7 Haziran
seçimleri öncesi emperyalizmin güdümündeki medya, sahte solcular, halk düşmanı
liberaller, siyasal yaşamında bir adım ötesini göremeyen politikacı
bozuntuları… Bütün bu güruha inanan şaşkın bazı yurttaşlarımızca Selahattin
Demirtaş, Türkiye’nin demokrasi kahramanı ilan edilmişti. Bununla da
yetinilmemiş, AKP ve RTE’yi yıkacak olanın da Demirtaş liderliğindeki HDP
olacağına inanılmıştı. Seçimden sonra HDP’nin AKP ile koalisyon kurması küçük
de olsa bir şaşkınlık yarattı bu çevrelerde.
Fakat…
Bizim, bu
yazıdaki konumuz AKP-HDP koalisyonu değil elbette. Şaşkınlarca demokrasi
kahramanı ilan edilen Demirtaş’ın özünde nasıl birisi olduğudur. Emperyalizmin ve onun güdümündeki AKP ve
PKK/HDP’nin Türkiye’de halkı bölüp ayrıştırması karşısındaki tutumudur bu sözde
demokrasi kahramanının.
PKK, 7
Haziran’dan sonra ateşkesi bozdu. Çünkü açılım sürecinde kendince hazırlıklar
yaptı. Kentlere militanları konuşlandı. Mahalle araları silah deposu durumuna
getirildi. 7 Haziran seçimlerinde oy patlaması yapınca da özgüven patlaması
yaşamaya başladılar. Ayaklanma için gerekli gücü kendisinde bulduğu içindir ki
birçok ilçede özerklikler ilan ettiler. Bölücüler her tarafta patlayıcılarla
kan döküp can almaya başladılar. Bu duruma, güvenlik güçlerinin sessiz kalması
düşünülemezdi.
Şehit
cenazeleri geldikçe halkın öfkesi kabardı. Birçok kentimizde terör lanetlendi.
Tabi, bu arada kışkırtıcılar boş durur mu? Kışkırtıcılar, HDP binalarına ve
Kürt kökenli yurttaşlarımızın işyerlerine saldırdılar. Bu kışkırtma, tam da
bölücülerin ekmeğine yağ süren türdendi. Halkın büyük çoğunluğu ve birçok
siyasetçi, halkı birbirine düşürmeyi amaçlayan kışkırtmalara karşı sağduyulu ve
uyanık davrandı.
Ancak…
Kışkırtıcı
saldırılar karşısında büyük demokrat(!) Demirtaş: “Size saldıranı anasından
doğduğuna pişman etme hakkınız vardır.” diyerek sağduyuyu bir yana bırakıp
kışkırtıcılığa soyundu. Demek ki Demirtaş’a göre demokrasi; halkın gırtlak
gırtlağa, sille tokat kavga etmesidir.
Birkaç gün
sonra sahte demokrattan ilginç bir açıklama daha geldi. “Batı’da yaşayan
kardeşim Cizre’ye karşı sussak, yollarda olmasak inanın ki bu ateş her tarafı
yakar. Zannediyor musunuz Bodrum Cizre’ye çok uzak! Cizre yanarken Bodrum’daki
mutlu olabilir mi?” demekte Demirtaş. Bu sözler tehdit dolu, kışkırtma dolu…
PKK’nın eylemlerini Batı’ya doğru kaydıracağının bir işareti bu. Sahte
demokratlığının yanı sıra tehditkâr demokrat unvanını da elde etti böylece…
“Ya seçimlerde
aynı sonuç çıkacak ya da HDP meclise giremeyecek ve şehirler havaya uçacak.” bu
sözler, ABD’nin Ortadoğu konusunda önemli kişilerinden Henri Barkey’in Financial Times gazetesine yazdığı bir
değerlendirme yazısından alınmış.. ABD’li Barkey ile Demirtaş’ın açıklamalarının
bu denli uyuşması rastlantı mı acaba? Her ikisinin de Türkiye’yi terörle tehdit
etmesi ilginç değil mi?
AKP’yi yıkacak
kahraman(!) olarak gösterilen birinin AKP ile kol kola Türkiye’yi yıkmakta
olduğunu görememek nasıl bir bakış açısıdır. Terör örgütünü arkasına alarak
sağa sola tehditler savurmak demokrasi kitabının hangi sayfasında yazıyor? Türkiye sahte demokratları görmüştü, şimdi
sıra tehditkâr demokratlarda...
1 Kasım
seçimlerinde HDP’nin baraj altında kalabileceği olasılığı karşısında üzülen
kimi yurtseverlerin gözlerini açma zamanı gelmedi mi? Terör örgütünün uzantısı
olan bir siyasal partiyi, demokrasinin umudu olarak sunan kimi şaşkınların
bunca şehit cenazesi karşısında bile yüzleri kızarmıyor mu?
PKK/HDP,
ABD’nin Ortadoğu’daki önemli bir piyonudur. RTE de BOP’un eşbaşkanıdır. ABD
piyonuyla eşbaşkan yıkılmaz. Cumhuriyet’i de demokrasiyi de kurtaracak güç, ulusal
birliği savunanların gücüdür. Bu nedenle Cumhuriyet güçleri, ivedilikle
birleşip toparlanmalı. Çünkü başka Türkiye yok!
Adil
Hacıömeroğlu
12
Eylül 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder