16
Nisan 2017’de yapılan halk oylaması öncesi “Evet mi, Hayır mı?” başlıklı bir
dizi yazı yayımlamıştım. Ayrıca başka başlıklarla da çokça yazılar yazıp
kamuoyunu, başkanlık sistemiyle gelecek tehlikeler karşısında uyarmıştım.
RTE
ve AKP, Bahçeli’nin çağrısıyla başkanlık sistemini gündeme taşıdı. Uzun
tartışmalar sonunda 16 Nisan 2017 günü başkanlık sistemiyle ilgili halkoylaması
yapma kararı alındı. Başkanlık sistemiyle Erdoğan’a tuzak kurulduğunu birçok
yazımızda yazıp söyledik. (Bkz. EVET Mİ, HAYIR MI 11? https://adiladalet.blogspot.com/2017/03/evet-mi-hayir-mi-11.html?spref=tw ), (Bkz. EVET Mİ, HAYIR MI 9? https://adiladalet.blogspot.com/2017/03/evet-mi-hayir-mi-9.html?spref=tw ). Bu konuda, uyarılar yaptık. Başkanlık sistemiyle TBMM’nin yetkileri azalacak,
hem RTE hem de atanmış bakanlar kurulunun çok zayıflayacağını anlattık. Ama ne yazık
ki halkoylamasında başkanlık sistemi kabul edildi. Dünyanın hiçbir yerinde
görülmemiş bir ucube sistemle Türkiye’ye yönetilmeye başlandı. TBMM’nin devre
dışı kalmasıyla eleştiri, denetleme ve uyarının olmadığı acayip demokrasi(!) işleme(me)ye
başladı.
Başkanlık
sistemiyle kurulan bakanlar kurulunda bakan sayısı düştü. Koltuklara oturan bakanların
çoğu, alanında yetkin değil. Bir şey yapmak isteyen birkaç bakanın arkasında
Meclis olmadığından kendilerini güçsüz gördüler ve bir şey yapıyor gibi
görünmekteler. Bu arada Meclis’in “millet”
+
demek olduğunu da belirtelim. Anlaşılacağı üzere milletsiz bir hükümet işbaşına
geldi. Şöyle bakan koltuğuna oturanlara bakınca bazı bakanların bakancılık
oynadıkları herkesçe anlaşılır.
Başkanlık
sistemiyle AKP’de var olan “kibir” üst düzeye çıktı. Başta Erdoğan olmak üzere,
bakanlar, parti yöneticileri aşırı bir kibrin tutsağı oldular. Kibir, onları
halktan kopardı, yanlışlarını çoğalttı.
Hızla
varsıllaşan AKP’li işadamları, yoksul halkın gözünden kaçmadı. Çünkü bu
sonradan görme varsıllık, aşırı bir görgüsüzlükle birleşince yoksul halkın bu
kesime nefreti arttı. Yeni varsıl görgüsüzlerin zevksizlikleri her alanda
kendini gösterdi. Aşırı lüks yaşama ve savurganlık, öyle bir boyuttaki
insanların bu kesimi fark etmemesi olanaksız. Kendi yoksullukları, dinsel
duyguları sömürülerek iktidar olanlar; kendilerini daha da yoksullaştırdıklarını
fark etti. Böylece öfke büyüdü. Başta RTE olmak üzere birçok AKP’li yöneticiye
güven kalmadı. Özellikle din konusunda AKP’lilerle halkın anlayışları
farklılaştı. AKP, dini yalnızca kullandı. Oysa halk, din kurallarını gerçek
yaşamda uygulamaktaydı. Bu durum, çok belirginleşince halkın din bezirgânlarına
güveni sarsıldı. Kısacası takke düştü, kel göründü.
AKP’nin
yıllardır halkı aldatmak için kullandığı yöntemler herkesçe anlaşıldı. Halk
dostu görünerek halkı yoksullaştırıp yandaşı varsıllaştıran düşünceleri açıkça
görülmekte. Bu nedenle AKP’nin büyük çöküşü başlamıştır. Artık AKP, ülkemizi
tek başına yönetememektedir. Olağanüstü koşullar, durumlar, olanaklar ortaya
çıkmadıktan sonra bu durum değişmez.
Adil
Hacıömeroğlu
27
Haziran 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder