CHP
yine karışık… Sorun, kimin genel başkan olacağı… Kılıçdaroğlu ve ekibi partiyi
yönetmeyi sürdürecek mi, yoksa İnce mi genel başkanlık koltuğuna oturacak?
Suçlamalar,
havalarda uçuşmakta. Program üzerinde söylenen tek sözcük yok! Siyaset tartışılmıyor.
Tartışılan, kişiler… Anlaşılacağı üzere kavga sen-ben kavgası. Türkiye’nin dağ
gibi sorunları ortada dururken neden kişiler üzerinden siyaset yapılır ve
kurutuluş, siyasette değil de kişilerde aranır? Bu, kişilere tapınmak değil mi?
İlkesizlik,
her ikisinin de belirleyici tavrı. Kılıçdaroğlu, Baykal istifa ettiğinde
kendisine “Genel başkanlığa aday mısınız?” sorusuna üç kez “Aday değilim.” dedi.
Buna karşın bu yanıtlarını unutup koltuğa oturdu.
İnce:
“Kurultay için imza toplamayacağım, Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmayacağım.” dedi
defalarca. Olsun… İlke önemli değil, önemli olan koltuk…
Kılıçdaroğlu’nun
Baykal’a karşı aday olmayacağı yönündeki sözünü tutmamasını, kendinin söylediği
sözü unutmasına gerekçe yapmakta. Yani ilkesizlik konusunda yarışmaktalar.
İlkesiz
kişilerin memlekete hayrı olur mu hiç? Atalarımız: “Hayvan yularından, insan
sözünden tutulur.” sözünü, boşuna mı söylediler?
Kılıçdaroğlu
ile İnce’nin Türkiye’nin dış siyaseti konusunda farklı bir bakış açıları var
mı?
Ekonomi
konusunda ne düşünüyorlar? Bu konuda farklı görüşleri bulunuyor mu?
Her
ikisi de NATO ve ABD ile ilişkiler konusunda ne düşünmekteler?
PKK
terörünün sona erdirilmesi konusundan görüş farklılıkları nelerdir?
Üretim
ekonomisinden mi, yoksa özelleştirmeyi temel alan liberal ekonomiden mi
yanalar?
Türkiye’nin
dışa bağımlılığını nasıl sona erdirecekler?
Çöken
eğitim sistemini nasıl ayağa kaldıracaklar? Bu konuda alacakları örnek;
Cumhuriyet’in kuruluş dönemimi olacak, yoksa batılı reçeteler mi?
Ulusal
sanayiden mi, yoksa dışa bağımlı bir kalkınmadan mı yanalar?
Eğitim,
sağlık gibi toplumun yaşamsal alanlarında özelleştirmeyi sürdürecekler mi?
Taşeronluk
sistemi ile ilgili görüş farklılıkları var mı?
Cumhuriyet
kurumlarını yeniden oluşturmada ne düşünüyorlar?
Atatürk
devrimlerini sürdürecekler mi?
Atlantik’ten
mi, yoksa Avrasya’dan mı yana olacaklar?
Her
ikisi de tıpkı RTE gibi Esat’a diktatör demeyi sürdürecekler mi?
Yerel
yönetimler konusunda farklı bir yaklaşımları olacak mı?
PKK
ve FETÖ konusunda görüş ayrılıkları var mı?
Tam
bağımsızlıktan mı, yoksa Atlantik sistemine bağlılığın sürmesinden yanalar mı?
Hayvancılığın
geliştirilmesi konusunda ne yapacaklar?
Dış
borç alacaklar mı?
Sorular,
uzar gider… Ne yazık ki bu konularda ikisinin de görüşlerini bilmiyoruz. Tartışma/kavga,
ülke sorunlarının çözüm yolları konusunda sürmüyor. Kişiler üzerinden bir kavga
görüntüsü var. Vatanı kurtaran bir partinin gündeminde vatanın sorunları tartışılmıyor.
Tartışılan, Kılıçdaroğlu ve İnce… Kişisel ikbal, ulusun ikbalinin önüne geçmiş
dururumda.
Kim
mi kazanacak? Biz kaybedenleri söyleyelim... Türkiye kaybedecek, CHP de…
Atatürk ve devrimler kaybedecek… Kazanan ise oligarşik bir yönetim olacak.
Kılıçdaroğlu
kazansa ne olur, İnce kazansa ne olur? Türkiye kaybettikten sonra…
Adil
Hacıömeroğlu
1
Ağustos 2018
Ben zaten hep kaybeden hatta böyle giderse 2.liği de kaptıracak bir parti görüyorum. Ince gelirse belki bir umut var. Değişim iyidir. Memleketimiz için de hâlâ ıyi şeyler umut etmek istiyorum.
YanıtlaSil