SÖYLEYİN, KİMDEN YANASINIZ?



ABD’li dinadamı (!) Andrew Craig Brunson, görev yaptığı İzmir’de casusluk suçlamasıyla tutuklanmıştı. Brunson için istenen ceza otuz beş yıl. FETÖ ve PKK ile işbirliği yapmak suçlanmasının asıl nedeni.
Rahip Brunson tutuklanınca ABD’li yetkililer büyük tepki gösterdiler. Dinadamının serbest bırakılması için tehditler savurdular. Türkiye’deki hukuksal işlerliği yok saydılar. Ülkemizin egemenliğini hiçe sayan tavırlar gösterdi ABD’li yöneticiler.
Öncelikle şunu belirtelim. Bir yabancı dinadamının FETÖ ve PKK yöneticileriyle ne işi olur? Onlarla sık sık görüşmesinin amacı ne? Öteden beri bilinen bir şeydir ABD’li dinadamlarının misyoner etkinlikleri. Ancak bu görüşmeler, misyonerliğin ötesinde. Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelediği örgütlerle bir yabancı dinadamının içli dışlı olması bir tek sözcükle anlatılır. Casusluk…
9 Aralık 2016’da, FETÖ ve PKK adına suç işlediği savıyla tutuklandı Brunson. İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan iddianamede “Din adamı görüntüsü altında söz konusu terör örgütleri (FETÖ ve PKK) adına suç işlediği ve genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğu, örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek işbirliği yaptığı” belirtilmiş.
Rahip Brunson, ABD’li bir askere gönderdiği 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğunu ilişkin ileti içeriklerine yer verilmiş iddianamede. Cep telefonunda: “Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk. İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir şoktu. Birçok Türk geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi; ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız.” Bu sözler, dinadamı kılığındaki kişinin amacını açıkça ortaya koymakta. Karşımızdaki kişi, masum bir dinadamı değil; Türkiye’deki ABD destekli bütün terör etkinlikleriyle ilgili düşünce sahibi. Ayrıca bastırılan darbe kalkışması karşısında oldukça üzgün olduğunu da anlamaktayız. Telefon kayıtlarından FETÖ sorumlularıyla ilişkisi saptanmış.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Temmuz 2018 günü Andrew Brunson hakkında “sağlık sorunlarını” da dikkate alarak adli kontrol koşuluyla cezaevinden çıkmasına ve ev hapsine alınmasına karar verdi. ABD yöneticileri tahliye beklerken tutukluluğun ev hapsine dönüştürülmesi karşısında sert, tehditkâr açıklamalarda bulundular.
Başkan Trump: “Brunson’ı uzun zamandır gözaltında tuttukları için Türkiye’ye geniş çaplı yaptırımlar uygulayacağız.” diyerek Türkiye’ye açıkça savaş ilan etti.
ABD Başkan Yardımcısı Pence ise. “Brunson’u ya şimdi serbest bırakın ya da sonuçlarla yüzleşin.” diyerek tehditkârlığın dozunu yükseltti.
Hem ABD başkanının hem de başkan yardımcısının açıklamaları Türkiye’ye açık bir düşmanlığın göstergesi. Mafya yöntemleriyle tutuklu birinin serbest kalmasını istemekteler. Dinadamı kılıklı casusun suçüstü olmasının telaşıyla Türkiye’ye saldırmaktalar.
Türkiye, Brunson’u serbest bıraksa ABD’nin öfkesi dinmez. Asıl amaç, Türkiye’yi Avrasya’dan uzaklaştırarak eski, ileri karakol konumuna getirmek. Ülkemizi bölme planlarını sürdürmektir asıl istekleri. Bölünmeyen bir Türkiye, ABD’nin Ortadoğu planlarının önünde büyük bir engel. Avrasya ile birleşen Türkiye, tam bağımsızlığa kavuşup demokrasiyle yönetilir. Emperyalizmin yıkıcılığından kurtulan ülkemiz, Avrasya’da Cumhuriyet kurumlarını yeniden oluşturur. Tarikat ve cemaatler etkisizleştirilerek laiklik yeniden yaşama geçer.
ABD’nin tehditleri havalarda uçuşurken ne yazık kendilerini solcu, laik, demokrat, hatta milliyetçi olarak tanımlayan kimileri; bu tehditlerin Erdoğan’ı hedef aldığını düşünmekteler. Erdoğan düşmanlığı gözlerini öylesine karartmış ki ABD’nin tehditleri karşısında Türkiye’nin değil de ABD’nin yanında yer almaktalar. Burada aymazlık, ihanete dönüşmekte. Bu nasıl bir Erdoğan düşmanlığıdır ki emperyalizmin Türkiye’yi tehdidi karşısında bile kendi ülkesinin yanında yer alamıyorlar.
Evet… Karar verin, söyleyin bakalım… Türkiye’den yana mısınız, yoksa ABD emperyalizminden mi?
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       27 Temmuz 2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder