DOSTLUĞUN GÜCÜ


Dün (29 Ocak 2025) Değerli Dostum Ali Kemal Aydın’ın çağrılısı olarak Pendik’teydim. Bir gün önce arayıp Pendik’te konuğu olmamı istemişti. Ortak dostumuz ve büyüğümüz Turgut Hacıefendioğlu’nun da geleceğini söylemişti telefonda. Böyle güzel ve ince bir çağrıyı reddetmem olanaksız. Bu nedenle sevinçle belirtilen gün ve saatte Pendik’te olacağımı söyledim.

Ali Kemal ve Turgut Beyleri iki yıl önce tanımıştım. Tanımak deyince yüz yüze bir tanışmak olduğu sanılmasın. Bir sosyal medya alanında, Trabzonlu yerdeşlerimizin yer aldığı bir gruptaydık üçümüz. Orada zaman zaman tartışmalar olurdu farklı görüşten kişiler arasında. Ben, parti yandaşlarının yaptığı kısır tartışmalara pek katılmazdım. Ancak kimi zaman kendini bilmez bazıları, Atatürk’e ve Cumhuriyet’imizin kurucu değerlerine karşı dayanaksız, belgesiz, bilgisiz, daha çok İngiliz emperyalizminin yalanlarına dayalı suçlamalar yapardı. Bu suçlamalara karşı belgelere dayalı ses kayıtlarıyla yanıt verirdim. Bu yanıtlarım bu sosyal medya grubunda ilgi uyandırırdı.

Atatürk’le ilgili bir ses kaydı bırakmıştım yerdeşlerimin olduğu sosyal medya grubuna. Aradan yarım saat geçmeden telefonum çaldı. Açtım telefonu. Karşımda sesi saygı, sevgi, incelik ve efendilik dolu biri vardı. Önce kendini tanıttı. “Ben, Turgut Hacıefendioğlu” dedi. Sonrasında bana teşekkür etti grupta yaptığım bilgilendirme için. Söyleşmeye başladık kırk yıllık dost gibi. Turgut Bey Sürmeneliydi. Şu anda 87 yaşında... Emekli banka müdürü… Bir türlü yüz yüze tanışamamıştık. Ona gönderdiğim köşe yazılarımı okur, kimi zaman telefonla arayarak yazılarımla ilgili düşüncelerini söylerdi.

Ali Kemal Aydın’a gelince… O da Çaykaralı yerdeşim… Onu da Turgut Bey’i tanıdığım sosyal medya grubunda buldum. Burada hiç durmadan Atatürk posterleri, Büyük Kurtarıcı ile ilgili yazılar paylaşırdı. Bu durumu, ilgimi çekti. Bir gün aradı beni söyleştik. Giderek telefonlarımız sıklaştı karşılıklı olarak. Ali Kemal Bey, bugüne dek dört yüz bini aşkın üç boyutlu Atatürk posteri armağan etmiş dostlarına, tanıdıklarına ve tanımadıklarına. Bunu görev edinmiş kendine.

Turgut ve Ali Kemal Beyleri yüz yüze tanıyacağım için çok mutluydum. Bostancı’dan Marmaray’a bindim Pendik’e gitmek için. Kitap okumaya başladım. Heyecandan olacak kitap okumayı bırakıp camdan çevreyi izledim uzun süre. Buluşuma geç kalmaktan korkuyorum bir yandan. Marmaray’dan indim Pendik İstasyonunda. Yürüdüm sahile doğru. Buluşumun olacağı yer, Sahil Camisinin yanı. Hızlı adımlarla vardım gideceğim yere. Ünlü bir dondurma markasının adını taşıyan yeiçe girdim. Bahçede dört kişi oturmakta. Görür görmez tanıdım onları iç sesimi dinleyerek. Masaya yaklaştığımda büyüğüm, dostum, zaman zaman söyleştiğimiz ve bilgilerinden yararlandığım, Emekli Avukat Ergin Kulaçoğlu’nu görünce mutluluğum daha da arttı. O da Sürmeneli… Turgut Bey’le eski arkadaşlar… ve Ali Kemal Beylerle dostça tokalaştık. Onların mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Turgut Bey’e benim geleceğimi söylememiş Kemal Bey. Bu nedenle Turgut Ağabey’in sevincini ikiye katladı bu şaşırtı.

Masada genç biri vardı. Onunla da tanıştık. Adı, Ahmet Geçer… Lisede okumakta. Meraklı, efendi, saygılı bir genç… Anlatılanları can kulağıyla dinliyor. Kimi zaman saygıyla söz isteyip soruyor kafasına takılanı. Ahmet, Ali Kemal Bey’in teyzesinin torunu…

Oturduğumuz yeiçin sahibi Ali Kemal Bey’in akrabası Sinan Aydın. Onunla da tanıştık. Sıcak ve içten biri… Sinan Aydın ve Ahmet Geçer’le tanışmamız, Türk toplumunun omurgasını oluşturan geniş ailenin birlikteliği ve dayanışmasıyla ilgili güzel bir örnek. Ali Kemal Bey’in ailenin sağlamlığı konusundaki duyarlılığı övgüye değer.

Masaya oturduktan sonra hâl hatır sorduk doğal olarak. Bu arada Ali Kemal Bey, elimize birer armağan torbası tutuşturdu. Bu buluşuma geldiğimiz için teşekkür etti. Naylon torbanın içinde Doğan Cüceloğlu’nun “Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var mısın?” kitabı var. Yanında ise bir güzel tükenmez kalem. Bir yanda okumayı simgeleyen kitap, diğer yanda yazmanın en önemli aracı kalem… Uygarlığın en önemli etkeni, itici gücü okumak ve yazmak değil mi? Bu armağanlar, bizim için güzel, olağanüstü bir anı. Armağanlar ve Kemal Bey’in inceliği, duyarlılığı bizi hem sevindirdi hem de heyecanlandırdı. Çünkü yıllardır armağan alıp armağan verme geleneğimizi unuttuk sanki. Bu güzel, uygar geleneği bize anımsattığı için Ali Kemal Aydın’a binlerce teşekkür…

Derin söyleşiye daldık. Turgut Bey’in belleği yaşıtlarına göre çok sağlam ve on sekizlik delikanlı gibi… Sürekli okuyan, düşünen, yorumlayıp sorgulayan biri... Ergin Bey, her zamanki beyefendiliğiyle arda sırada söze karışıyor. Neredeyse akşam olacak. İzin isteyip kalmak istedik. O da ne? Ali Kemal Bey birden gözden yitti. Az sonra elinde armağan torbalarıyla döndü. Türk geleneklerinde “diş kirası” denen armağanları getirip elimize tutuşturdu. Evde ağzımız tatlansın diye kestane şekeri kutusuydu bu armağan. Ne diyeceğimizi bilemedik. Üstüne üstlük, bizim Marmaray’la dönüşümüze gönlü razı gelmedi. Arabasıyla bizi evlerimize bırakmaya karar verdi. Reddetsek de dinletemedik. Söyleşimiz arabada da sürdü. Ayrılışımız, buruk bir mutluluğa dönüştü. Geride dostluğun gücü ve izleri kaldı. Gönlümüz varsıllaşarak koyulduk yola. Dünyada insandan, dostluktan daha değerli ne var ki…

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  30 Ocak 2025

 

2 yorum:

  1. Sevgili ADİL Bey. Öncelikle güzel bakıp güzel görebilme ayrıcalığınıza TEŞEKKÜRLER. Duygu ve düşünce paylaşım ayrıcalığınızla doğruluk ve güzelliklerde REHBER olmanızı dilerim. SİZ varsanız. BİZ varız. SELAMLAR - SEVGİLER…..

    YanıtlaSil
  2. Değerli Adil öğretmenim,

    Dostluğun sıcaklığını ve paylaşmanın değerini vurgulayan içten bir anlatım .
    Sosyal medya aracılığıyla tanıştığınız dostlarla bir araya gelerek anlamlı sohbetinize dahil olduk. Dostluğun insan hayatındaki önemi manası mükemmel..Geleneksel değerler, nezaket ve samimiyet yazının öne çıkan unsurları. Okuyucuyu dostluk bağlarını güçlendirmeye teşvik eden duygusal bir payleşımolmuş.
    Dostluk, bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu kolektif bir zekâ ve duygu birliğinin zeminini oluşturur. Dostluk, bir tür karşılıklı güçlenme hâlidir; bireylerin birbirlerini özgürleştirdiği ve potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanıyan bir ilişkidir. Dostluk ilişkilerinin insanın "etkin" olduğu hâlleri artırdığı ve "pasif" olduğu durumları azalttığı söylenebilir. Bu açıdan dostluk, kişinin kendi varlığını daha olumlu bir şekilde ifade etmesini sağlar.
    Erdemli dostluğu inşa eden bireylerin dostluk ilişkisi başkalarınında özenip örnek alacakları bir değer haline gelir.
    Dostluk sadece hoş bir vakit geçirmek değil , bir dost arkadaşının gelişimine katkı
    sağlamalı, bazı değerleri öğretmelidir
    “Dostluk,sevginin sıcaklığı ile saygının soğukluğu arasında bir dengedir.”demişti “Pratik Aklın Eleştirisinde “. Kant
    Değerli Adil öğretmenim, nice güzel dostluklara Usunuza, elinize, ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏kaleminiz hep yazdın🙏🏻🌺🧿📚Var olunuz.Fulya Kırımoğlu👩

    YanıtlaSil