AKP,
iktidara geldiğinde “komşularla sıfır sorun” parolasıyla dış politikayı
oluşturmaya başladı. BOP eşbaşkanı olduğunu söyleyen zamanın başbakanı Erdoğan
ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’la gizli anlaşmalar imzalayan Abdullah
Gül, AKP’nin dış politika vitrininde önemli iki kişiydi. Daha sonra emperyalizmin
Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmenin adı olan “Stratejik Derinlik”çi Davutoğlu
damga vurdu Türk dış siyasetine. Bu dönemde Türkiye’nin çıkarları söz konusu edilmezken ABD çıkarları
için çaba harcamak asıl amaçtı.
Peki,
AKP’li siyasetçileri ABD politikalarının tutsağı yapan neydi? Başta Türkiye
olmak üzere İslam ülkelerinin tümünde İslamcı siyaset yapan grupların asıl
düşmanları hep kendi ulus devletleri oldu. Halklarının asıl düşmanı olan
emperyalizme değil, kendi ulus devletlerine düşmanlığı esas aldılar. Bu
politikalar da İngilizler tarafından oluşturuldu. İngilizlerin desteğiyle
kurulan Müslüman Kardeşler Örgütü, İslamcı siyasetin Ortadoğu’da buluştuğu yer
oldu.
İngilizler,
Atatürk’e düşman mı? Müslüman Kardeşler Örgütü düşüncesiyle zehirlenen İslamcılar
da Atatürk’e düşman...
İsrail,
Nasır ve Esat’a karşı mı? Müslüman Kardeşler sevdasıyla düş görenler de Nasır
ve Esat’a karşı…
ABD,
Kaddafi ve Saddam’ı yok etmek mi istiyor? Müslüman Kardeşler’in süslümanları da
bu yok edişe elbirliğiyle katılırlar.
ABD,
İslam dünyasındaki herhangi bir devlet yöneticisini günah keçisi ilan ettiğinde
Müslüman Kardeşler’in dergâhlarında İngiliz zehri içmiş İslamcı, masumiyet ve
mağduriyet menkıbeleriyle gözyaşlarını akıta akıta en önde koşar.
AKP
iktidarı döneminde birçok İslam ülkesi, ABD ve onun beslediği ajanlarla
kundaklandı. Milyonlarca Müslüman’ın kanıyla Arap çölleri sulandı. Bu vahşette
AKP yönetimi ABD’nin sadık bağlaşığıydı. Bu nedenle Arap ülkelerinde ilişkimiz
olan ülke neredeyse kalmadı. Bu durum, ülkemizin yaşamsal çıkarlarına zarar
vermekte. Üstüne üstlük ülkemizde dört milyona yakın Suriyeli yaşamakta. Bu
büyük kitleye bakmak zorunda kalmak ekonomisi zor durumda olan ülkemize ağır
yükler getirmekte. Bu işin sosyal olumsuzlukları ayrı bir konu.
Zaman
içinde görüldü ki BOP, Ortadoğu’da amaca ulaşamayacak. Ezilen Ortadoğu
halklarının direnişi, ABD-İsrail saldırganlığını püskürttü. Dünya güç
merkezinin Atlantik’ten Avrasya’ya kaymasıyla ezilen ulusların elini
güçlendirdi. Avrasya güçlerinin desteğindeki ülkeler, emperyalizmi geriletti.
Dünya güç merkezinin Avrasya’ya kaydığını gören AKP yöneticileri ne yazık ki
komşularıyla ilişkileri normalleştirmede gereken adımları atmamakta. Üstelik Erdoğan,
neredeyse her gün Esat ve Sisi düşmanlığını dile getirmekte. Bu düşmanlık dile
getirilirken de emperyalizmin yıllardır savunduğu yanların dili kullanılmakta.
Müslüman Kardeşler Örgütünün önemli liderlerinden olan Mursi göklere
çıkarılmakta. ABD yurttaşı olan Mursi’den kahraman olmayacağını bir türlü
anlayamıyorlar.
Türkiye;
güneyden ve batıdan ABD, İsrail, GKRY, Yunanistan tarafından kuşatılmakta. Doğu
Akdeniz’deki çıkarlarımız, bu devletlerce adeta gasp edilmekte. Bu durum
karşısında Türkiye’nin bölgede ivedi olarak ittifaklar kurması. Kimlerle mi?
Suriye, Lübnan, Mısır, KKTC ve Libya ile… Bu gerçeği halkımızın neredeyse tümü
bilmekte. Ancak RTE ve AKP yöneticileri bunu bir türlü anlamamaktalar. RTE’nin
Esat ve Sisi düşmanlığı halkımızca kabul görmemekte.
Türkiye,
Suriye ile barışıp işbirliği yaptığında güney komşumuzun topraklarından
kaynaklı terör bitecek. Artık Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kamburu olan
Suriyeli göçmenler ülkelerine dönünce toplumsal yaşamımızda normalleşme olacak.
Türkiye’nin her köşesine dağılmış Suriyelilerden şikâyetçi olmayan yurttaşımız
neredeyse yok! Yerel seçimlerde Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları İstanbul’da
Fatih, Küçükçekmece ve Esenyurt, Antalya, Mersin, Adana’da cumhur ittifakının
seçimleri yitirdikleri göz önüne alınmalıdır Bundan da anlaşılıyor ki AKP dış
politikası, yerel seçimlerde halkımızdan onay almamıştır.
AKP
özelikle de RTE, dış politikada Müslüman Kardeşler (İngilizlerce oluşturulan ulus
devlet karşıtı ve laiklik düşmanı örgüt) saplantısından kurtularak Türkiye’nin
yaşamsal çıkarlarını ön plana alan adımlar atmalıdır. Yoksa muhafazakâr-milliyetçi
tabanının önemli bir bölümünü yitirir. AKP’nin yerel seçim sonuçlarından ders
alması hem Türkiye’nin hem de kendilerinin çıkarınadır. Tersi bir durum, AKP’yi
siyaset sahnesinden sileceği gibi Türkiye’ye de önemli zararlar verecektir.
Adil
Hacıömeroğlu
28
Haziran 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder