririz. Futbolu, çoğu kez savaş gibi algılar spor yapmayan kitleler. Onun bir
spor dalı olduğunu unutarak...
Anlı
şanlı futbol kulüpleri altyapılara önem verip dünya yıldızları yetiştirememekte
ne yazık ki. Eğitim her işte olduğu gibi ikinci plana itilir. Hazırcılık
egemendir. Süper Lig’de savaşım veren takımların oyuncularının yarısı yabancı.
Anlayacağınız yabancılar oynuyor, yerliler izliyor. Genç nüfusuyla övünen bir
ülkenin gençleri eğitilip yeşil alanlarda boy gösterememekte. Her yıl
milyonlarca lira, yabancı futbolcu alımı nedeniyle uçup gitmekte. Yoksul halkın
üç kuruşu heba edilmekte...
AKP
iktidar oldu. Cami, kışla, mahkeme ve okula siyaseti soktu. Camiye siyaset
girince din bezirgânları türedi.
Kışlaya
siyaset sokulunca asker özgüvenini yitirdi, meydan bölücü örgüte kaldı. Mahkeme
siyasetçinin çıkarları için kullanılınca adalet zorbaların elinde oyuncak oldu.
Hırsız, arsız, yalancı, iftiracı, suçlu adalet dağıtır duruma geldi. Böyle
olunca da suçsuzlar, tutukevlerini doldurdu.
Okullar
siyasetin emrine girince eğitimde Ortaçağ düşüncesi egemen oldu. Bilim, sanat
ve kültür ayaklar altına alındı.
Eee!
Cami, kışla, mahkeme ve okula siyaset girer de futbol unutulur mu? AKP, futbolu
da kendi günlük, güdük siyasetine alet etmeye başladı. Yandaşlarca yönetilen
bir futbol ortaya çıktı. RTE’nin her alanı yönetme hastalığı futbola da
bulaştı.
Sonuç
nu? Dünya üçüncüsü olan bir ulusal takım, dış sahada İzlanda gibi küçücük bir
ülkeden üç gol yiyor. Nüfusu Türkiye’nin yedide biri bile olamayan Çek
Cumhuriyetine kendi sahasında boyun eğiyor.
Şimdi
kalkıp oyuncuların ruhsuzluğundan, hakemin yanlılığından söz etmeyin. Yenilgiye
mazeret üretmesin kimse.
Türkiye’nin
siyaseti yerle bir. Ekonomisi
çökmekte... Bilimin esamisi okunmamakta... Sanat ve kültürden söz eden yok!
Eğitim, Ortaçağ’ın kara zindanında can çekişmekte... Toplumsal doku çatır çatır
çatırdamakta... Güvenlik eşkıyaya emanet... Halk yoksullaşmakta... Artık
hırsızlık ahlaksızlık sayılmamakta... Siyasetçinin tek amacı, türbanı devletin
ve halkın başına geçirmek...
Her
şey bozulunca, AKP eliyle laçkalaştırılınca futbol bunun dışında kalır mı?
Kalmaz, kalamaz. Toplumsal alanların tümündeki çöküş futbolu da içine alıyor. O
da çöküyor... Büyük hayaller pompalanmakta halka. Büyük beklentiler yaratılıyor
futbolda. Sonunda büyük hayal kırıklıkları...
Türkiye’de en çok konuşulan iki şey: Siyaset ve futbol...
Herkesin çok iyi bildiğini sandığı, ne yazık ki kimsenin anlamadığı iki konu...
İkisi de çöküşte. İkisi de hayal kırıklıklarıyla dopdolu...
Adil
Hacıömeroğlu
11
Ekim 2014
Ülkemizde AKP 'nin yönetimde olduğu süre ; uygar yaşamda ; hukukta , bilimde , eğitimde , sanatta olduğu gibi , SPOR alanında da bir gerileme , bunalıma girme dönemi olmuştur. Toplum yaşamıyla ilgili her alana dokunma alışkanlığı edinen AKP döneminde en açık sportif gerilemeyi , bizde '' POPÜLER '' olan FUTBOL alanında görmekteyiz. Güçsüz , averaj takımı olarak görülen futbol takımlarına yenilmekte ulusal futbol takımımız. Ülkemizde sporcu yetiştirmek yerine , yurt dışından milyon dolarlar harcayarak özellikle FUTBOLCU getirilmektedir. Ulusal kaynaklardan dışa çıkarılan böylelikle artmaktadır. Ayrıca ulusal takıma olumsuz yansımaktadır bu durum. Her kesimi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye , yönetmeye çaba gösteren AKP , spor alanını da böylece bozmuş durumdadır. Konunun ayrıntılı anlatımı olan yazısı ile karşımızda Sayın A. Haciömeroğlu. Teşekkürler !
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki yüzyıl sonra bile üzerinde akademik çalışmalar yapılacağa benzer, eski Almanya 'nın Nazi devri gibi bir tarihsel dilimleyiz, tam bir kitlesel psikoz yaşıyoruz..
YanıtlaSilAKP Türkiye sinde hiç bir şeyin tadı yok, futbolun bile...
YanıtlaSil